Taşın altıdaki eller!
Bayılıyorum şu söze: Gelin elimizi taşın altına koyalım... İlk defa Açılım dehâsı Beşir Atalaydan duymuştum bu cümleyi. PKK açılımı ndan çok emindi.
Bir yerde Beşir Atalay varsa, orada hiçbir şey
yoktur!
9 Haziranda, PKKlılar silâh bırakacak diyordu, ertesi gün adamlar bütün silâhlarıyla saldırdılar, bayrak bile diktiler!
B. Atalayın ciddiyetine hayranım. Hafif gülerken bile ciddî... Yüzüne öyle bir kendisinden emin ifade takınıyor, sözlerine öyle bir ağdalı edâ veriyor ki, tam bir devlet adamı diyor ilk başta gören... Bir ironi!
Biliyorsunuz B. Atalay, Kırıkkale milletvekili... Ailesi Keskinin bir köyüne doğunun bir ilinden göçmüş veya göçürülmüş.
Kitaplarından çok faydalandığım ünlü sosyolog Prof. Dr. Orhan Türkdoğan, Beşir Atalayın hocasıdır. B. Atalay, Prof. Dr. Türkdoğanın yanında doktorasını yaptı. Hocanın bir diğer asistanı da İsmail Beşikçidir. Her ikisinin hâli ortada... Biri PKK açılımcısı, bir diğeri bölücü hareketler in teorisyeni. Hocanın derslerini tersinden anlamışlar.
***
Başbakan da elini taşın altına koymaktan bahsetmişti. PKKlılarla müzakere masası na oturmak, eli taşın altına koyma oluyor.
Dönülmez bir savaşın içindeyiz, onların ise akılları açılımla başlarından gitmiş. Hâlâ Oslo diyorlar! R. T. Erdoğan, PKKlı militanlarla sarmaşan BDP milletvekillerini TBMMden atacaklarını kesin dille söyledi: Hiçbirini bir şehit anasının gözyaşıyla değişmem. Kandile gitsinler! Ama diğer tarafta, Osloda veya İmralıda PKK ile görüşürüm. Bu ne yaman çelişki! (Cümle soldan ödünçtür!) BDPliler görüşünce suç, adamları (dolayısıyla kendisi), şehitlerle dalga geçer gibi, bir masaya oturup yârenlik ederse suç değil! Şimdi hükûmet o; bugünün yarını da var!
Kozu Öcalan... Ama Kandil, Öcalanı çoktan gözden çıkardı. Yakında Zerdüşt dinine göre defin törenini yaparlar sonra Seni kalbimizde yaşatıyoruz derler.
Son Stalin Öcalanın çevresinin, yanında sinek kadar değeri yoktur. Kandil, Öcalan mahpus olduğu için memnundur. Hem azarlanmaktan, ihanet etti diye öldürülmekten kurtuldular, hem de mahpus Öcalanı kullanıyorlar.
Şemdin Sakıkın son kitabı İmralıda Bir Tiran: Abdullah Öcalan da yazdıklarıyla, benim, İmralıdaki Konuk kitabımda verdiğim, El-Vasatta çıkmış, yakalanmadan önceki son röportajında, etrafındaki kadro (şimdiki Kandil kadrosu) hakkında söyledikleri çok yerde örtüşüyor.
Tekrar baktım: El-Vasatın 365. sayısının kapağında ne yazıyor biliyor musunuz? Öcalanın kehaneti desek yeridir: Suriyeden ayrılışım bölgeyi korkunç bir harbe sürüklüyor.
Tabiî, savaşın Öcalanla ilgisi yok ama PKK/BDP/KCKlılar Serok bilmişti diyerek Öcalanı Zerdüşt dininin azizi ilân edebilirler!
Bu fasıl ayrı... Diyeceğim, R. T. Erdoğan, İmralıya güvenmesin!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.