Türkiye görevini yaptı... Sıra Kürt halkında!
Başbakan Tayyip Erdoğanın en büyük özelliklerinden biri de, verdiği sözü tutmasıdır.
Buna, Başbakanlığı döneminde çok şahit olduk... Ama, Erdoğan, Başbakan olmadan önce de verdiği sözü tutardı...
Tarih, 30 Kasım 1996dır.
Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak dönemin İSKİ Genel Müdürü Veysel Eroğlu ile birlikte Kazandere Barajının temelini atmaktadır... Bu baraj, yılda 100 milyon metreküp su temin edecek ve 1 milyon 700 bin İstanbullunun su ihtiyacını karşılayacaktır!..
Temel atma töreninde bir söz verir Tayyip Erdoğan...
Kameraların önünde der ki;
Bugün burada temelini attığımız Kazandere Barajının açılışını da; Allah nasip ederse 2 Ağustos 1997de ve yine saat 12.00de, birlikte yapacağız!
Şu hâle bakın...
Bu, ne biçim Belediye Başkanıdır ki; alınan ihalelerin aylar-yıllar sonra bitirilebildiği bir ülkede, bırakın gün vermeyi, açılışın saatini veriyor!..
30 Kasım 1996da ve de saat 12.00de temelini attığı barajın, 2 Ağustos 1997de, ve de saat 12.00de açılacağını söylüyor!..
Hiç unutmam...
Tayyip Erdoğan, o temel atma töreninde Allah nasip ederse demişti ya, bazı gazeteler, ertesi gün alaycı başlıklar atmışlardı;
İşimiz Allaha kaldı!!!
Sonra, o tarih geldi çattı...
Ne oldu, biliyor musunuz;
Kazandere Barajı, Tayyip Erdoğanın söz verdiği tarihte, evet 8 ay sonra, yani 2 Ağustos 1997 tarihinde ve tam saat 12.00de hizmete açıldı...
Böylece;
İşimiz Allaha kaldı diye başlık atıp, alay edenler; rahmetli Turgut Özalın deyimiyle kıçlarının üstüne oturdular!
Tayyip Erdoğanın, Başbakan olduktan sonraki hizmetlerini saymıyorum...
Sadece;
Onun nasıl bir plân ve proje adamı olduğunu, kendisine nasıl hedefler tayin ettiğini, söz verdiğinde nasıl yerine getirdiğini anlatmaya çalışıyorum...
SÖZ VERDİ AMA NASIL?
Ve yıl 2011...
Başbakan Tayyip Erdoğan, 23 Ekim 2011 günü saat 13.42de 7.2 ile, 9 Kasım 2011de 5.6 ile sarsılan ve yerle bir olan Vandadır.
Tarih, 23 Ekim 2011dir.
Belki ilk defa duyacaksınız ama, bu çok önemli ayrıntıyı yazmak durumundayım.
Erdoğan, o akşam Vana gitmiştir ama, nasıl gitmiştir?..
Acılar içinde kıvranarak gitmiştir...
Çünkü, gitmeden önce bağırsaklarındaki acı dayanılmaz hâle gelmiş, o da hastaneye giderek, Gastroskopi yaptırmıştır.
Evet, gastroskopi...
Işıklı ve esnek cihazla sindirim sistemine girilmiş ve inceleme yapılmıştır.
Sizin anlayacağınız;
Henüz 26 Kasım 2011deki sindirim sistemi ameliyatı yapılmamıştır.
Erdoğan, kendisine yapılan gastroskopiden sonra, kendi acısını unutup, deprem acısı yaşayan insanların yanına, evet Van halkının yanına koşmuştur.
Sancılar içinde kıvrana kıvrana gittiği Vanda, afet bölgelerini gezmiş, çalışmaları yerinde incelemiş ve orada demiştir ki; Diğer vilayetlerde daha önce meydana gelmiş depremlerin altından kalktığımız gibi, buradan da kalkacağız... Elimizden gelen bütün tedbirleri şu anda aldık, alıyoruz... Yani bu kışın soğuğunda biz vatandaşımızı kendi halinde, yalnız başına bırakacak değiliz... En geç bir yıl içinde de kalıcı konutları bitirip, sizlere teslim edeceğiz... Allahın izniyle Vanı bir yılda inşa ederiz.
SÖZ VERDİĞİ TARİHTE
Evet, Erdoğanın bu sözleri söylediği tarih 23 Ekim 2011dir.
Bugün günlerden ne?..
24 Ekim 2012 Çarşamba...
Erdoğan, dün Vandaydı...
Yani, 23 Ekim 2012de...
Yani, tam bir yıl önce gittiği ve Gelecek kışa kalmadan kalıcı konutları teslim edeceğiz diye söz verdiği Vanda...
Erdoğan, tıpkı söz verdiği gibi, dün o konutların anahtar teslim törenindeydi.
Başbakanın talimatıyla;
¥ Deprem bölgesine tam 3 milyar 600 milyon lira aktarıldı.
¥ Depremlerde, yaklaşık 40 bin konut, 3 bin işyeri ve 9 bin ahır, büyük hasar görmüş, kullanılamaz hâle gelmişti.
¥ Depremden sonra, daha doğrusu depremin 39. gününde Van merkezde 10 bin 443, Ercişte 4 bin 880 olmak üzere toplam 15 bin 340 kalıcı konutun temeli atılmıştı.
¥ İçine girilemez hale gelen 1015 dersliğin yerine 2 bin 600 derslik inşa edildi...
Ve bugün...
1 yıl önce temeli atılan konutlar ve derslikler dün teslim edildi...
Uzun lâfın kısası;
Vanda yaralar sarıldı, şehir silbaştan yenilendi... Bir yıl önce; Van boşaldı, hayalet şehre döndü yorumları yapılırken, bugün; göl manzaralı, konforlu evler inşa edildi ve halkın hizmetine sunuldu...
Bu konuda, herkes; en başta halkımıza, Başbakan Tayyip Erdoğana, TOKİye, Van Valisi Münir Karaloğluna ve emeği geçen herkese teşekkür etmelidir...
Zira, enkazdan yeni bir şehir inşa edilmiştir.
Hem de, 1 yıl içinde!..
Dünyada, bunu başarabilecek ülke, çok zor bulunur... Ama, Türkiye başarmıştır...
YENİ BİR AÇILIM HAMLESİ
Şimdi, belki sırası mı? denilecek ama, ben yine de sıcağı sıcağına yazmak istiyorum.
Evet, 1 yıl gibi çok kısa sürede binlerce konut yapıldı ve dün Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından sahiplerine teslim edildi.
Bu çok önemli...
Van olayında görülmüştür ki; bu millet Türk-Kürt ayrımı yapmamış, yardım için bütün imkânlarını seferber etmiştir.
Bu Hükümet de;
Vanın DTPli Belediyesi cenaze araçlarını bile Vanda kullanmayıp terörist cenazelerini almaya gönderirken, ayrım-gayrım yapmamış; Bu halk DTPye oy veriyor diyerek onları cezalandırmaya kalkmamış, tam aksine evlerin tesliminde olağanüstü bir çaba harcamıştır!..
Şimdi sıra, Van halkındadır!..
Bugüne kadar ideolojik körlük içindeydiler, hiç olmazsa bundan sonra hizmetlere oy vermelidirler.
Erdoğan, 23 Kasım 2011de verdiği sözün gereğini yerine getirip, kalıcı konutları 1 yıl içinde vermekle göstermiştir ki; Kürt halkı bir yana, PKK veya BDP bir yana demiş, Kürt halkını Türk halkından ayırmadığını ortaya koymuştur...
Bununla da kalmayacaktır.
Azerbaycan dönüşünde; Kan duracaksa, İmralı ile de görüşülür diyen Başbakan, öyle anlaşılıyor ki; Kürt meselesinde yeni bir açılım süreci başlatmayı plânlamaktadır...
Evet, yeni bir, Millî Birlik ve Kardeşlik Hamlesi başlatılacaktır.
Terörle Mücadele elbette devam ettirilecek ama diyalog imkânları da gözardı edilmeyecektir... Bu yeni süreçte, Habur ve Oslodan çıkarılan dersler masaya yatırılacak, dolayısıyla teröristlerle dağda kucaklaşan BDPliler ile Kandildeki terör baronları devredışı bırakılacaktır.
Bu yeni süreçte öncelik, Kürt halkında olacaktır... Elbette Abdullah Öcalan da muhatap alınacak ama kendisine ev hapsi gibi bir vaatte bulunulmayacaktır.
Söylemeye çalıştığım şu;
Kürt halkı, bu yeni sürecin kıymetini bilmeli, PKK ve BDPden kendisine bir hayır gelmeyeceğini artık görmelidir.
Madem ki Türkiyeden başka ülkemiz yok, madem ki barış içinde yaşamak istiyoruz ve madem ki kan ve gözyaşından bıktık, o halde sorumluluklarımızı yerine getirmenin tam zamanıdır.
Aksi halde,
Erdoğan, kendisine yönelik; Uğraştın, uğraştın da ne oldu?.. Bak, BDPnin güdümünden yine çıkmadılar şeklindeki suçlamalara cevap veremez, üzülür, kırılır, gücenir ve ümitsizliğe düşer.
Uzun lâfın kısası;
Kürt halkı, kendisine uzatılan; dostluk ve insanlık elini geri çevirmemeli, bunun kıymetini bilmelidir.
Özellikle, bugünden sonra!..
Polisler ve sendika
Aslında, ben de doğru bulmuyordum... Polisler sendika kurarlarsa, 1980 öncesindeki Pol-Derli, Pol-Birli kamplaşmalar yeniden yaşanır diye endişe ediyordum... Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar da aynı endişeyi taşıyor olmalı ki; bir genelge yayınlayıp, sendika kuramazsınız deyip, eklemiş; Aksi davrananlar hakkında disiplin soruşturması açılacak ve sendikaya üye olan polisler meslekten atılacaklardır!
Gazeteler, bu haberi; 242 bin polisin sendika kurma hayali başlamadan bitti şeklinde vermiş...
Dediğim gibi; sendika olayını ben de tasvip etmiyorum... Ama, polislerin haklı şikâyetlerinin de giderilmesi gerektiğine inanıyorum... 242 bin polis, eğer sendika kurma merhalesine gelmişlerse, bu demektir ki, sorunlarını anlatmakta ve çözüm bulmakta çaresiz kalıyorlar...
Oysa, herkes çok iyi biliyor ki; polisler yaz ve ayaz demeden fedakârca çalışıyor, zaman zaman insanüstü çaba sarf ediyorlar.
Buna karşılık; subay ve astsubaylarla kıyaslandığında, kendilerine bir ev, o evde bir sofra kurabilecek imkânlardan mahrum bir yaşantıya mahkûm oluyorlar.
Tamam, sendika kurmasınlar... Ama, birileri de onların dertlerini dinlemeli ve sorunlarına çözüm bulmalı değil mi?..
İçişleri Bakanı sayın İdris Naim Şahin, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar, eğer bir araya gelirler de sorunları masaya yatırırlarsa, mutlaka bir çözüm bulacaklardır.
Unutmayın, 242 bin polis sizlerden mutlu bir haber bekliyor.