Film ve afiş provokasyonu... Eden, bulur!
Hani, bir söz vardır ya;
Siz adama sürekli deli der, adamı çıldırtır, dama çıkartırsınız... Sonra da damda deli var deyip, adamı taşlatırsınız!
Bugün, ABD ve Batı ülkelerinin yaptığı tam da budur.
Amerikasından Almanyasına, Danimarkasından Fransasına kadar tüm Batı dünyası, hem Müslümanları tahrik edecek filmler, karikatürler yayınlayıp yasaklar koyuyorlar, bunlara tepki gösterince de, Bremen Mızıkacıları gibi, hep bir ağızdan başlıyorlar yaygaraya;
Bu Müslümanlar da çok tahammülsüz!.. Bu Müslümanların da, düşünce ve ifade özgürlüğüne hiç saygıları yok!.. Görüyorsunuz işte, bu Müslümanlar da çok radikal!
Tamam, Müslümanlar tahammülsüz, Müslümanlar radikal de, Hıristiyanlar çok mu masum?..
Haçlı Savaşlarından bu yana İslâm topraklarına saldıran, Müslümanları katleden ve hatta öldürdüğü Müslümanların cesetlerini yiyip, kutsallarını çiğneyen ben miyim?..
SALDIRI ÖRNEKLERİ
Diyelim ki, bunlar dünde kaldı... Peki, bugün farklı mı?
Gelin, ülkelere ve o ülkelerdeki İslamafobik eylemlere bir bakalım.
¥ Amerikada, Eylül 2010da, Bob Old isminde bir rahip ve yardımcısı Danny Allen, bütün dünyanın gözleri önünde ve Beyaz Sarayın yakınında Kuran-ı Kerimi yırtıp, yakmadı mı?..
¥ Yine Amerikada; Peygamber Efendimiz Hz. Muhammede hakaretler içeren ve protesto gösterilerine yol açan Müslümanların Masumiyeti adlı filmin yapımcısı Sam Bacile, filmi provokatif bir siyasi tutum için yaptığını itiraf etmedi mi?.. Filmin yapımcısı ve yönetmeni İsrail asıllı Amerikan vatandaşı Sam Bacile; Amerikan Wall Street Journal gazetesine verdiği demeçte, İslam kanserdir, Müslümanlar da yok edilmesi gereken böceklerdir. Bu film ile İslamın nefret içerikli bir din olduğunu göstereceğim ifadelerini kullanmadı mı?..
Bu film için 100 İsrailli bağışçıdan 5 milyon dolar aldım ve filmi İsrail için yaptım diyen Sam Bacile, ABDnin Florida eyaletinde Kuran-ı Kerim yakan rahip Terry Jonesdan destek aldığını söylemedi mi?..
Devam edelim saymaya...
¥ Sünnet tartışması ve Hz. Muhammede hakaret eden filmden sonra Almanyada Müslümanları uyaran afiş gerginliği yaşanmıyor mu?.. Türk ve Müslüman örgütlerin itirazına rağmen Federal Alman İçişleri Bakanlığı, 21 Eylülde tepki çeken posterleri sokaklara asmaya hazırlanmıyor mu?..
Bu afişlerde yer alan başörtülü kızlar, potansiyel birer terörist olarak gösterilmiyor mu?
¥ Yine Almanya... Müslüman bir çocuğu sünnet eden doktoru yaralama suçundan cezalandıran eyalet mahkemesi, sünnetin yasadışı olduğu yönünde karar almadı mı?..
Almanyanın bu kararına; çocuklarını sünnet ettiren Museviler de tepki gösterince, Alman makamları pardon deyip, geri adım atmadılar mı?..
¥ Avrupanın göbeğindeki sözde özgürlükçü İsviçrede düzenlenen referandum ile minare yapımı yasaklanmadı mı?.. Büyük tepki çeken karar, Batının özgürlük ve eşitlik anlayışının İslâma kadar olduğunu gözler önüne sermedi mi?..
¥ Danimarkada yayınlanan Jyllands Posten gazetesi, Peygamberimiz Hz. Muhammedi sarığında bomba ve elinde bıçakla resmetmedi mi?.. 12 ayrı karikatürist tarafından çizilen resimlerde Peygamberimizi aşağılayan çizgiler yer almadı mı?..
İşte bu Danimarkada;
İslamın girdiği yerde hoşgörü olmaz... İslam Avrupanın yeni vebası sözlerinin sahibi Pia Kjaersgaard, halen ırkçı parti Danimarka Halk Partisinin (DHP) liderliğini yapmıyor mu?..
¥ Avrupanın en meşhur ırkçı partilerinden Avusturya Özgürlükler Partisi (FPÖ) seçimlerinde Viyana İstanbul olmayacak ve Müezzin yerine çan gibi sloganlar kullanmadı mı?..
SABRIN DA SONU VAR
Daha sayalım mı?..
Bu tür düşmanlıkları sıralayacak olursak, köşe, herhalde örneklerle dolar ve yoruma hiç yer kalmaz!..
Peki, Haçlı kafasının bu saldırılarına karşılık Müslümanların gösterdiği tepkilerin hiç mi haklı tarafı yok?.. Tamam, Libyadaki ABD elçiliğine saldırıyı ve elçinin öldürülmesini ben de tasvip etmiyorum... Ama, tahrik bombardımanı altında çaresiz kalan insanlardan da, her şey beklenir!..
İnsanları bu kadar gerer ve onları bu kadar tahrik ederseniz, sonuçlarına da katlanmak zorunda kalabilirsiniz!..
Hani, Merhum Nasreddin Hoca, evi soyulduktan sonra akıl veren komşularına şöyle der ya;
Tamam; pencereyi kapatmadığım, kapıyı kilitlemediğim, horul horul uyuduğum için ben suçluyum... İyi de, hırsızın hiç mi suçu yok?
Evet, ABD elçisini öldüren radikal(!) Müslümanlar suçludur da, onlara bu cinnet halini yaşatan tahrikçi ve saldırganların hiç mi suçu yoktur?
Açık ve net söyleyeyim;
Hoca suçludur da, hırsızlar, ondan çok daha suçludur!..
MUSEVİLERİN TEPKİSİ
Eylemler ve protesto gösterileri üzerine Batı dünyasının önde gelenleri diyorlar ki;
Biz Hazreti İsayı alaya alan filmler de yaptık... Ama, bir tek Hıristiyan galeyana gelmedi!
Mi acaba?..
Biliyorsunuz;
Ünlü aktör Mel Gibsonın yönettiği Tutku ya da İsanın Çilesi adlı film, gösterildiği her yerde dindar Hıristiyanları etkilemişti... Filmde, Hz. İsayı Yahudilerin öldürdüğü tezi işleniyordu...
Nihayetinde; bu da, düşünce ve ifade hürriyetine girerdi ama, Yahudiler, ne düşünce tanıdı, ne de ifade!
Hollywood ve elbette Hollywoodı elinde tutan Yahudiler, Mel Gibsona hemen savaş açtılar ve onunla olan iş bağlantılarını birer birer iptal ettiler...
İşin ilginç tarafı;
Mel Gibsonun, özür üzerine özür dilemesi de para etmedi ve adam, tam bir Musevi Lincine maruz kalıp, işlerini kaybetti.
Tabiî; Anti-semitizm suçlamasıyla toplumsal lince tabi tutulan ilk ünlü elbette Mel Gibson değildi... Dünyaca ünlü sinema oyuncusu Marlon Brando da Yahudi aleyhtarı sözlerinden dolayı Hollywooddan uzaklaştırılmıştı...
1996 yılında da, Fransada yaşayan ünlü bir hayırsever olan Labbe Pierre adındaki papaz, yine aynı şekilde dışlanmıştı...
Demek oluyor ki;
Dinlerine, Peygamberlerine ve yaşamlarına yönelik saldırılarda tek tepki gösteren Müslümanlar değildir.
O, İSEVİLERİN SORUNU
Kaldı ki;
Aynı Müslümanlar, Hz. İsayı, bir İslâm Peygamberi olarak da gördükleri için, meselâ İsanın Çilesi filmine tepki göstermişler, filmi protesto eden gösteriler yapmışlardı.
Zira, Müslümanlar için;
Allah, din ve peygamberler konusu birer kırmızı çizgidir ve burada düşünce ve ifade hürriyeti sözkonusu olamaz!..
Hıristiyanlar, inanç dünyalarını kilise ve evlerindeki ibadet köşesi ile sınırlı tutsalar ve sadece buralarda dua edip istavroz çıkarsalar da, Müslümanlar için, hemen her an ibadet saati ve hemen her yer ibadet mekânıdır... Evet; Müslümanlar için, bütün yeryüzü mescidtir.
Hıristiyanların, dua ve istavrozlarını kilise ile sınırlamaları kendi sorunlarıdır...
Onlar sınırlı ibadet ediyor diye, Müslümanlar da buna uyacak diye bir kural yok.
Lekûm, dinikûm veliyedin
Herkesin dini kendine!
Yeter ki Müslümanları tahrik etmesinler, yeter ki Müslümanın kutsallarına hakaret etmesinler!..
Başbakan Yardımcısı sayın Bekir Bozdağın dediği gibi; fikir üretsinler, küfür değil... Zira, fikir üretemeyenler, sadece kir üretirler!
Uzun lafın kısası;
Batı dünyası, şiddete varan tepkiler görmek istemiyorsa, öncek kendi köpeklerine tasma vurmalı, önce onları bir kazığa bağlamalıdır!..
Yoksa; eden, bulur!..