PKKlı teröristlerin tek işi ölmek mi?
Herhalde hatırlarsınız...
PKKlı teröristler, günlerce yığınak yaptıktan sonra Şemdinliyi basmışlardı... Kıt akılları sıra, Şemdinliye PKK bayrağı asıp Kürt Baharını başlatacaklardı.
Ama; Kandildeki hesap,
Şemdinliye uymadı.
PKKnın sinsi plânından haberdar olan MİT; polis ve askeri uyararak, ilk önce Şemdinlinin çevresine gömülen silâhların bulunmasını sağladı, sonra da ilçenin etrafında tedbir alıp kuş bile uçurtmadı...
Anlayacağınız; PKKlı teröristler ava giderken avlandılar... Günlerce direndiler ama, şehre giremediler.
YA ÖLDÜRÜN, YA ÖLÜN!
Çatışmalar esnasında PKKın sözde askeri kanat sorumlusu Bahoz Erdal kod adlı Suriye uyruklu Fehman Hüseyin, Şemdinlideki teröristlere şu talimatı veriyordu:
Ya öldürün, ya ölün!.. Sağ olarak gelenler Kandilde sorguya alınacak!
Kandilde sorguya alınmak demek, elbette infaz edilmek demekti.
Bunu bilen teröristler, Şemdinlide günlerce direndiler...
Öyle ya;
Direnseler de öleceklerdi,
Geri dönseler de!..
Sonuçta, 200 civarında kayıp vererek, Şemdinli kuşatmasına son verdiler!..
Artık Kandile dönenlere ne oldu; onlar yaşıyor mu, yoksa devrim mahkemesi(!) tarafından haklarında infaz emri mi verildi, orasını bilmiyoruz...
Bildiğimiz şu ki;
PKKlı teröristlerin, dağa çıktıktan sonraki ortalama yaşam süreleri 3-5 yıldır!..
Yani, ölmeseler bile;
3-5 yıl sonra öleceklerdir!..
Zira, teröristlerin görevi budur:
Ya öldüreceksiniz ya da öleceksiniz!
Ne garip değil mi;
Murat Karayılanlar, Fehman Hüseyinler; birer terör ağası olarak saltanatlarını sürmeye, önlerine getirilen sıcak yemeklerini afiyetle yemeye devam edecekler ama, teröristler ölecekler!
Onların işi, ölmek!
Terör baronlarının işi ise;
Saltanat içinde yaşamak!
Bu, 30 yıldır böyle!..
Şemdinlide de böyle,
Diyarbakırda da böyle!..
Ve şimdi;
Cezaevlerinde de böyle!..
UCUZ KAHRAMANLIK!
Malûm, şu anda Türkiyenin 58 cezaevinde 45 gün önce başlatılan açlık grevleri devam ediyor...
12 Eylül günü 483 tutuklu ve hükümlünün başlattığı açlık grevi, özellikle 30 Ekimden sonra 1000e ulaşabilir.
Peki, ne istiyorlar?..
Yargıda Kürtçe savunma,
Anadilde eğitim
Ve Apoya tecridin kalkması!
Aslında, açlık grevi başlatıp ölüme yatanlar da çok çok iyi biliyorlar ki; AK Partinin 4. Olağan Kongresinde 63 maddelik bir deklarasyondan söz edildi... Sivil Manifesto da denilen bu 63 madde arasında bu düzenlemelerin yapılacağı zaten ilan edilmiş...
Yani, denilmiş ki;
Yargıda Kürtçe savunma,
Anadilde kamu hizmetlerine erişim,
Sanıklara Kürtçe tercüman!
Peki, bu vaatler biliniyorken, açlık grevleri ne neyin nesi?..
Şöyle bir stratejileri olabilir;
Baak gördünüz mü; sizler açlık grevi yaptınız, iktidar da taleplerinizi yerine getirmek zorunda kaldı!
Ama, bu ne derece inandırıcı olur, nasıl zafer diye yutturulur?..
