Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Ya AB ya barbarlık!

Ya AB ya barbarlık!

ABD’de Yahudi çevreler, Müslümanların Masumiyeti filmi üzerinden dünyayı iki kutba ayırmak istiyorlar. İslam ve ötekiler. Bazen de dünya Batı ve ötekiler arasında ayrıştırılıyor ve ‘rest of the west’ deniliyor. ‘Batı’dan maada dünyanın kalanı’ demektir.


Kimse ayranım ekşi demez ve pür silahlı en vahşi devletler dahi kendilerini medeni ve ötekileri barbar şeklinde tasnif etmişlerdir. Roma güce tapınmasına ve gücü hakkın yerine ikame etmesine rağmen dünyayı iki kısma ayırmıştır. Barbarlar ve Roma. Kendini merkeze oturtarak, mutlaklaştırarak ‘bütün yollar Roma’ya çıkar’ demiştir. Sömürgecilik döneminde ise medeni -barbar ayrımı yapılmış ve ‘beyaz adamın görevi’ diye bir görev ihdas edilmiştir. Bu beyaz adam lehine durumdan vazife çıkarmaktır. ‘White man’s burden’ denilmiştir. İngiliz emperyalizmi dönemine Rudyard Kipling bunu şöyle uyarlamıştır: East is East, and West is West the Twain shall meet. Doğu Doğudur, Batı ise Batıdır: Bu ikisi asla bir araya gelmezler. Bu tasnif ve ayrımlar başka milletlerde de vardır. Bu bazen sosyolojik eksenli bazen de medeni, kültürel veya etnik çerçeveli ayrım olabiliyor. Araplar sosyolojik anlamda ehlü veber ve meder derler. Kıl çadırlarda oturanlarla kerpiç veya tuğla evlerde oturanları yani şehirli ve köylüleri ayırırlar. Etnik ayrım noktasında Arap ve Acem derler. Araplar Türkler için de bir zamanlar ‘A’rab el Acem’ yani Acemlerin de Bedevileri ifadesini kullanmışlardır. Yahudiler de Acem yerine Goyim ifadesini tercih etmiştir. Kur’an, buna ümmiyyun der.

•

Acemlerin Rudyard Kipling’i ise Şehname Yazarı Firdevsi’dir ve bütün misyonu Acemleri yüceltmek ve Arapları aşağılamaktır. Şehnamesinde Arapları aşağı bir ırk olarak tasvir eder ve bundan dolayı Pers şuubiliğinin dirilticisi olmuştur. Rafizi veya İran milli devletine giden yolu o açmıştır.

ez şir-i şotur u hordeni sosmar

arap ra becayi reside est kar

ki tac-i kiyani konet arzu

tufu ber tu ey ger dun-u felek tufu

Deve sütü içip çekirge yiyen Arap işi o raddeye getirdi ki, Kayzer tacı giymek istiyor. Tuh sana ey feleğin çarkı!

Arapların hayatı kasvetlidir ve bazı Araplara göre Arap çölünde tek yumuşak nesnesi, cins-i latifdir.

11 Eylül sonrasında Batı’nın hastalıkları depreşmiş ve nüksetmiştir. Berlusconi, 11 Eylül akabinde Batı medeniyetinin İslam medeniyetinden üstün olduğunu söyleyivermiştir. Bu Müslümanları barbar olarak nitelendirmenin başka ifadesidir. Müslümanların Masumiyeti filmiyle Müslümanlar saldırıya ve aşağılanmaya maruz kalmasına rağmen yine de barbar olarak nitelendirilmek istenmişlerdir. İşin tuhaf yanı budur. Bernard Lewis, Müslüman Öfkenin Kökeni yazısıyla birlikte medeniyetler çatışması çığırını tetiklemiştir. Huntington onun çığırından gitmiştir. Şimdi fanatik Kıptileri de peşine takmıştır.

•

Karşı taraftan bu tür değerlendirmeler ve benzetmeler olabilir. Ya bizim içimizdeki bazı gönüllülere ne demeli? Sözgelimi beyaz Türklerden Orhan Pamuk’un New York Billboardlarında Müslümanları barbar yerine koyan ifadelere mümasil bir biçimde ‘ya AB ya da barbarlık’ demesine ne buyrulur? Bu ifadenin Müslümanlara haydut diyen Mısırlı film yapımcısından veya billboardlar üzerinden saldıran Yahudilerin ibarelerinden ne farkı vardır? Nuriye Akman’a beyaz adamın misyonerliğiyle şunları söylüyor: “Artık gelinen nokta şu: Türkiye ya AB’ye girmeye çalışacak, onun için kendini değiştirecek ya da bir çeşit gerilik, barbarlık ve diktatörlüğe gidecek. Sorun bu. Çok net: Ya AB, ya barbarlık. Ya AB ya diktatörlük. Ya AB ya iptidailik...” Halt etmiş! Daha sonra AB projesinin çöktüğünü de itiraf etti. İyi ama eskiden AB mi vardı ve AB olmadan biz ve AB’dekiler yobaz mıydı sorusunu geçiştiriyor. Bu sorunun devamı da var. AB projesi çökerse Türkiye ebedi olarak barbar mı kalacak? Pamuk saçmalama hürriyetini kullanmış. Yahudilerin-Hıristiyanların savunduğu medeniyet Akif’in deyimiyle mimsiz medeniyettir. Bediüzzaman da Batı medeniyetinin insanlığı saadete götürmekten uzak olduğunu ve serveti belirli ellere yığdığını ve inhisarcılık yaptığını ifade etmiştir. Hubbu inhisar ise enaniyet kaynaklıdır. Bediüzzaman bu hususta şu hükmü verir: “Çünkü, Kur’an-ı Kerim’in esas aldığı medeniyette, insanlığın tümünü veya hiç olmazsa büyük ekseriyetini saadete ulaştırması esastır. Oysa, Avrupa’da durum bunun aksidir ve dolayısıyla kabul edilmesi, benimsenmesi, örnek alınması, insanlığın kurtuluşunun reçetesi olarak sunulması mümkün değildir.” Peygamberimiz ‘ben son peygamberim bunu iftihar makamında söylemiyorum’ dediği gibi biz de nefsi makamda değil ama hakikat makamında İslam medeniyetinin diğerlerinden üstün olduğunu söylüyoruz. Bunu söylemekten hiç gocunmayız da. El İslam (el hakku) yalu veya yula aleyh. İslam üstündür kimse ona galebe çalamaz. Lakin biz hadimleri olarak Nureddin Zengi (Şehid) gibi de deriz: Allahım kulun Nureddin’i mağlup et ama İslam’ı muzaffer ve payidar kıl.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
20 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi