Darbe, darbeciler ve?
Tam da, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonunda ifade verdiğim gün o saldırı gerçekleşti ve ardından Suriye krizi patladı. O konuyu yazmak bugüne nasipmiş.
Ankara harıl harıl darbelerin arkasındaki derin yapıyı çözmeye çalışıyor.. Yasama bu işin peşinde, yürütme de öyle, yargı da..
Darbelerden zarar görmeyen kim var, bir grup çete ve onların yabancı işbirlikçileri dışında! Darbecilerin ilk ıskat ettikleri kurumların başında yasama ve yürütme geliyor.. Ama işin garip yanı, Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonunda her nedense, benim katıldığım oturumda MHPli bir tek üye bile yoktu. CHP ve BDPden birer kişi katılmıştı. Hani AK Partili üyeler de gelmese komisyon çalışamaz hale gelecek.. Bazı oluşumların darbecilerin avukatlığını üslenmeleri ya da Silivriye siyasi tüneller kazma çabaları boşuna değilmiş sanki..
Bütün bu olumsuz şartlara rağmen yine de işler doğru yönde ve ileri doğru gelişiyor. Bunda toplumsal ilginin ve cesaretle, dürüst bir şekilde olayın üzerine gidenlerin payı büyük. Bir de o kadar çok kişiye zulmettiler ki, sağcısı, solcusu, dindarı, laiki farketmiyor, kadını-erkeği, patronu, işçisi çok acı çekti. Bu insanların umudu ve öfkesi bu sürecin yakıtını oluşturuyor.. Zulmetmedik ahali kalmadı. Kendi arkadaşlarının başını yemeye vardırdılar işi..
Şunu bir kere daha söyleyeyim: Her yerde varlar. AK Partide de vardırlar. Olmadıkları yer yok. Şeyhleri de var fahişeleri de! Henüz tam tasfiye olmadılar. Desteksiz kalınca, yargılama, soruşturma, uluslararası desteklerini kaybetmeleri sonucu aralarındaki derin bağ ve hiyerarşik yapı dağıldı. Ekonomik destekleri ve siyasi destekleri azaldı.. Kimse öne çıkıp şimşeklerini üzerine çekmek istemiyor. İnkar ve meydan okuma ve tehditle, şantajla işi götürmeye çalışıyorlar. Şimdi eskisi kadar cesur değiller, özgüvenleri yok. Organize de değiller. Geçmişte yaptıklarını düşünüp bir yandan hayıflanıyorlar, bir yandan da hesap sorulmasından korkuyorlar.. Kendilerini kullanılmış, feda edilmiş, sahipsiz ve yalnız bırakılmış, ihanete uğramış gibi de hissediyorlar.. Henüz gerçekçi bir yüzleşme içinde değiller.. Huzursuzlar.. Fırsat bulsalar belki de önce kendi içlerinde bir hesaplaşmaya girerler.. Bir de kim kimdir, artık çok emin değiller. Çünkü ciddi bir şekilde ayrıştılar..
Bu yapı içeridekilerden ibaret değil, onu bilelim. Bu işin siyaset, medya, iş, bürokrasi, STK ayağı, Ankara ayağı hâlâ çözülmüş değil. TSKda da varlar STKda da. Bir kısım medya, mafya, sermaye, siyaset, bürokrasi ve sivil örgütler bu işte omuz omuza..
Kayıt dışı siyaset ve kayıt dışı ekonomi, ikisi de şeytanın kardeşleri.
Sorun, Koç ya da Doğan size kendi ailelerini, kendi geçmişlerini, misyonlarını anlatsın. Karamehmetler anlatsın. Simaviyi çağırın o konuşsun. İnanoğlunu çağırın sinema üzerinden toplum mühendisliği nasıl yapılırmış anlatsın size.. Karamehmetlere sorun size 28 Şubatın kayıtdışı kadrosunun maaşı kimler tarafından kimlere nasıl ödenmiş anlatsın.
Çağırın Uğur Töniki, Özal suikastının arka planını anlatsın size. Bakarsınız ipin ucu MGKya gider.. Hava Kuvvetleri komutasındaki kripto isimleri çağırın, uçağımızı nasıl düşürdüler, isteyen bulur savaş muharebe modülünü, görün Muhsin Yazıcıoğlunu kim nasıl öldürdü, göstersinler size. Bu derin sırrı aydınlatırsanız ordudaki terfi bekleyen kademeler altüst olur.. Havacıların elektronik istihbaratı çok güçlüdür.. İsrailin İHAlarını, Kedilerini de görürler, başkalarını da.. İşi fazla kurcalarsanız ipin ucu İsraile çıkabilir. Sivası, Başbağları fazla kurcalarsanız Almanlarla burun buruna gelebilirsiniz. Eşref Bitlisin izini takip ederseniz JİTEM, jandarma, ABD ile burun buruna gelebilirsiniz.. Muhsin Yazıcıoğlunun izini takip ederseniz işin ucu Kıbrıstaki İngiliz üssüne çıkabilir mesela..
