Kurban hakkı ve hayvan hakkı
Hiç kimse Hinduların ineği kutsal sayan inanç sistemini sorgulama hakkına sahip değildir...
Bu yönelişte mantık filan da aranmaz. İnek kutsal da neden koyun kutsal değil? diye sorgulanamaz meselâ...
Böyle inanan için bu böyledir, o kadar!
Ama bu ülkede her kurban bayramında bir tartışma alevlenir: İnanan Müslümanların ibadet gözüyle baktığı kesim, bazıları tarafından hayvan hakları çerçevesine alınıp Hayvana işkence ve hayvan katliami şekline sokulur.
Bu son derece yanlış bir yaklaşımdır. Zira inancın devreye girdiği yerde, mantık da, alışkanlıklar da susmak zorundadır...
Ben şahsen, her türlü hayvanın hakkını savunurum (bu konuda şu yakınlarda iki yazı yazdığımı hatırlayacaksınız), hayvana eziyet görüntüleri içimi ürpertir, ancak kurban bayramında kurbanımı kesmekten zerre tereddüt göstermem: Çünkü orada merhametin yerini ibadet almıştır...
Kurban emredenden daha merhametli olamayacağıma göre, kul olarak bana düşen görev emre kayıtsız-şartsız itaatten ibarettir.
Bu yüzden kurbanımın sorgulanmasına/ yargılanmasına sinir olurum. Kurban vecibesinin (vacip) ibadetle ve hayırla bütünlenen içeriğine aldırmadan yapılan yorumlara aldırmadan işime bakarım.
Ama ille de hayvana işkence görmek isteyen, Avrupa Birliği ülkelerinden İspanyaya baksın: Orada hâlâ devam eden boğa güreşleri, hayvan hakları açısından, gerçekten vahşettir. Çünkü içeriğinde ne inanç vardır, ne de hayır duygusu: Boğalar eğlence olsun diye öldürülüyor. Tüm Avrupa da seyrediyor.
Düşünün ki, mazlum bir boğa, bu iş için eğitilmiş silâhlı bir insanın (matador) ve yardımcılarının karşısına çıkarılıyor...
Boğa önce mızrak darbeleriyle delik deşik ediliyor. Her tarafı kan-revan içinde kalıyor. Nihayet alnının ortasına sokulan bir kılıç darbesiyle öldürülüyor... Zavallı boğa çırpınarak can verirken, Avrupanın dört bir yanından gelmiş seyirciler, çılgınlar gibi bağırıp matadoru alkışlıyorlar...
Eğlence olsun diye boğaları işkenceyle katledenlere kimse sesini çıkarmayacak, ama ibadete cehaletini katan birkaç Müslüman yüzünden bütün kurban kesenler karalanacak...
Türkiyede milletin mânevî değerlerine yabancılaşmış bir azınlık var. Bu azınlık millete karşı bir hâkimiyet kavgası veriyor...
Kimi zaman milletin kılığına-kıyafetine saldırıyorlar: Millete nasıl giyineceğini söylüyor, inandığı gibi giyinenleri dünya cenehennemine atıp yakıyorlar!
Kimi zaman milletin diline saldırıyorlar: Millet imkân-mümkün derken, olanakla olasılık arasında sekiyor, uydurukça hamlelerle milletin kültürel köklerini yoluyorlar!
Kimi zaman milletin tarihine saldırıyorlar: Milletin sevdiği padişahları aşağılıyor, Sultan Abdülhamide Kızıl Sultan, Sultan Vahideddine hain diyor, Fatihe içki içirip, hakkıyla Kanuni unvanını alan Sultan Süleymanı karakter zaafı içinde gösteriyorlar.
Kimi zaman da milletin (ekseriyetin) dinine saldırıyorlar: Kendi anlayışlarına uymayan ibadet ve âdâtı irtica ilân ediyor, milletin inançlarının üstüne irtica seferleri açıyorlar; buna rağmen, ibadet duygusuyla kestiği kurbanının derisini gasp etmekten de geri kalmıyorlar...
Hatırlayın: Yıllar boyu kurban derisine cebren ve hile ile el koydular. İstediğimiz hayır kurumlarına veremedik. Çok şükür o günler geride kaldı. Herkes bir ölçüde hizaya geldi. Ne var ki. Kendisine merkez medya diyen 28 Şubat kalıntısı embedded medyamız, hâlâ bildiğini okuyor.
Bir taraftan protesto yürüyüşü yapan hayvan severleri, diğer taraftan kaçan boğaları yakalamaya çalışanları ekrana sürüyorlar: İnceden inceye, Hayvanlara işkence mesajı vermeye çalışıyorlar.
Siz aldırmayın: Hiçbir faniye ibadetimizin hesabını vermek zorunda değiliz.
Bayramınız mübarek olsun tekrar, kurbanlarınızı Allah kabul etsin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.