Öyle ya;
AK Parti, bunları taa 30 Eylülde vaat etmiş... Bunları yapacağım demiş, ama sen; Bu hakları açlık grevleriyle almış gibi gösterecek ve bunu örgütün zaferi olarak kakalayacaksın!..
Her zaman başvurulan;
Ucuz kahramanlık numaraları!..
BU, BİR İNTİHAR SALDIRISI!
Kim, ne derse desin;
Bu eylemler, tutuklu ve hükümlülerin, kendi iradeleriyle, yani kendi başlarına başlattığı eylemler değildir...
Bu eylem talimatının altında, mutlaka ama mutlaka Murat Karayılan veya Fehman Hüseyinin imzaları vardır.
Bu terör baronları;
Nasıl ki Şemdinlideki intihar saldırısının, nasıl ki okulları molotofla kundaklamanın, nasıl ki asker ve polisi tuzağa düşürüp katletmenin emirlerini vermiş, şimdi de cezaevlerinde yatan tutuklu ve hükümlü PKK sempatizanlarına aynı talimatı vermiştir;
Açlık grevi başlatın!..
Ölüme yatın!..
Gerekirse ölün!
En başta dedik ya;
Örgüte girdiğinde ya da sempatizan olduğunda, çıkmak yok!..
Örgüt ne emrederse, hiçbir sorgulama süzgecinden geçirmeden ona itaat edeceksin!..
Öl diyorlarsa,
Öleceksin!
İstersen ölme,
İnfaz edilirsin!..
BENİM KARNIM TOK!
Uzun lâfın kısası;
Ömer Laçinerin de işaret ettiği gibi; PKKlı teröristlerin diğer intihar saldırıları gibi, 45 gündür devam eden açlık grevleri de bir intihar saldırısıdır!..
Ama bu defa;
Asker, polis veya sivili öldürmek yok, bu defa kendini öldürmek var!..
Açıkça diyorlar ki;
Apo için kendini feda et!
Sözün özü;
Yüzlerce kişi, Apo için kendini feda edecek, PKK da bunu Türk ve dünya kamuoyuna insanlık dramı olarak yutturup ölümlerin rantını yiyecek!..
Hep yaptıkları gibi!..
Ama, benim karnım tok!..
Ben bu numaraları yemem!..
Hele de;
Apo İmralıda, Murat Karayılan ve Fehman Hüseyin Kandilde sıcak yemeklerini yerlerken!..
Açlık grevi yapanlar,
Enayiliklerine doymasınlar!..
Hem taklitçi, hem çarkçı!
Herhalde, artık sizler de hükmünüzü vermişsinizdir...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun iki özelliği var...
Biri taklit, diğeri de çarketme özelliği.
Taklit özelliğini, daha genel başkan seçildiği günlerde göstermişti... Kâh Gandi dedirtti kendine, kâh başına kasket geçirip ikinci Ecevit dedirtti!.
Ancak, siyasetin içine girince gördü ki;
Tayyip Erdoğanın karşısında Gandicilik veya Ecevitçilik sökmüyor, bu defa başladı Tayyip Erdoğanı taklit etmeye!..
Tayyip Erdoğan, hangi olayla ilgili olarak ne demişse, bir süre sonra aynısını söylemeye başladı...
Bilmem hatırlar mısınız... Dere yatağına yapılan evleri sel basıp da ölümler olduğunda ve Van depreminden sonra Başbakan Tayyip Erdoğan demişti ki; Bedeli ne olursa olsun!.. Siyasi hayatıma da malolsa, Kentsel Dönüşüm Yasasını çıkaracağım.
Aradan tam bir yıl geçti...
Dün Diyarbakıra gidip BDPli Belediye Başkanı Osman Baydemirle görüşen Bay Kılıçdaroğlu; Erdoğanı taklit edip demiş ki; Terör sorununun çözümü benim siyasi hayatıma malolacaksa, ben onu da feda etmeye hazırım!
Anlayacağınız;
Bay Kılıçdaroğlu, Çakma Erdoğanlıktan bir türlü kurtulamadı.