Gelibolu'da Mevlevî Âyini
Ramazanda Gelibolu Mevlevihanesinde iftar ziyafeti verilmiş, sema ayini yapılmış. Tafsilatı hakkında bilgim yok ama çok memnun oldum. Vali, kaymakam ve belediye başkanı beyefendileri, bu hayırlı hizmete ön ayak olan diğer zevatı tebrik ediyorum.
Tarikatları ve tekkeleri kapatan zulüm ve faşizm kanunu artık kaldırılmalı ve tasavvufî faaliyetlere şartlı ve kayıtlı olarak izin verilmelidir.
Bu konuda çok geç kalınmıştır.
Tekkelerin açılması için durum müsaittir, imkan ve fırsat vardır ama birtakım mezhepsiz, reformcu, aykırı, bozuk, dal ve mudil ilahiyatçılar, Vehhabi meşrepliler çeşitli telkinlerle bunu köstekliyor, engelliyor.
İslam dünyasının her yerinde öyledir ama bilhassa Türkiye coğrafyasında tasavvufsuz islamî kalkınma olmaz.
Tekkeleri yasaklayan kanun kaldırılmakla iş biter mi?
Kesinlikle bitmez.
Tasavvufî faaliyetler İslam'ın esaslarına, usulüne, zahir hükümlerine göre âdilâne şekilde zabt u rabt altına alınmalı, en ince ayrıntılarına kadar kontrol edilmelidir.
Bu maksatla Diyanetten bağımsız bir Meclis-i Meşayih kurulmalıdır.
Bu Meclis'te Diyanet'in de temsilcisi bulunmalıdır.
Şeriata aykırı tasavvufi faaliyetler desteklenmemeli, kösteklenmelidir.
Rasgele tekke, zaviye, dergah açılamamalıdır.
Tasdikli ve geçerli icazeti olmayanların şeyh olmasına izin verilmemelidir.
Tekkelerde beş vakit namaz kılınmalıdır.
Tasavvuf tarikatları futbol kulübüne dönüştürüp; holiganlık, militanlık, tarikatçilik, cemaatçilik yapılmamalıdır.
Tekkeler, dergahlar, tarikatlar, tasavvuf kesinlikle para toplamaya, birilerinin yükü tutup zenginleşmesine, din ve mukaddesat sömürüsüne alet edilmemelidir.
Tarikatlar ve şeyhler siyasete karışmamalıdır.
Hiçbir şeyh devlet adamlarının, dünya büyüklerinin huzuruna çıkmamalı, ayağına gitmemelidir.
Para ile yapılan folklorik ve turistik sema gösterilerine izin verilmemelidir.
Ücret karşılığında zikir ve sema yapılması yasaklanmalıdır.
(Gerektiğinde yol ve konaklama masrafları verilebilir...)
Tekkelerin ve dergahların masrafları Evkaf-ı İslamiyeden karşılanmalıdır.
Hakikî icazetli şeyhlere çok hürmet edilmeli, sahte şeyhlerin çanlarına ot tıkanmalıdır.
Bütün tekkelerde olgun, vasıflı, ihlaslı, taqvalı, mürüvvetli, fütüvvetli, manen güçlü örnek Müslümanlar yetiştirilmelidir.
Tarikatlara nasibi olan layık ve ehil kimseler derviş ve muhib olarak kabul edilmelidir.
Hiçbir tekkede ve dergahta Kur'ana, Sünnete, Şeriata, Tarikata, ahlaka, hikmete aykırı olarak lüks ve israflı ziyafetler verilmemelidir.
Şeyhler müzeyyen meskenlerde oturmamalı, lüks otomobillerle gezmemelidir.
Gerçek İslam tarikatları alabildiğine korunmalı ve teşvik edilmeli; tarikatçılık militanlığını ve fanatizmi alabildiğine engellenmelidir.
Bütün tarikatlar ve tekkeler Resulullah Efendimizin (Salat ve selam olsun ona), Selef-i Sâlihînin (radiyallahu anhüm ecmain), Ehl-i Beyti Mustafa'nın, Sadat-ı kiramın, eimme-i müctehidînin, Rabbanî ulema ve fukahanın, evliyaullahın, ricalullahın ruhaniyetlerinin razı ve hoşnud olacağı bir şekilde hizmet ve faaliyet göstermelidir.
Tarikat ve tasavvuf işlerine benlik ve dünya hırsları ve menfaatleri karıştırılmamalıdır.
Mevlevilik Şeriata uygun Sünnî bir tarikattır.
Namazsız abdestsiz Mevlevilik olmaz.
Vakit namazı güzelce kılınır, tesbihat yapılır, zikre ve ayine ondan sonra başlanır.
Pîr Efendimiz hazretleri gece gündüz namaz kılardı.
O, dünyayı ayaklarının altına almıştı.
O, Kur'anın bendesiydi.
O, Resul-i Kibriyanın sâdık âşığı idi.
O, hâdim-i Şer'-i şerifti.
Şeriata ve tasavvufa muhlisen lillah, Kur'ana ve Sünnete uygun olarak hizmet eden aziz olur.
Şeriatı ve Tarikatı istihdam ve istismar etmeye yeltenen alçaklar âkıbet zelil ve rezil olur.
* (İkinci yazı)
Lütfen Israr Etmeyiniz
Muhterem Efendim... Bendenizi ısrarla tarikatınıza (cemaatinize) davet ediyor, Muhterem'inize intisab etmemi arzuluyorsunuz.
Malum-i âlileri olduğu üzere bir tarikata, cemaate, meşrebe bağlanmak nasip meselesidir.
Nasibi varsa bağlanır, nasibi yoksa bağlanmaz.
Her Müslümanın Hanefî olması gerekmediği gibi, şu veya bu tarikata veya cemaate bağlanması da gerekmez.
Her Müslümanın ille de Nurcu veya Nakşî olması gerekmez.
Önemli olan hususlar şunlardır:
1. İtikadının (inanç bilgilerinin) sahih olması.
2. Dört hak mezhepten birinin hükümleriyle İslamı hayata uygulaması.
3. Muhammedî ahlak ile mütehalli (ziynetlenmiş) olması.
4. Sünnete mütemessik olması, bid'atlerden uzak durması.
5. İhlaslı olması.
6. Taqvalı olması.
7. Biatli ve itaatli olması.
8. Hayat yolculuğunda kamil bir rehberin/mürşidin kılavuzluğunda yol alması.
Resulullah Efendimizin (Salât ve selâm olsun ona) sağlığında tek rehber oydu. Aradan on dört asır geçmiştir. Bu devirde bir rehber değil, birçok rehber vardır.
Bunlar icazetli Rabbanî, muhlis, taqvalı ulema ve fukaha...
Yine icazetli gerçek şeyhler ve kamil mürşidlerdir.
Bunların hangisine intisab edilirse inşaallah doğru yola girilmiş olur.
Kur'an, Sünnet, Şeriat ve Cemaat dairesi içindeki bütün tarikatlar haktır.
Her Müslümanın bir nasibi vardır.
Can ciğer kardeş gibi iki Müslümandan biri A tarikatına, diğeri B tarikatına girebilir. Nasip meselesi...
Genel davet İslama yapılır.
Tarikatlara ve meşreblere genel davet yapılmaz.
Eskiden tarikatlara seçilerek, süzülerek adam alınırdı.
Bendenizi cemaatinize veya tarikatınıza katılmam konusunda ısrarla davet etmemenizi rica eder, selam ve hürmetlerimi sunar, dualarınızı beklerim efendim.