Takva
Kuran-ı Kerimde takva ile ilgili kırk kadar ayet bulabilirsiniz.
Bu ayetlerin bir kısmı doğrudan, bir kısmı da dolaylı olarak takvadan bahseder.
Bu sınırlı sütunda hepsini zikretmemiz tabii ki mümkün değil.
Bu yazımızda, sadece takva ile ilgili yaygın ama yanlış bir algıdan söz edeceğiz.
Müslümanların çoğu, takva denince hep bilinen ibadetleri hatırlar.
Bunlar; namaz, oruç, hac, zekattan ibarettir.
Sanki takva, sadece bu ibadetlerde var, zannedilir.
Ancak, iş sanıldığı kadar basit ve küçük değildir.
***
Bilinen bu ibadetlerin dışında takva, acaba neden gündeme gelmez?
Mesela, alış-verişimizi yaparken takva hiç aklımıza gelir mi?
Müslüman kardeşimize buğz ettiğimizde takvayı düşünür müyüz?
Takva, aslında tam bir sorumluluk bilinci dir.
Bu bilinç, insanı zararlı şeylerden korur.
Kötülüklerden, haramlardan, günahlardan sakındırır.
İnsanla arasına engeller koyar.
Zaten, takva kelimesinin lügat manası da budur.
Takva: Biri diğerine zarar veren iki şey arasına engel koyarak zarar göreni zarar verenden korumaktır.
Bu koruma, sadece bildiğimiz ibadetlerle olmaz ki?
Bildiğimiz ibadetler diyorum, çünkü ibadet deyince biz sadece namaz, oruç, hac, zekat biliyoruz.
İbadet, bunlardan ibaret değil ki!
İbadet, her alanı kapsayan Allaha kulluğun genel adıdır.
Dolayısıyla, bildiğimiz ibadetlerin dışında; muamelat, mücazat, ukubat, ahlak gibi, insanın hayatı boyunca karşılaştığı her alan, her söz ve her eylemde var olan bir kulluktan söz ediyoruz.
İşte, bu ibadet bilincini ayakta tutmaya, sorumlu davranıp gereğini yapmaya takva diyoruz.
Ama, nedense biz, bu kadar geniş takvayı özel bir odaya hapsedip genel davranışlardan uzak tutuyoruz.
***
Takvayı uzak tuttuğumuz eylemlerimizden bazılarını sayalım mı?
Mesela:
İnsanları üzen bir davranışımız olduğunda
Karşımızdaki insana zarar verdiğimizde
Bir malı, onda olmayan özellikleri sıralayarak satarken
Yerine getiremeyeceğimiz bir sözü vaad ederken
İnsanlara yanlış veya gerçek dışı bilgi verirken
Birine söz verdiğimiz bir şeyi, daha fazla para verdiği için başkasına satarken
Kendi nefsini başkalarından üstün görürken
Fakir fukaraya, garip kimsesize hor bakarken
Yardıma muhtaç olanlara gücü yettiği halde Allah versin derken
İnsanların gelip-geçtiği yaya yoluna arabasını park ederken
Su birikintisine doğru aracını hızla sürerek insanları ıslatırken
Puanı düşükken yüksek puanlıların önüne geçerek iş sahibi olurken
Para, hatır, torpil vs. gibi maddi-manevi güç kullanarak haksız kazanımlar elde ederken
Velhasıl, dünya hayatının her alanında ve her döneminde karşılaştığı olaylarda, acaba hiç takva aklımıza geliyor mu dersiniz?
Yoksa, bunların takva ile ilgisinin olmadığını mı düşünüyoruz!
***
Şurası bir gerçek ki, takva hayatın tümünde mevcuttur.
İslam, hayatın tümünde var olan bir din olduğuna göre, takva da tümünde var olacaktır.
Takva, imanın bir tezahürüdür.
İman nerede ise, takva da oradadır.
Rasulüllah (s.a.s) efendimiz, takvanın yerini gösterirken eliyle kalbine işaret buyurmuştur.
Nitekim, iman da kalptedir.
Müslimin Sahihinde nakledilen bir hadis-i şerif bize bu konuda ışık tutar:
Birbirinize haset etmeyiniz! Kendiniz almak istemediğiniz halde diğerini zarara sokmak için bir malı methedip fiyatını artırmayınız! Birbirinize buğz etmeyiniz! Birbirinize yüz çevirip arka dönmeyiniz! Sizden bazılarınız diğer bazılarınız üzerine alışverişe girişmesin! Ey Allahın kulları kardeş olunuz! Müslüman müslümanın kardeşidir. Müslüman müslümana zulmetmez. Yardıma muhtaç olduğu zaman da, onu yalnız ve yardımcısız bırakmaz. Onu hor ve hakir görmez. Takva işte budur/buradadır.
Rasulüllah takva işte buradadır sözünü üç defa tekrarladı ve her defasında eliyle göğsüne işaret etti.(Müslim,Birr,32).
Sonuçta, bütün ameller takva ile değer bulur.
twitter.com/parlakturk
facebook.com/vaktulemin
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.