Boş zaman var mıdır?
"Popülizm" en genel anlamda tercih edilen ve ya gündemde tutulan demektir. Kapitalizm, ticari hedeflerini gerçekleştirebilmek için üretilen malları çekici hale getirir ve halka sunar. Bunun için öncelikle toplumun zevkleri ve beklentileri dönüştürülür sonra da beklentilere uygun ürünler piyasaya sürülür. Popülerlik bu ürünlerin pazarlanması için şarttır.
Mesela, modaya uygun model ve renkler daha önceden gösterilir ve çekici hale getirilir. Sonra da toplumun üst kesimine sunulur. Size bazı sihirli sözler söylenir. Sonra modaya uygun tarzda giyinmediğinizde basit absürt ve rüküş görüneceğinize inandırılırsınız. Bu durum ürünlere olan ilgiyi daha da arttırır. Zaman içinde artık birer alıcı durumuna gelmişsinizdir. Bu saatten sonra modayı takip eder ve istediğiniz giysileri mağazalarda aramaya koyulursunuz.
Popüler kılınan ürünlerin halka ulaştırılması için televizyon, filmler ve reklamlar birer araç olarak kullanılır. Giydiğiniz belli markalar meşhur kimselerin üzerinde gösterime sunularak popülerliği gündemde tutulur. Bu ürünlerin rağbetini arttırabilmek için boş zamanların içi doldurulur. Kendinize ait hissettiğiniz boş vakitlerde, alış verişe, sinema ya da, tiyatroya, süper marketlere, konsere yönlendirilirsiniz...
Size sık sık boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz sorusu sorulur. Oysa boş vakitte neler yapıyorsun sorusu müslümana sorulacak bir soru değildir. Çünkü müslümanın boş vakti yoktur. Hayat sürekli devam eden meşgalelerden ibarettir. Elbette bu meşgaleleler içinde insanın yorgunluğunu giderme ihtiyacı vardır. Bunun için, hazreti Peygamberin tavsiyelerine uyan kişi, bir işten yorulduğunda başka bir işe geçiş yaparak vakti verimli hale getirir.
Popüler ürünler yediden yetmişe her kesimi etkilese de, artık yaşanan dejenerasyon ve bu ürünlerin zararları sorgulanmaya başlanmıştır. Çünkü sözkonusu ürünler sadece insanın tüketim alışkanlığını kamçılamakla kalmıyor sağlığını da tehdit ediyor. Cep telefonlarına sınır getiriliyor, internetin yanlış kullanımı neticesinde çeşitli sorunlar ortaya çıkıyor. Televizyonun aile ve çocuklar üzerindeki yıkıcı etkisi gündemden düşmüyor. Ama bütün bunlara rağmen, insanlarımız gerçek ihtiyaçlarını belirleyip neye niçin ve ne kadar ihtiyaçlarının olduğunu öğrenmedikçe bu sorunlar yaşanmaya devam eder.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.