M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Cemaat, Oslo ve Hükümet

Cemaat, Oslo ve Hükümet

Bunu zikretmem belki sakil ve zait olacak ama, “sen de mi?” diyenlerin bilmesi için belirtmek zorundayım.

Sayın Fethullah Gülen’i ve cemaatini bilmeyen biri değilim, yıllardan beri “Nur cemaati”ni de.

Gülen Hoca’yla tanışıklığım 33 yıl öncesine dayanır.

Tuzla’da askeri öğrenci iken İstanbul’da bir araya gelmiş, kendisiyle mesleki bir sohbetimiz olmuştu.

Sonrasında, Edirne’de ve İstanbul’da yine birlikte olduk.

Zaten bu görüşmelerden çok öncesinde, kendisinin Diyanet’te Kur’an Kursu Öğreticisi ve Vaiz olarak görev yaptığını biliyor ve sohbetlerini teyp kasetlerinden dinliyordum.

Hatta, 1980’li yıllarda İzmir’in Kınık İlçesinde Müftülük yaparken Kestanepazarı Kur’an Kursu’ndaki güzel hizmetlerinin semeresini bizzat müşahede fırsatım olmuştu.

***

O sıralarda çok mütevazı ve kıt imkanlarla gerçekleştirdiği hizmetler, bugün dünyanın dikkatini çekecek biçimde devasa bir harekete dönüştü.

Bu hareketin adı sonradan “Gülen Cemaati” veya sadece “Cemaat” olarak nitelendirilmeye başlandı.

Bu nitelemeler, “doğru mu yanlış mı” tartışmasına girecek değilim.

Hocaefendi’nın kişiliği, görüşleri, hata ve sevapları da konumun dışındadır.

Asıl konum; bugün Hoca adına ama Hoca’nın da boyunu çoktan aşmış bulunan bu hareketin kontrol edilemez niteliğidir.

Şundan eminim ki, “Cemaat” adına söylenen sözlerin ve yapılan işlerin pek çoğundan Hoca’nın haberi bile yoktur!

Esasen, bu denli büyük bir hareketin ferden kontrolü de oldukça zor, hatta imkansız gibidir.

***

CNN Türk'te bir programa konuk olan Zaman Gazetesi Başyazarı Hüseyin Gülerce’nin konuşması, buna bir örnek teşkil eder.

Kamuoyu, Gülerce’yi “Hoca”nın adamı veya “Cemaat”in sözcüsü gibi görmekte, öyle tanımaktadır.

Oysa, ne Hoca’nın ne de Cemaat’in hepsinin Gülerce’nin görüşünde olduğu söylenemez.

Mesela, Cemaat’ten pek çok kişi PKK ile müzakereye kesinlikle karşıdır.


Esasen, Öcalan, BDP, PKK ve KCK’yı kürt kardeşlerimizin temsilcisi gibi görmek ve bazı haklar(!) için bunlarla masaya oturmak, akl-ı selim sahibi kimselerin tasvip edeceği bir şey değil!
Kürt kardeşlerimizin sorunları, bu kişi ve örgütlerle bir araya gelerek asla çözülemez.

Defalarca denemeden sonra, bu husus iyice anlaşılmış vaziyettedir ve hakim kanaat da budur.

***

Hüseyin Gülerce ve onun gibi düşünenlerin, Bediuzzaman Said Nursi’nin “Şark’ın kurtuluş reçetesi”ni bir kenara bırakıp Oslo’da üretilen çözümlerden medet ummaları, “Risale şakirtleri”ne hiç yakışmıyor!

“Cemaat” adına oluşturulan, görsel, yazılı ve sözlü basını, etkili medya’yı kullanarak, ekonomik ve finansal desteği arkasına alarak, örgütsel organlarla sivil toplum baskısı oluşturarak zaman zaman sayın Başbakan’a, Bakanlara ve Devlet yetkililerine “nizamat” ve “talimat” vermeye kalkışmak, bir takım siyasi ve hukuki hamlelerle onları hizaya getirmeye çalışmak; hiç “nurculuk” misyonuyla bağdaşır mı?

“Şeytandan ve siyasetten Allaha sığınırız” prensibine inandığını söyleyen bazı cemaat mensuplarının, siyaset arenasında baş aktörlüğe nasıl soyunduklarını ve siyasi faaliyetlerde politikacılara nasıl taş çıkardıklarını hayretle izlemekteyiz!..

Ak Parti iktidarında gücüne güç katan ve Hükümetten inanılmaz yardım ve destek gören cemaatin bazı mensuplarına haddi aşmaktan vazgeçmelerini ve “vefa”nın sadece İstanbul’da bir semt olmadığını hatırlatmak isteriz.

Bu sözlerimiz, elbette cemaatin bütün mensuplarına şamil değildir, onları tenzih ederiz.

***

Kırsalda yapılan son operasyonlar ve alınan neticeler gösteriyor ki, artık terör örgütü bitmek üzeredir.

Silahlı mücadelelerinin sona geldiğini gören örgütün siyasi uzantıları, sorunlarını masaya getirerek inisiyatif almaya ve siyasi güç kazanmaya çalışmaktadırlar.

Oslo görüşmelerini yeniden talep etmek ve sayın Gülerce gibilerin bunu desteklemeleri, teröristlerin amacına hizmetten başka bir işe yaramaz.

Bu oyuna kesinlikle gelmemek lazım.

Avrupa Birliği şu sıralar bizi üyelikten dışlamışken, bizim de “idam cezası”nı TBMM’de tekrar gündeme almamızın tam zamanıdır.

BDP buna elbette karşı çıkacaktır, CHP’yi bilmem, ama MHP bu öneriye inanıyorum ki destek verecektir.

Öcalan başta olmak üzere, -şüphesiz ki adil bir yargılama sonucunda- idamı hak eden kim olursa olsun, anarşist, terörist ve katillerin idam edilmeleri, “kısasa kısas” prensibi gereğince; çözümü de, huzuru da beraberinde getirecektir.

Kanserleşen bir uzvu kesip atmadıkça vücut salaha ermez.

Hüseyin Gülerce’ye “Nur risaleleri”ni bir daha gözden geçirmesini tavsiye ederek şunu hatırlatalım:

Zalime merhamet, mazluma zulümdür.

twitter.com/parlakturk
facebook.com/vaktulemin

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
32 Yorum
M. Emin Parlaktürk Arşivi