Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

‘Marksist mücahit!’

‘Marksist mücahit!’

Artık nifak iyice ayağa düştü. PKK bile kendisini mücahit ilan etti ve karşıtlarını da münafık olarak tanımlamaya başladı.


Beşşar Esat’ın müttefi klerinden Bahoz Erdal namı diğer Fehman
Hüseyin İslami ıstılahları PKK’nın heva ve
hevesine uydurmuş. Dabbetü’l arz gibi herkesi
damgalıyor. Bahoz Erdal kod adlı Fehman
Hüseyin ANF’ye yaptığı açıklamada keyfi ne
göre şöyle konuşmuş: “PKK’nın Kürdistan’da
yürüttüğü mücadele kutsaldır, cihattır. ‘Zulme
karşı sessiz kalan zalimin ortağıdır’ hadisinin
özüdür bu. Türkiye kendini Müslüman sanan
münafıklarla dolu...” Bu son cümlesi katiyetle
doğru, sağlaması için aynaya bakmasını öneririz!
Artık mümin münafık ayrımını PKK yapıyor.
Çizmeyi aşalı çok oldu ve şirretlikte sınır
tanımıyorlar. Dini terimleri ulu orta ve istedikleri
gibi evirip çeviriyorlar ve kullanıyorlar. Asıl Allah’tan
korkmayarak ve kuldan sıkılmayarak nifakı
kendileri yapıyorlar. Marksist oldukları halde
dini terminolojiye başvurmaları ve sarılmaları
nifakın en belirgin özelliklerinden birisidir.
Marksizm ile cihadı bir araya getirerek ‘Marksist
mücahit’ olmuş oluyorlar. İran’daki benzerleri
olan ve hatta Marksistlikleri daha seyrekleştirilmiş
ve İslamilikleri daha belirgin olan
Halkın Mücahitleri, Humeyni tarafından ‘Halkın
Münafıkları’ olarak tanımlanmıştı. Taktik gereği
İran rejimi bugün Fehman Hüseyin ve çevresine
böyle mi der yoksa ‘düşmanımın düşmanı
dostumdur’ muamelesi mi çeker, bilemiyoruz.
Halkın Mücahitleri PKK karşısında zemzemle
yıkınmış gibidir. Mücahitlik vasfına gelince.
Böyle mücahit taslakları çok. Hiç sektirmeden
söyleyelim, Tunus’un kurucu Cumhurbaşkanı
Burgiba da resmi söyleme göre ‘el mücahit el
ekber’ idi. Toprağı bol olsun. Gam değil! İsterlerse
Apo ve komuta kademesi de Mücahit-i Ekber
seviyesinde ve kalibresine çıkabilirler. Burgiba’nın
hamurundan fazla uzak değiller.

¥

Evet! Suriye rejimi ve PKK gibi bileşenlerinin
kutsalı tüketmekte üzerlerine yok. Bahoz ve
Muallimi (Velit Muallim) kutsalı istedikleri gibi
tüketiyorlar! Sözgelimi, İİÖ Suriye’nin üyeliğini
2 reye karşı yaklaşık 55 reyle askıya almıştı.
Buna köpüren Muallim akan kandan Arap Birliği
Teşkilatı’nı ve İslam İşbirliği Örgütü’nü sorumlu
tuttu. Astı Bahoz gibi frene basamadığından
olacak ki bu noktada da kalamayarak bir
takım ülkelerin gelmeye yanaşmadığı halde
rüşvetle getirildiklerini söyledi ve ardından
asıl bombasını patlattı. En hafi f tabiriyle Suriye’nin
aleyhine oy kullanan ülkeleri münafık
olarak ilan etti. Böylece İslam İşbirliği Örgütü
münafıklar kulübü olmuş oldu. Geriye
mümin olarak bir tek İran ve Cezayir kaldı.
Bir de Beşşar’ın mümini kendisi! Fehman
Hüseyin Marksist zeminden İslami kavramlar
kullanırken Velit Muallim de bunu laik zeminden
yapıyor. Aynı konuşmasında şöyle sesleniyor:
“Suriye’nin laik düzenini çekemeyenler
ona kumpas kuruyorlar...” Adam laik
zeminden onun bunun nifak tespitini yapıyor
(http://arabic.upi.com/News/2012/08/16/
UPI-46421345141862/?utm_source=twitterfeed&
utm_medium=twitter). Galiba artık nifak
akımlarını tespit etmek için laik zeminde olmak
gerekiyor. Zıtlar ancak bu kadar bir araya getirilebilir!
Bu kadar zıttı bir araya getirmek için
de Bahoz’un nifak hocası Muallim gibi mahir olmak
gerekiyor.

¥

Suriyeli muhalif Halis Çelebi Suriye’de
kutsal kavramlarının nasıl tüketildiğini ve içinin
boşaltıldığını anlatmak için maziye hatıralarına
geri dönüyor ve başvuruyor. 1965 yılında
dillere destan Müzze Askeri Hapishanesine
misafi r oluyor. İlk girişte dikkatini duvara
yazılı olan bir ayet çekiyor: “Vema zalemnahum
velakin kanu hümuz zalimun...” ‘Biz
onlara zulmetmedik, onlar kendilerine zulmettiler’
mealindeki ayeti okuyarak beyninden
vurulmuşa dönüyor (http://www.elaph.com/
Web/opinion/2012/8/755417.html). Burada sadece
işkence uygulanmı, aynı zamanda bilinç
katlediliyor. Girişten itibaren, Emevilerin eski
başkenti Şam’daki Baas hapishanesinde nifak
seremonisi başlıyor. İnsanlara nahak yere
işkence ettiklerine mi yanmalı yoksa kendilerini
rab yerine koymalarına mı? Bunların avazlarından
Talip İbrahim ‘Allah bile Beşşar rejimini
yıkamaz’ diyen sefi l zümreden. Bunlar nasıl
oluyor diye sormayın, sadece okuduklarınızı
hazmetmeye çalışın. Muallim ‘NATO’yu alt edecek
silahlarımız var’ diyor ama bunları İsrail’e
karşı kullanmıyorlar! Ürdün’deki Elçileri Behçet
Süleyman 10 füzeyle İsrail’in işini ve nükleer
tersanesini bitireceklerini söylüyor (http://www.
assabeel.net/important-topics/103491-html).
Yine kuru sıkı. Ama gerçekte halklarının işini
bitiriyorlar. Behçet, hocası Muallim’den daha
hızlı. İslam İşbirliği Örgütü’ne ‘münafıklar
kulübü’ diyen Muallim, ülkesinin laik sistemiyle
(‘Nuseyri-Laik-Baasçı’ demesi daha doğru
olurdu) övünüyor. Öyleyse İran bu rejimle niye
Siyam İkizi gibi yapışık? Yoksa kutsalı tüketmek
için birlikte mi çalışıyorlar?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
28 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi