Butiden Brzezinskiye
Hürriyet gazetesi, Jimmy Carterın Ulusal Güvenlik Danışmanı ve SSCBye karşı Mücahitleri silahlandırma politikasının mimarı olan Polonya doğumlu bir Yahudi Zbigniew Brzezinski ile görüşmüş. Bu görüşme komplo teorilerini ve ezberleri bozuyor ve yerle bir ediyor.
Beşşar rejimine destek vererek alimlerin sultanı olmak yerine sultanların alimi veya sultanların vaizi haline gelen Muhammed Said Ramazan el Buti, Beşşar Esatın meşruiyetini komplolara bağlıyordu. Bu konuda sık sık Brzezinski ismine de atıfta bulunuyordu. Fransız asıllı Siyonist filozof Bernard Henri Leviyi de yanına katıyordu. Doğrusu, Bernard Henri Levi, Bosnada ve ardından Bingazide İslami kesimlerle görüştü. Arz-ı endam etti. Suriye devrimiyle alakalı da İsrailli liderler gibi ikircikli açıklamalarda bulundu ve Pariste bazı Suriyeli muhaliflerle bir iki kare fotoğraf çektirdi. Elbette gerisi gelmedi. Onu değerlendirmeyi başka bir zamana bırakarak; Brzezinskinin şok eden konuşmasını analiz etmek istiyorum. Ta ki Hanya ile Konya görülsün! Söylediklerine inanamayacaksınız. Butinin, komploları üzerinden Esata meşruiyet devşirdiği adam, tam tersine Esatçı çıktı. Onun sözcüsü ve avukatı gibi konuşuyor. ABDnin ve özellikle Türkiyenin politikalarının yanlış olduğunu söylüyor ve ABDnin bölgede Fransa ve İngiltere ile görünmek yerine Rusya ve Çin ile görünmesini istiyor. Halkıyla savaşan ve 50 bin kişi öldüren Esatın aday olma hakkı engellenemez diyor. Daha ne desin?
¥
Buti de geçmiş konuşmalarında Çin ve Rusyayı Esata arka çıktıkları için İslam dünyasının bir kahramanı ilan etmişti. Şimdi bir İslam kahramanı daha oldu! Komplo koçu olan Brzezinski de Rusya ve Çin ile birlikte Butinin kahramanları listesine girebilir. Velhasıl, Suriyede tam olarak komplocuların sefaleti yaşanıyor. Beşşar Esat ve Başbakan Erdoğanın ifade ettiği gibi, Türkiye ile Suriye arasında bir kara savaşı olmayacağını söyleyen Brzesinski buna sadece Suudi Arabistan taraftar olabileceğini, lakin bu projeye para yatırmaya hevesli olmasına rağmen bizzat ordusunu savaşa dahil etmekten kaçınacağını ifade etmektedir. Buti gibi komplo sözcüsü olan Suriye Müftüsü Ahmet Bedreddin Hasunun da süngüsü düştü. Onlarla birlikte Kaçın Demokrasi Geliyor kitabıyla onların komplo teorilerini pazarlayan Banu Avar da iflas etmiştir. Suriye komplolarının iflas ettiğini görmek isteyenlere Brzezinskiyi birkaç defa hazmederek okumalarını öneririz. Göreceklerdir ki, Suriye halkı komplolardan kurdun Hazreti Yusufun kanından beri olduğu gibi beridir. Sadece Buti gibi adamların nefisleri haklı çıkmak için böyle görmek istiyor. Yahudiler Ehl-i kitap olmalarına rağmen Hendek savaşında Müslümanlara karşı Mekkeli müşriklerin yanında yer almışlar ve tezlerini desteklemişlerdir. Bunun için de Allahın lanetine çarptırılmışlardır. Buti de masum halkın yanında olmaktansa komplo palavralarıyla rejimin yanında kalmıştır.
