Gaye; Ömer Dinçer düşmanlığı, eğitim değil
Önceki gün İcra Kurulu Başkanımız Mustafa Karahasanoğlunun odasında, günlük gazetelerin manşetlerine bakıyorduk.
Öne çıkan başlıklardan birisi, bu hafta okula başlayan çocuklarla ilgiliydi ve sağcısıyla, solcusuyla herkes Ömer Dinçere vurma yarışındaydı.
Salı günkü gazeteyi görenler hatırlayacaklardır, bir tek bizim gazete adil davranmış. Ömer Dinçerin zil çalan resmini koyarak haber yapmıştı.
Gayrimüslimlere yakın bir milletvekilinin dediği gibi;
-Akit Gazetesinin İslami hassasiyeti, siyasi düşüncelerinin üzerindedir ve baktıkları pencere İslami çerçevelidir.
Bu gerçeği Müslümanlık hassasiyetine sahip kimseler de söylüyor, gayrimüslimlere yakın duran objektif kişiler de.
Milli Eğitim, Cumhuriyet tarihi boyunca ilk defa halkın bakanlığı oldu. İnsan hiç olmazsa bu açıdan bakar meseleye.
¥
Dünyadaki en zor iş, insanoğlunu mutlu etme sanatıdır.
Binbir duygu, düşünce, ırk, huy, karakter, zengin, fakir, iyi, kötü, Müslüman, Hıristiyan, dindar, din düşmanı, ayyaş, sarhoş, gaspçı, katil, terörist gibi daha nicelerini sayabileceğimiz kişi ve kişilerin yaşadığı bir ülkede, kim kimi nasıl mutlu edebilir?
Bir kısım medya denilen ve bu hükümete kadar tüm mal varlıklarını devletin hazinesinden elde edenlerin, Başbakan Erdoğan başta olmak üzere Ömer Dinçere ve diğer alnı secdeye giden herkese düşman oldukları çok aşikâr değil mi?
İşte bu noktada benim anlamadığım kısım şurası:
Bu güruhun arkasından giden muhafazakâr kimlikli bir kısım medyacılar, onlara şirin gözükme adına ve Bakın biz de sizin gibi vuruyoruz kompleksiyle, kendi helal ocaklarında başkalarının haram yemeğini pişirmekteler.
¥
Şimdi söyleyeceklerim Allahtan korkup kuldan utananlar içindir.
Enine boyuna hatırladığım ilk koalisyon hükümeti, 1973 MSP-CHP koalisyonu ve ondan sonraki tüm koalisyonlarla hükümetlerdir.
Bu koalisyonda Allah rahmet eylesin, Erbakan Hoca;
-Bize Milli Eğitim Bakanlığını verin, iki ya da üç eksik bakanlığa razıyız der.
Aldığı cevap şudur:
-Dışişleri, Maliye, Milli Savunma ve Milli Eğitim Bakanlığı dışında, bütün bakanlıkları verebiliriz ama bunları asla!
O tarihten sonraki koalisyonların hepsinde Milli Eğitim Bakanlığı, vesayetçilere başüstüne diyen taşeron bakanlara verilmiştir.
¥
Rahmetli Özal döneminde ise Vehbi Dinçerler Milli Eğitim Bakanlığına geldiğinde kıyametler kopmuştu. Vehbi Bey o günleri anlatsa da başına nelerin geldiğini öğrensek.
Diğer taraftan Hasan Celal Güzel de aynı akıbeti yaşadı. Hasan ağabey de yaşadıklarını yazabilir veya anlatabilir.
Bu hükümetin milli eğitime verdiği önemi, Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir hükümet veremedi, daha doğrusu verdirilmedi. Mayası temiz olanlardan istirhamım şudur:
Malum medya, nutfelerinin gereği meseleye at gözlüğüyle bakıyor. Onların atına binen çabuk düşer ve yaralanır.
Burada esas düşmanlık, okullara konulan dersleredir. Devam edecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.