Dünyevîleşmek Felâketi
Çağımızın büyük ve yıkıcı manevî felaketlerinden biri de Müslümanların aşırı şekilde dünyevileşmesidir. Dünyevileşmek ne demektir? Âhireti gerektiği kadar düşünmemek, ona hazırlanmamak... Hiç ölmeyecekmiş gibi fânî dünya işlerine yönelmek, onlar için çalışıp çırpınmak... Dünyayı amaç bilmek... Dünya hayatının bir imtihan olduğunu unutmak... Dünya tuzaklarına düşmek... Öteki dünya için azık toplamamak... Dünya hayatı ve âhiret hakkında Kur'anın, Sünnetin, İslam'ın verdiği bilgilerden, yaptığı uyarılardan gafil olmak; lüks ve israf beyinsizliklerine kapılmak.
Birtakım ucuz itirazların cevaplarını peşinen arz edeyim:
Dünya işlerini terk edelim mi yani!...
Hayır böyle bir şey dediğim yok. Dünya elbette imar edilecektir ama İslam'ın, Kur'anın, Sünnetin ve Şeriatın ölçülerine göre...
Dünya hayatı bir imtihan yeri, dünya, ekini âhirette biçilecek bir tarla olduğuna göre elbette dünya işleri için çalışılacaktır ama amaç bunlar olmayacaktır.
Bugün milyonlarca Müslüman ahireti unutmuşlar, var güçleriyle çılgınlar ve kafirler gibi dünya kazançları, dünya servetleri, dünya lüksleri, dünya rahatlık ve konforları, dünya şatafatları, dünya tantanaları peşinde koşuyorlar.
Bu şekilde dünyevileştikleri için de âhiretlerini berbat ediyor, ebedî saadetlerini yitiriyorlar.
Bu felaketin başlıca sebepleri nelerdir?.. (1) Yeterli din bilgisine, din kültürüne sahip olmamaktadır... (2) Seküler dünya nizamını benimsemektir... (3) Laikleşmektir... (4) Rahmanî ve Rabbanî alimlerin, kamil ve mükemmil mürşidlerin nasihatlerinden mahrum kalmış olmaktır.
Müslümanlar zengin olmasınlar mı? Böyle bir şey demem ve demedim. Bir kısım Müslümanlar elbette zengin olabilirler ama bu zenginlik onların felaketine sebep olmamalı ve onları azdırmamalıdır. Zenginlerimiz, servetleriyle mâlî ibadet yapmalı, zekat vermeli, hayır hasenata yönelmelidir. Kazandıkları parayla israf ederler, gurur ve kibre kapılırlarsa o servet onlara büyük zarar verir.
Müslümanlar dünyevîleşir, sekülerleşirse neler olur?.. (1) İzzetleri gider, zillete duçar olurlar... (2) Şer'î hürriyetleri gider, şeytanî hürriyet perdesi altında esarete düşerler (Bugün olduğu gibi)... (3) Birlikleri gider, parçalanır, bölünürler ve dinsizlerin, münafıkların maskarası ve oyuncağı olurlar...
Bugün Müslümanların çok büyük kısmı çocuklarının iyi okumasını, çok para ve refah getiren mesleklere sahip olmasını istiyor ve bunun için çırpınıp duruyor. Halbuki öncelikle onların iyi insanlar, iyi Müslümanlar, iyi vatandaşları olarak yetişmeleri için çırpınmaları gerekmez mi?
Rızık Allahtan değil midir? Elbette rızkımızı arayacağız ama tevekkülle ve işlerimizi Hakk'a tefviz ederek. Aklımız fikrimiz İslam'a, Kur'ana, Sünnete, Şeriata, Ümmete ihlasla hizmet ederek ilahî rızayı kazanmak olmalıdır.
Dünyevileşen Sünnî zengin Müslümanlar yakın tarihte , o mesleklerde çok para yok diye çocuklarını subay, öğretmen ve hademe-i hayrat (din görevlisi) yapmadılar ve belalarını buldular.
Dünya serveti alim, arif, uyanık, şuurlu, ahirete yönelik Müslümanın, hasbeten ve muhlisen lillah (ihlasla) malî ibadetler, hayır hasenat yaparak ebedî mutluluğu ve Cenneti kazanmasına yol açar. Cahil, kaba, dini imanı para, köpek nefsine esir, odun, insan kılıklı himar kişiler ise servetleriyle azdıkça azar ve sonunda belalarını bulur. Onlar iki metrelik bir çukura girer, vârisleri genellikle miras kavgası yapar.
Bütün agresif dinsizler, münafıklar, deccalperestler Müslümanların dünyevileşmesini istiyor.
Onlara uyarsak kendi felaketimize yol açmış oluruz.
Ölçümüz şu olmalı: Âhirete yönelik olarak dünya işlerini Kur'anî ve şer'î ölçü ve kıstaslara göre yapmalıyız.
Dünya bir tuzaktır... Dünya fânidir... Dünya aldatır...
Dinî vazifelere yazın klima cihazları, kışın doğalgaz kaloriferleri kadar önem vermeyen dünyevileşmiş gafiller!.. İnşallah iş işten geçmeden uyanırız...
* (İkinci yazı)
Halk Narkoz Altında
Halk sersemletiliyor, halk bir tür narkoz altında, halk uyuşturuluyor... Halkın dikkati dağıtılmak isteniyor...
Sivas'ın doğunda yer yerinden oynuyor... Ordu haklı olarak son derece tedirgin... İstanbul büyük medyası vur patlasın çal oynasın... Müstehcen yayınlar gırla gidiyor... Seks seks seks... Ameliyatla göğüslerini büyüten mankenler... Kaçamak aşklar... Günde bir bardak şarap filan hastalığı önlermiş... Göğüsler, kalçalar, butlar... Yemek tarifleri, şifalı bitkiler, afrodizyaklar... Fatih Sultan Mehmed hangi yemekleri severdi?.. Atatürk rakısını hangi mezelerle içerdi? Filan sosyetik kadın vajinasından ameliyat olmuş...
On milyonlarca halk acaba niçin uyuşturuluyor?
Pek yakında yer yerinden oynayacak, ona mı hazırlık yapılıyor?
Sınırlar değişecek, bütün bu narkozlar onun için mi?
Terör dorukta... Futbol şikeleri dorukta... Magazin haberleri dorukta... Çeyrek altın kaç lira?..
Ülkenin saklı cennetlerine gidip bir hafta harika bir tatil yapmak ister misiniz? Saklı cennetlerin çoğu doğuda, ama sakın oralara gitmeyiniz. Tatil yapayım derken canınızdan olabilirsiniz...
M. Kemal ne demişti? Yurtta sulh cihanda sulh. Şu anda ne yurtta, ne Ortadoğuda, ne cihanda sulh var. Bu işin sonu ne olacak?
Mankenin biri canlı yayında masanın üzerine çıkıp soyunmaya kalkmış. Oh ne reyting, ne reklam be!..
Büyük medya halkın afyonu oldu.
Resmî ideoloji afyonu.
Magazin afyonu... Futbol afyonu... Fuhuş ve seks afyonu... Müstehcen yayınlar afyonu... Halk dut gibi, küp gibi sarhoş oldu bu afyonlardan... Ne oluyoruz, nereye gidiyoruz, bunun sonu nedir?.. Düşünme, üzme kendini, yorma kafanı, bak mankenler ne kadar seksî... Goool goool goool!.. Şike mike... Açık oturumdaki kavga şahane... Ulan ben senin ağzını yırtarım... Hadi sen de, cesaretin varsa gelip yırtsana be!.. Yuh be!..
Helikopter sis yüzünden düşmüş... Ya öyle mi?
Bir karı kocasını öldürmüş, bir koca karısı kesmiş, on üç yaşındaki kız bir sürü herifle yatıp kalkmış... Cinayet ve rezaletlerin bini bir paraya...
Olamaz olamaz olamaz!.. İdam vahşettir... Sekiz yaşındaki çocuğa tecavüz etsin, sonra başını taşla ezerek öldürsün, idam edilmesin, cezaevinde güzelce bakılsın, beslensin... Adalet adalet adalet!..
Adam karısını evde aşığı ile yatak odasında basmış, karakola gidip zabıt tutulsun tahkikat yapılsın demiş. Olamaz demişler. Zina artık suç değil. Adam şimdi ne yapsın, ne halt etsin, ne (...) yesin?
Pek yakında neler olacak acaba?.. Evet tekrar soruyorum: Halk için uyuşturuluyor?..
Hacı bey, size soruyorum: Bu hengâme içinde siz ne yapıyorsunuz? Bahçenizdeki sonbahar gülleri açtı mı?
Siz de son 10 Kasımda Ulu Önder dediniz mi?
Ve maskeli beyler, size de bir sualim olacak: Rantlar nasıl? Arazi rantları, yol güzergahı rantları, deniz doldurma rantları, fazla kat çıkma ve inşaat sahasını büyütme rantları, alavere rantları, dalavere rantları... Ah şu rantlar bitmez ki...
Rant rant rant... Rap rap rap... Şıkır şıkır tıkır tıkır... Ye babam ye...
Büyük patlamalara, büyük bombalara hazır olunuz.