Yalancının mumu Suriyeye kadar
Tahranda yeni bir başlangıç yapma umuduyla toplanan Bağlantısızlar Hareketi umutla yola çıktı ama finali skandalla kapattı. Tahran Deklarasyonu adı altında yayınlanan sonuç bildirgesinde de kayda değer yeni bir şey yok. Sonuç bildirgesi dilek ve temennilerden ibaret. Sonuç bildirgesi laf olsun, torba dolsun nevinden umumiyet dolu ifadelerle son buldu. Dişe dokunur tek bir satır yok. Sadece Tahranın gövde gösterisi ve şov yapmasına hizmet etti lakin Mürsinin konuşmasından sonra bu da gölgelendi. Mürsi, Bağlantısızlar eğlencesini veya düğününü matem yerine çevirdi. Zirve Tahran ile Kahire arasında soğuk savaşa ve soğuk rüzgarlara sahne oldu. İran şok oldu ve karşılık veremedi. Her zaman olduğu gibi orada ve buradaki beşinci taburunu devreye soktu ve konuşturdu. Lakin olan oldu ve İran büyük umutlarla ev sahipliği yaptığı zirveyi skandallarla kapattı. İran bu toplantıda mutat bir biçimde Suriyenin kirveliğini yapmaya kalkıştı ama onu da tam başaramadı. Mürsinin teklifi de Tahran zirvesinde yan yattı. İİÖ Mekke toplantısında Mürsi dörtlü bir mekanizma önermişti. Böylece Mürsi İranı Beşşar rejiminden vazgeçmesi halinde yeni doğmakta olan İslam dünyası düzeni içine almak istemişti. Lakin İran İslam düzeni içinde bir yer değil merkezi istiyor. Kendisine merkez verilsin her şey olmaya razı. Onun için önemli olan iyiliğe ve hakikate veya adalete ulaşmak değil zafere veya merkeze ulaşmaktır. Lakin bu parantez Tahranda kapandı. Yine dostlar alışverişte görsün kabilinden Nuri Maliki patronajı adına Tahranda Mürsiye karşı kontra bir teklif ortaya attı. Türkiye, Suudi Arabistan ve Mısırı dışarıda tutan Bağlantısızlar Hareketi üyelerinden oluşan dörtlü başka bir mekanizma veya temas grubu teklifi ortaya attı. Halbuki ortaya attıkları formül hayal bile değil. Önemli olan parazit yapmaktır nasıl olsa.
¥
Venezüela hariç bu mutasavver temas grubu tamamen İran mihverinden oluşuyor. İran, Irak ve Lübnanla birlikte Venezüelayı kapsıyor. Bu teklif haddi zatında skandal bir teklif. Zira Nuri Maliki Lübnandaki Hizbullah dışişleri bakanına itimat ediyor olmalı. Zira Lübnan yönetimi Suriye konusunda en ney anin nefs yani sakınma ve kaçınma politikası izliyor. Cirmi nedir ki karışsın? Bundan dolayı İran, Mısır gibi ülkeleri kenarda bırakarak Lübnana sarılarak hakkaniyet peşinde değil merkez peşinde koştuğunu gösteriyor. İran illa ki Lübnanı Suriye ve İran mihverinin taşeronu yapmak istiyor ve bunun için de Hizbullah geçmişi olan dışişleri bakanına güveniyor. İran, Irak ve Rusya gibi Esatın dostları muhtemel bir siyasi çözümde hâlâ Esatı çözümün bir parçası olarak görüyorlar. Halbuki Mısır ve Türkiye dahil Fransa gibi ülkeler artık Esatın içinde bulunduğu siyasi bir çözümün olamayacağını öngörüyorlar. Başbakan Erdoğanın dediği gibi Beşşar artık yürüyen bir ölü. İran da Beşşar yani çözümsüzlük çözümünde ısrar ederek çözümün değil sorunun bir parçası olduğunu gösteriyor. Nitekim, Lübnanlı Yazar Rıdvan Seyyit yıllardan beri İranın bölgede çözüm değil çözümsüzlük peşinde koştuğunu yazıyor. Hâlâ Esatın kirveliğini yapması bunu gösteriyor. Mürsi bunu tecrübeyle anladı.
¥
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mihmanperest Mürsinin teklifini havada kapmıştı. Sonra kendilerinin Tahran doruğu sırasında bir çözüm teklifi ortaya atacaklarını açıkladılar. Onun yerine taşeronları Nuri Maliki devreye girdi. Velit Muallim ise Malikinin Tahranda ortaya attığı dörtlü temas grubu oluşturma teklifine hoş karşıladı ve muhaliflerle görüşebileceklerini söyledi. Bunlar herhalde onların tabirine göre İstanbul muhalefetiyle değil Tahran muhalefetiyle görüşecekler. Öyle bir muhalefet varsa tabii! Halbuki, önceki konuşmalarında Muallim, ülkeyi silahlı çetelerden arındırmadan diyalog masası kurulmayacağını ifade etmiştir (http://www.al-aman.com/subpage.asp?sectionid=21).
Beşşar da sonuç almak için vakte ihtiyaç duyduklarını söylemiştir. Herhalde bu siyasi manevralar vakit kazanmak için. Nitekim, sonuç bildirgesinde değil de müsveddesinde Tahran devrimi, soğutmak için üç ay mühletle karşılıklı bir ateşkes önerisinde bulunmuştu.
Zaten muhaliflerin teslim olmasından sonra diyaloga gerek kalmayacak zira maksat hasıl olacaktır. Maksat muhalifleri temizlemek ve takrir-i sükun politikasının sonucunu almaktır. Beşşar da zaten son konuşmasında ulusal bir temizlik yaptıklarını söylemiştir. Şimdi İran, Suriye halkına karşı alicengiz oyunu oynarken bu oyunu deşifre eden Mürsiye karşı doğrudan saldıramayınca her zamanki gibi yedekte tuttuğu Arap Aydınlıkçıları ve Nasırcıları devreye sokuyor. Bunlardan birisi olan Abdulazim Mağribi, El Alem Kanalında Mürsinin Tahranda yaptığı konuşma ve Beşşar rejimini hedef almasıyla birlikte İsrail ve ABDnin ajandasına hizmet ettiğini ileri sürmüştür. Tahranda Mürsi bombası İran rejimini sarsmıştır. Bundan dolayı Türk ulusalcıları, AKP aleyhinde devreye soktuğu gibi Arap ulusalcıları da Mürsi aleyhinde devreye sokmuştur. Kim korkar leş kargalarından! Lakin Mürsi, Tahrandaki tavrı ve konuşmasıyla maskeyi indirmiştir. Los Angeles Timesa göre bu İran açısından diplomatik bozgundur.
İsrail meselesine gelince. Fransızlar bu Nuseyri azınlık rejiminin zuhuruna zemin hazırlamışlar ve İsrail de gizlice bu rejime sahip çıkmıştır. Türkiye de ulusalcıların ABDye İslamcıları bırakın bizimle iş tutun diye yalvardıkları gibi Suriye rejimi de doğrudan ve dolaylı olarak İsraile ve çevresine aynı mesajı veriyor: İslamcılarla yapamazsınız, kusurumuzla birlikte bizi kabul edin diye mesaj gönderiyor. Rami Mahlufun Antony Şadite konuşması başka nedir ki? Palavra ve hileyle üste çıkmaya çalışıyorlar. Acem mübalağası veya palavrası ünlüdür. Araplar nezdinde bile iştihar etmiştir. Ekzeb min süyyahi Horasan derler. Horasan seyyahlarından daha yalancı. Yalancının mumu da Suriyeye kadar..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.