Türkiye'nin Soros'u!
Kemal Unakıtan ilginç bir politikacı. Dünya yıkılsa onun gündemi hiç etkilenmiyor. Türkiye dışındaki tartışmaları, endişeleri önemsemiyor. Dünya, küresel ekonomik kriz korkusuyla kabuslar görürken o hiçbir şey yokmuş gibi davranabiliyor. Dünkü açıklamasını okurken millete umut vermekle gerçekleri görmek arasında gidip geldim.
Dağdaki çobandan finans uzmanına kadar bütün Türkiye ve dünya yaklaşan bir kasırgadan söz ediyor. Bir çok ülkede olağanüstü önlemler alınıyor. Küresel finans sisteminin tıkandığından söz ediliyor. Yeni bir ekonomik sistem arayışı gündemde.
Dev bankalar çöküşün eşiğinde, bazı finans kurumları şimdiden battı. Avrupa ve ABD, çöküşlerini önlemek için sermayeye yön veren kurumlara yüz milyarlarca dolar aktarıyor. ABD ve Avrupa merkez bankaları arasında çözüm konusunda kıyasıya bir kavga yaşanıyor. Mortgage krizi ile başlayan dalganın üretime kadar genişleyeceği, enerji ve gıda üzerinde büyük krizlerin yaşanabileceği, bu durumun bir çok ülkenin mali olarak çökmesine yol açabileceği endişesi var.
Krizin Türkiye ile doğrudan ilgisi yok. Bu, gelişmiş ülkelerin krizi. Yani dünya ekonomisini yönetenlerin krizi. Dolayısıyla Türkiye'nin ekonomi politikalarıyla algılanabilecek bir durum yok ortada. O zaman gerçeği kabullenmek gerekiyor. çünkü şu anki durum bir çoklarına göre, 1936'ların dünyasını hatırlatıyor ve yeni bir dünya savaşına yol açma ihtimali ortada. çünkü olay sadece ekonomik değil. Siyasi ve sosyal sonuçları çok daha vahim olabilir.
Hal böyleyken Maliye Bakanı Kemal Unakıtan: “Bazı kişiler kehanette bulunuyorlar. Bakan olduğumdan beri bunları dinliyorum. Her gün kriz çıkarıyorlar. Kriz miriz yok” diyor.
Bu cümleler, kriz tartışmalarını bir iç politika malzemesine dönüştürüyor. Olabilir, böyle bir boyutu var. Ama tartışma Türkiye'nin gündelik iç tartışmalarının çok ötesinde. Biz bunu yukarıdaki sözlerle algılarsak büyük hata edeceğiz. Unakıtan'ın sözlerini küresel kriz konusunda iyimserlerinkine benzetsek bile konuyu açıklamıyor. İyimserlerin bile umut dışında yaptıkları, yapabildikleri hiçbir şey yok görünüyor. Karamsarlar ise dehşet senaryoları yazıyor.
Unakıtan bu sözleri söylerken Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, bakın ne diyor: “Dünya belki de 1930'lardan bu yana en şiddetli krizden geçiyor. Global enflasyon yüzde 3.5 iken önümüzdeki yıl bu oran 6'lara yükselecek. Bir çok ülkede enflasyon ikiye katlanacak. öyle bir dönemden geçiyoruz ki, daha önce hiç haritalandırılmamış, politikası belirlenmemiş bir dönem bu…”
Şişmek, Türkiye'nin durumunun hiç de kötü olmadığını ekliyor. Bunda gerçeklik payı var. çünkü kriz, gelişmiş ekonomileri vururken gelişmekte olan ülkelerdeki etkisi daha farklı. Hem olumsuz etkileyecek hem de yeni fırsat kapıları açacak…
Unakıtan bunları söylerken dünyanın en büyük spekülatörü George Soros, bakın ne diyor: “Hayatımda gördüğüm en büyük mali kriz. Bu sadece mali kesimi değil, ekonominin genelini de yakından ilgilendiriyor. Krizin reel ekonomiyi etkilemeyeceğini düşünmek sadece bir rüyadır. Kriz yavaş yavaş geliyor ama ne kadar yavaş gelirse etkisi de o kadar çok olacak..” Ona göre bu son 75 yılın en büyük krizi. Tam da bu sırada, ABD'de dört büyük bankanın daha batmak üzere olduğuna dair söylentiler artıyor.
Soros, spekülatör, iyi niyetli olmayabilir. Sözüne güvenilmeyebilir. Sermayenin krizden kazanma hesapları çerçevesinde konuşabilir. Ama sadece o değil ki.. Amerikan ekonomisiyle ilgili söz söyleme ehliyetine sahip herkesin üzerinde ittifak ettiği şeyler var. Unakıtan bunları da mı kehanet olarak değerlendirecek!
Gerçekleri anlama çabası için sadece ekonomik veriler yetmeyebilir. Biraz da dünyanın içinde bulunduğu siyasi kriz ortamını anlayabilmek lazım. En azından neler olduğuna bakmak lazım. Soğuk Savaş sonrası nasıl bir değişim yaşanıyor, küresel iktidar çatışmalar üzerinden nasıl şekilleniyor, Ortadoğu/Avrasya hattında zemin nasıl kayıyor, enerji üzerinde ve jeopolitik gerilim nerelerde nasıl patlıyor, nasıl bir 21. yüzyıla doğru ilerliyoruz, izlenmeli. çünkü tartışılan kriz sadece ekonomik değil. Tek boyutu bu değil. Siyasi, sosyal ve kültürel çatışma boyutu çok önemli bir yer tutuyor.
Kehanette bulunanları bilmiyorum ama ben bu süreci yakından izlemeye çalışıyor, her gelişmeyi izliyorum. Hiç de Unakıtan'ın anladığı gibi değil. O adeta Türkiye'nin Soros'u gibi konuştu. Ama krizi hafife almak yerine millete ne yapması gerektiğini söylese daha isabetli olurdu. Sözlerine hiç inanmıyorum. Yine de haklı çıkmasını umarım. çünkü aksinin ne olduğunu az çok kestirebiliyorum…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.