Hasan Fehmi Güneşi çağırın, anlatsın size İsrailin MOSSADın Türkiyede Tarsus ve Samandağı koridorlarını nasıl kullandığını ve bu kişilerin Türkiyeden Amerikalılar ve İngilizlerle nasıl ortak hareket ettiklerini, Kıbrıs üzerinden İsraile döndüklerini, kendi başına gelenleri, İçişleri Bakanlığındaki kripto odasındaki garip adamların nasıl Başbakan Eceviti baskıladıklarını anlatsız size..
Jandarma güya İçişlerine bağlı. Bağlı da İçişleri Bakanı, öbür tarafta olup bitenleri, kendine sunulan yazılı rapordakiler kadar ve bir de buzlu camın arkasından izler, o kadar.. Hasan Fehmi Güneş size sanatçıların, manken kızların bu işlerde nasıl kullanıldıklarını da anlatabilir..
Peki bunları bilir de CHPde ne arar, onu da kendine sorun.. Uğur Mumcunun eşi ne arar Ergenekonun avukatlığını üslenen bir partide.. İşte Bu ifritten sualin kılını çekmez akıl..
Ali Topuza sorun, anlatsın size 12 Martta siyasi dengeye nasıl balans ayarı yapıldı.. CHP-MSP koalisyonundan 1. MCye geçiş sürecini ve MİTteki yapılanmayı.. Onu çözerseniz 12 Eylüle nasıl gelindi.. Evren aslında ne yapmak istiyordu? Özal ve Ilımlı İslam nasıl siyasetin gündemine oturdu ve Çatlı o gün gelinen noktada ne yapmak istiyordu.. Erbakanla Çilleri kim masaya oturttu. Yılmaz kimin adamı idi? Hepsi bir tespih tanesi gibi aynı ipe dizili.
O zaman emekli paşaların malum holdingler ve batık bankalarda işi neydi daha iyi anlaşılır..
Ağar konuşur mu bilmem. O da mı mezara götürecek bildiklerini bilmem. Oysa Allah (cc) Adil şahitler olun buyurur.. Bu dünyada yaptığımız ve yapmamız gerekirken yapmadığımız, söylediğimiz ve söylememiz gerekirken söylemediğimiz her şeyin hesabını soracak bize. Adil katipler her işi yazmaktadır, onlara selam olsun..
Yapılan iş tarihe tanıklıktır. Tarih madenciliğidir. Bu komisyon tarihin yaşayan tanıklarını bir araya getiriyor.. Çok daha iyi bir teknik altyapı oluşturulabilirdi belki. Derinlemesine bir soruşturma yapılabilirdi ama, belki de mahcupluklarından, ötekilerin çoğu komisyona yeteri desteği vermiyorlar. Ama yine de ciddi bir bilgi akışı var. Resmi kurumlardan önemli bilgiler gelmiş. Vatandaş bildiğini yazıyor, gönderiyor.. Kim ne biliyorsa TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanlığı Ankara adresine ya da 28 Şubatla ilgili olanlar 28 Şubat Alt Komisyonuna yazıp göndersinler. Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytanlara dönüşmemek için herkesi tanıklığa davet ediyorum. Şahıslar, dernek ve şirket yöneticileri, asker, memur, sivil, her kimse, vicdan ve sorumluluk duygusuna sahip herkesi... Umarım savcılık bu tarih veri madeninden yararlanır ve 28 Şubat davası bu yıl bitmeden açılır. Bu arada Özal Suikasti, Eşref Bitlis, Uğur Mumcu suikastleri davası da görülmeye başlarsa, Muhsin Yazıcıoğlu davası ile birlikte darbelerle ilgili yargısal süreç açısından bir milat olur.
Bu arada CHP, MHP ve BDP liler, komisyona aktif katılım konusunda partilerini uyarmalı.. Bu durum bu süreçle ilgili olarak not edilmeli.. Sadece katılımları değil, katkıları ile de buradaki roller iyi izlenmeli.
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.