¥
O komplo izafe ettiği çevreler bizzat Esatın ortaklarıdır. Obama birkaç gün evvel Brzezinski ile aynı söylemi paylaştı ve şöyle dedi: Özellikle de muhalefeti silahlandırmaktan konuşurken, çok dikkat etmemiz gereken hususlardan biri, Amerikalılara veya İsraillilere zarar verebilecek ya da ulusal güvenliğimizi tehlikeye sokabilecek kişi ve kesimlerin eline dolaylı olarak silah vermediğimizden emin olmalıyız (http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=378588 ). Brzezinski de Hürriyet gazetesine (19 Kasım 2012) aynen şu ifadeleri kullanmaktadır: Açık söylemem gerekirse, ben de Suriye içerisindeki direnişin dışarıdan bir destekle başarıya ulaşacak seviyede olduğu konusunda ikna olmuş değilim. Bir de muhalifler arasında son derece fanatik, radikal, hatta el Kaide ile bağlantılı unsurlar olduğunun belirtileri var. Bu insanları desteklemenin bizim çıkarımıza olduğundan emin değilim.
Belli ki Brzezinski laiklik vurgusu ve Kaide meselesinin dile getirilmesi noktasında Beşşar Esatla aynı kampta. Şüphesiz Esat ile İsrail ve ABDnin ideolojik çıkarları aynı. Bu durumda Ali Bulaç, Suriyede İran, Çin ve Rusya eksenine karşı bir İsrail-Anglo Sakson cephesinin varlığını neye dayanarak savunuyor? İsrail, İrana işaret ediyor lakin fiiliyatta Gazzeyi vuruyor! Brzezinski, Obama ve NATO Genel Sekreteri Rasmussenin açıklamaları da ortada. Brzezinski, Obamanın Suriye yaklaşımını da eleştiriyor. Politika oluşturmadan söylem geliştirdiklerini söylüyor. Önceden söylemle kendisini bağlamaması gerektiğini de ima etmiş oluyor. Aynı konuşmasında İslama laiklik aşısı yapılmasını istiyor. Ne ABD ne de Türkiyede laikliğin tam olarak yerleşmediğini ifade ediyor ve bu konuda Türkiyenin daha çok çalışması gerektiğini telkin ediyor. Emri olur! Brzezinski bize Seyyid Kutupun Amerikan İslamı kavramını hatırlatıyor. Buna proteston veya liberal İslam da diyebiliriz. Onlara göre Türkiyede liberal İslam çizgisi Kemalizmle birlikte yeşerdi lakin tam yerleşemedi. Onun için Esata mümasil Türkiyede bir CHP iktidarını yeğlerler. Rusya, Çin ve İran da aynısını istemez mi? Kılıçdaroğlu, AKPnin ABDnin gündeminin parçası olduğunu söylerken gerçekte kendisinin bunu temsil ettiği anlaşılıyor. Türkiye Irak işgalinde ABDye ters düştüğü gibi Berzezinskinin tasvirinde olduğu gibi Suriye meselesinde de ikinci kez ABD ile kısmen veya büyük ölçüde ters düşmüştür. ABDnin çıkarlarının izdüşümü yeni CHPdedir. Lübnanlı şehit istihbaratçı Visam Hasanın ifadesiyle Esat 100 bin kişiyi öldürerek Suriye halkını teskin edeceğini hesaplıyor. Brzezinski de kendisine kredi açıyor. Belliki Suriye rejimi Cezayir cuntası gibi 100 veya 200 bin kişiyi öldürerek yoluna devam etmeyi tasarlıyor. Brzezinski de bunu yeniden seçilmesine mani bir hal olarak görmüyor. Lakin Beşşarın Cezayir modelinden önemli bir farkı var. Beşşar rejimi hem azınlık rejimi hem de azınlık ekseninin (İran mihveri) bir parçasıdır. Dolayısıyla Suriye, bu yabancı cismi er geç bünyesinden atacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.