Erdoğanın işi zor
Erdoğan tabiri caizse, birçok cephede birden mücadele ediyor..
İçeride derin devlet bir yandan, CHP öte yandan, PKK beri yandan.
İsraille de başı dertte..
Suriye ile başı dertte.
İrana da laf anlatması gerek, Rusyaya da..
İranla başı dertte olunca, Irakla da başı dertte demek.
AB ile de her şey yolunda değil.. Almanya bir alem, Fransa bir başka alem..
ABDde şahinler Erdoğanı istemiyor..
Erdoğanın gündeme getirdiği bir başka konu daha var: BM
BM Güvenlik Konseyinin yapısı konusunda Erdoğan rahatsız. Bunu artık sık sık gündem getiriyor..
İçeride Anayasa değişikliği için mücadele ederken, uluslararası sistem / düzen konusunda da yeni önerilerde bulunuyor.
Erdoğanın İslam ülkeleri arasında daha sıcak ilişkiler kurulması için bir senaryo üzerinde çalıştığını tahmin etmek çok zor değil.
TİKA ve Türk Dünyası ile ilgili oluşturulan örgütler, 110 ülkeye dönük çalışmalar Ankaranın yeni bir vizyon, yeni bir misyon için hazırlanmakta olduğunu gösteriyor..
Kim bilir, Gül, Çankayadan BM Genel Sekreterliğine, ya da İslam Konferansının Başkanlığına gidebilir..
BM Güvenlik Konseyinin yapısının değişmesi, beraberinde birçok değişikliği getirecek.
Barışın korunması sadece siyasi ve askeri planlarla mümkün değil. Bu işin ekonomik, kültürel, hukuki, bir çerçevesi olması gerek.
Uluslararası düzenin buna göre yeniden yapılandırılması şart.
Hani derler ya Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar. Bir kişiye 10 pul, on kişiye bir pul Bugünki uluslararası düzen böyle bir şey..
Bu işe Güvenlik Konseyinden başlamak gerek. Sonra, Lahey, Dünya Bankası, UNESCO, hepsinin yeniden tek tek ele alınması gerek.
1940larda, savaş yıllarında, komünizm, kapitalizm, faşizmin gölgesinde şekillenen bir yapıyla bugünki dünyayı anlamak, açıklamak, varolan sorunları çözmek mümkün değil..
Eski hal muhal! Ya yeni hal, ya izmihlal!
Köprünün altından çok sular aktı, dünden bugüne.. Farklı bir dünyada yaşıyoruz.
12 Eylülün 5li çetesi gibi, Güvenlik Konseyindeki VETO yetkisine sahip ülkeler, dünya kamuoyunun iradesini adeta esir almış durumdalar.. Bu durumun demokrasi ile, hukuk devleti anlayışı ile, insan hakları ile açıklanması mümkün değil..
Bu düzen değişmelidir..
BM niye büyük ölçüde ABDde?.. BM Genel Kurulu ya da Güvenlik Konseyi gibi etkili stratejik öneme sahip kuruluşlar toplantılarını her ay farklı bir ülkede, en azından farklı kıtalarda yapmaları gerek.
Nasıl Uluslararası Ceza Mahkemesi Laheyde ise, UNESCOnun merkezi Pariste ise, BMnin birçok biriminin genel merkezi farklı ülkelerde ya da bölgelerde bulunabilir.
BM ayrıca diğer uluslararası örgütleri de şemsiyesi altında toplayabilmeli.
Sanırım Erdoğan da bunu başarmak istiyor.
Kendine, partisine, Türkiyeye, icranın başı olarak böyle bir misyon yükledi..
Erdoğanın talepleri aslında sadece İslam ülkelerinin değil, tüm mazlum halkların, yoksulların talebi.. Adalet, barış, özgürlük isteyen, insan hakları ve hukuk devleti isteyenlerin ortak talebi. Bir bakıma Erdoğan bu taleplerin atanmamış ve seçilmemiş sözcüsü oldu.. Kendisi böyle bir rol üstlendi. Bu misyonu kuşandı.. Zor bir görev aslında bu, ama o derecede de saygın.
Erdoğan Türkiye için 2023 vizyonundan söz ederken, kafasının arkasında bir 2020 dünya vizyonu olduğunu da düşünüyoruz. 2023de değişen dünyaya göre şekillenen bir Türkiye olacak gibi sanki. 2023, tek başına bir proje değil..
Erdoğan bir bilge kişinin söylediği gibi; Benim katlanmak zorunda olduğum güçlükler, benden sonrakiler için baht kaynağı olsun sözünü şöyle düşünelim: Türkiyenin katlanmak zorunda olduğu güçlükler, yaşadığı ağır tecrübeler bölge ülkeleri ve özgürlük, adalet, barış arayışındaki halklar için bir tecrübe birikimi olsun.
Biz Kürt meselesini çözdüğümüzde bu bir model olmalı. Ekonomik sorunlarımızı çözmemiz model olmalı, derin devletle mücadelemiz model olmalı.. Model olmalı ki, kardeşlerimiz aynı acıları yaşamasınlar..
Erdoğanın Güvenlik Konseyi ile ilgili sözlerini bu anlamda sonuna kadar desteklediğimi belirtmek isterim..
Hem de, tam da, Suriye krizi örneğinde, İsrail krizi ile birlikte, bu sorunların çözümündeki uluslararası toplumun çaresizliği çerçevesinde bu konuyu tartışmak daha da önemli ve anlamlı olsa gerek.
Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.