Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Mehdi ve Mesih müvazeneleri

Mehdi ve Mesih müvazeneleri

Hem Şii hem de Sünnilerde Mehdi inancı var. Lakin telakkiler farklı. Atfedilen misyonlar da farklı. Genel kanıya göre, zulüm ile dolan dünyayı adalet ile dolduracak ve İslam’ın önündeki şaibeleri temizleyecektir. Mehdi, nüzülü sonrasında Hazreti İsa ile ortak bir misyona sahip olacaktır. Mehdi ve Mesih Aleyhisselamın Deccalizme karşı özel bir misyonları öngörülmektedir. Her ne kadar hadisler ahirzamanda Yahudilerle Müslümanlar arasında Ürdün Nehri kıyısında bir savaşın olacağını ifade etse de Müslümanlar hadisin şerhlerinde İsrail’in kurulacağını pek öngörememişlerdir. Daha ziyade Mehdi’nin harplerinin Batılılarla olacağı sanılmıştır. Hadisler hangi asırda şerh edilmişse o asrın algısı ve şartları esas alınmıştır. İsrail kurulduktan sonra Hazreti İsa ve Mehdi’nin misyonu bir biçimde Siyonistleri bertaraf etmek olarak tezahür etmiştir. Elbette Mehdi ve Mesih’in misyonu İslam’ı külli olarak ihya etmektir. Bunun bir diğer ayağı yeryüzünde zulmü ve zulematı ortadan kaldırmaktır. Zulumat küfür, zulum ise fiziki zulumdur. Deccalizm hem küfrü hem de zulmü temsil ediyor. Deccal’ın faaliyet alanı dünya ve merkezi ise İsrail’dir. Mehdi ve Mesih Aleyhisselamın faaliyet alanı dünya ama merkez bölgesi Şam ve Filistin’dir. Hazreti İsa’nın Şam’a nüzül etmesinden sonra faaliyet sahasının Babu’l Lüd merkezli olarak bütün Şam ve Filistin’e yayılacağı anlaşılmaktadır. Bunun dışında 70 bin Taylasanlı İsfehan Yahudisinin Deccal’ın hizmetine gireceği ifade edilmektedir. Şia’nın Mehdi telakkisi fiziken de misyon itibarıyla da Sünnilerin anlayışından tamamen ayrılmaktadır. Dikotomiden o da nasibini almıştır. Sadece Fatima (R.Anha) soyundan olacağında ittifak vardır. Şiilere göre, hicri 255. yılın Şaban ayının 15’inde dünyaya gelmiştir ve Samarra’da dehlize girdikten sonra bir dönem naipleriyle temas ettikten sonra tamamen kaybolmuştur. Lakin o günden itibaren huruç etmeden yaşamakta ve Humeyni’ye göre binlerce yıl daha böyle kalma ihtimali bulunmaktadır.

¥

Ahmet Katip gibi kimi Şiiler Hasan Askeri’nin çocuğu olmadığını ve dolayısıyla on ikinci imam doğmadığı için on ikinci imamın Mehdi olması da mevzubahis değildir ve tarihi gerçeklere terstir. Ahmet Katip bunu açıktan söylerken Rafsancani gibiler dolambaçlı olarak söylüyorlar. Dolayısıyla bu mutasavver şahsiyet, tarih dışıdır. Sünniler ise görev zamanı geldiğinde doğacağını ve tabii bir şekilde de öleceğine inanmaktadırlar. Şiilere göre Mehdi doğalı yaklaşık 1200 yıl olmuştur ve muhtemel olarak ortaya çıkmadan binlerce yıl daha yaşayabilir. Lakin Nejad gibilere göre de eli kulağındadır ve çıkmak üzeredir. Mehdi de olsa bir kimsenin bu kadar hayat sürmesi, görülmemiştir ve muhaldir. Vakıanın hilafınadır. Bunu Mesih veya Hızır Aleyhisselamın hayat tarzıyla karşılaştırmak fasit kıyastır. Birincisi, Mesih’in nüzülü ahirzaman olaylarındandır ve müteşabihattandır. Şia’nın Mehdisi ise ahirzamanda değil neredeyes sadr-u İslam’da doğmuş ve dolayısıyla müteşabihat yüklü değildir. İkincisi, Hazreti İsa onların Mehdi ile ilgili inançlarındaki gibi yeryüzünde değil gökyüzünde ve başka bir boyutta yaşamaktadır. Dolayısıyla iki hayat biçimi kıyas kabul etmeyecek kadar birbirinden farklıdır. Şia’nın Mehdisi Hızır Aleyhisselam’la da kıyaslanamaz zira hem İsa hem de Hızır Aleyhisselamın varlıkları Kur’an’la sabittir. Hazreti İsa’nın nüzülü Kur’an ile sabit olmakla birlikte müteşabihattandır. Musa’nın arkadaşı Hızır Aleyhisselamın yaşayıp yaşamadığı ise tartışmalıdır. Yaşıyorsa bile başka bir boyutta olmalıdır. Zira hadiste bisetten 100 yıl sonra yeryüzünde sahabelerden yaşayan kimsenin kalmayacağı haber veriliyor. Bazı alimler hadisten yola çıkarak Hızır Aleyhisselamın İslam dairesinde yaşamış olması halinde bile hadise binaen 100 yıl sonra vefat edeceğini ileri sürüyorlar. Bu tartışmalı bir durumdur. Hazreti İsa’nın statüsü ise istisnaidir. Şia’nın Üçüncü olarak; Mehdi meselesi Sünni tarihinde Reten el Hindi hadisesini çağrıştırmaktadır. Reten el Hindi adındaki bir adam hicretten 650 sene sonra kendisinin sahabe olduğunu ve o müddet yaşadığını ileri sürmüştür. Ulema bu ve benzeri hadislere dayanarak adamın akla ziyan iddiasını çürütmüşlerdir. Lakin ehl-i tahkik olmayan bazı sufiler adama inanmışlar ve sahabe muamelesi yapmışlardır. Lakin Reten el Hindi Şia’daki Mehdi tasavvurundan daha gerçekçidir. Sahtede olsa Reten el Hindi insanların önüne yani perde önüne çıkmıştır. Faraza doğru bir tez de olsa ‘on ikinci imam; Mehdi’ perdenin önüne hiç çıkmamıştır! Niye? On bir imam perdenin önünde idiler de sonuncusu niye çıkmadı? Bu sorunun cevabını tarihçiler şöyle veriyorlar. İmam Hasan Askerinin hiç oğlu olmadı. Ona böyle bir şey nispet edildi ve onu gördüğünü söyleyen 70 kişi de birbirini tekzip etti. Kısa görünmeme döneminde dört naibi üzerinden halkla temas ettiğine inanıldı ve ardından sırra kadem bastı. Şia’ya göre Mehdi’nin misyonu amme dedikleri Sünnileri kesmekten ibaret olacaktır ve Arapların onda dokuzunu ve Sünnileri doğrayacaktır (http://www.youtube.com/watch?v=hR-)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
121 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi