Akit farkını ortaya koyan haberler
Övünmek gibi olmasın ama, gazetecilik dediğin böyle yapılır... Burunlarından kıl aldırmayan ve kendilerini dünyanın merkezi sanan bazı abilerin, Akitten alacağı çok dersler vardır.
Peki, ne yaptı Akit?..
Gitti, Kuzey Irakta yaşayan Osman Öcalan ile röportaj yaptı ve bunu da 23 Kasım Cuma ve 24 Kasım Cumartesi günkü sürmanşetten yayınladı.
Bu, hem gazetecilik başarısıdır hem de gerçek bir vatanseverliktir... Bu başarıyı gösteren Haber Müdürümüz İbrahim Acarı yürekten kutluyor ve birileri, İbrahimi örnek almalı diyoruz...
OSMAN ÖCALANLA RÖPORTAJ
Malûmlarınız olduğu üzre;
İbrahim Acar, geçen hafta Bank Asyanın davetlisi olarak gitti Erbile... Çünkü Bank Asya, Erbilde şube açacaktı.
Bank Asyadan davet alan İbrahim Acar, bir şekilde, Erbil yakınlarında oturduğunu öğrendiği Osman Öcalana telefon etti ve randevu istedi.
Öyle ya;
Osman Öcalan, sıradan bir adam değildi... Hem 26 yıl boyunca PKKnın içinde yer almış hem de 18 yıl üst düzey yöneticilik yapmıştı...
Üstelik; Abdullah Öcalanın kardeşi idi...
Sizin anlayacağınız;
PKKyı en iyi bilen adamlardan biriydi... Şu an örgütün içinde olmadığı için rahat konuşur, gözlemlerini objektif olarak dile getirebilirdi.
Bunları düşünen İbrahim, Bank Asya heyeti ve gazeteci arkadaşları ile birlikte gittiği Erbilde, Osman Öcalana gitmek için bir fırsat aradı.
Bir sabah, kahvaltıdan hemen sonra, sessizce kalktı masadan, hiç kimseye çaktırmadan dışarı çıkıp bir taksiye atladı ve gitti Osman Öcalanın evine...
Tek katlı ve bahçeli olan evde oturan Osman Öcalan; zaman zaman evin içinde 8 aylık çocuğunu kucağına alarak, zaman zaman da bahçede İbrahim Acarın sorularını cevaplandırdı...
ÖCALANDAN ÖNEMLİ TESBİTLER
1.5 saat süren görüşmede, Öcalan çok önemli mesajlar verdi...
Meselâ, dedi ki;
Ben çocuğumu dağa göndermem!
Ve ekledi;
İnsan baba olunca, bunu çok daha iyi anlıyor.
Söyledikleri, özetle şunlar:
l Ben çocuklarımı dağa göndermem. Bizim hayatımız dağda mücadele vererek geçti. Ancak benim çocuklarımın dağa çıkmalarını istemem. Dünyadaki politik yaklaşımlara da bakıldığında silahlı mücadele döneminin geçtiğini görüyoruz. Büyük oğlum Fırat, Baba ben ne zaman gerilla olacağım diye sorduğunda Hayır, sen gerilla olmayacaksın diyorum.
l PKKnın içinde geçmişte olduğu gibi bugün de çözümü istemeyen, barış ortamını sağlayacak yaklaşım sergilemeyen kesimler var. PKKnın içindeki solcular, sürekli muhalefet yapmayı marifet sayan kesimler var... Bir de Alevi kanat olarak tanımlayabileceğimiz mezhepsel tandanslı gruplar... Bunlar da barış ortamının sağlanmasına sıcak bakmazlar.
l Başbakan Erdoğan, kendisine oy veren kitleler için olduğu kadar, bütün Türkiye ve dolayısıyla Kürtler için de bir şanstır. Erdoğanın Kürt sorununu çözeceğine Leyla Zanadan fazla inanıyorum. Bu işi çözecek kişi Erdoğandır. Açlık grevlerine içerdekilerin başlaması yanlıştı. Dışarıdakiler açlık grevine gitmeliydi. Erdoğanın Kuzu kebap yiyorlar demeci Öcalanın da benimsediği bu yöntemin bir açığı olmuştur. Erdoğan bu açığı iyi gördü.
l Türkiyedeki muhalefet Türkiye toplumunun yapısını AK Parti kadar, Erdoğan kadar iyi okuyamıyor. Erdoğan, Türkiye toplumunun dine olan bağlılığını biliyor. CHP ve BDP bunu ya göremiyor ya da başaramıyor. BDP de Altan Tan gibi bir ismi bünyesine kattıysa da inanç yönü ağır basan veya muhafazakâr diyebileceğimiz Kürtlerin partiye olan bakışını değiştirememiştir. BDPde olduğu kadar örgütün yapısında da bu eksiklik her zaman varlığını sürdürdü.
ABİ(!)LERE DERS OLSUN!
Evet, bunları söyledi Osman Öcalan...
Sizlerin de takdir ettiği gibi, bunlar son derece önemli tesbitler...
En azından;
Kandildekiler gibi savaş ve nefret dili kullanılmıyor... Tam aksine, barış dili hâkim...
Lütfen dikkat;
Gerek Diyarbakır Cezaevinde bulunan Şemdin Sakıkın mektuplarını, gerek Osman Öcalanın röportajını yayınlarken, elinde silah olanları değil, söyleyecek sözü olanları muhatap aldık...
Şemdin Sakık ve Osman Öcalana, yazma ve konuşma imkânı verirken onlar üzerinden PKK propagandası yapmak yerine, PKK sempatizanlarına mesaj verdik...
Sizin anlayacağınız;
Şemdin Sakık ve Osman Öcalan kanalıyla; örgüte sempati ile bakan Kürt gençlerine, terörün, çıkmaz sokak olduğunu gösterdik...
Ya, geçmişte Abdullah Öcalan ile Bekaada, son yıllarda da Murat Karayılan ile Kandilde veya PKKnın yurtdışı organizatörü Kerim Yıldız ile röportaj yapan liberal maskeli solculara ne demeli?..
Onlar, terör baronları karşısında elpençe divan durur ve gazetelerinde örgüt propagandası yapmalarına fırsat verirken, İbrahim Acar, gerçek bir gazetecilik yapmıştır.
Ve o röportajdan bir ayrıntı:
Murat Karayılan ve Kerim Yıldız ile röportaj yapanların duruşlarına bir bakın... Neredeyse, hazıroldalar!..
Tıpkı, Suriye despotu Beşşar Esedin elinden gazeteci Cüneyt Ünalı kurtaran CHPliler gibi!..
CHPliler de, Esedin iki yanında; 1 sürahi, 4 bardak gibi sıralanmışlardı ve adeta komutan karşısında Hazırola geçen erler gibiydiler!..
İbrahim Acar ise, Osman Öcalanın karşısında; Tam bir Akit temsilcisi olarak vakarından taviz vermemiş, eli cebinde bir fotoğraf çektirmişti...
Sırf bu fotoğraf bile; duayen ve abi geçinenlere verilmiş bir gazetecilik dersidir!..
Tabiî, anlayana!..
Haber Müdürümüz İbrahim Acarı, gerek bu dik duruşundan, gerek çok önemli bir röportaja imza atmasından dolayı bir defa daha tebrik ediyoruz...
Umarız, ders alırlar.
SAVUNMA HAKKI KİMİN?
Akitin, geçen hafta gazetecilik farkı gösterdiği ikinci olay da; İsrailin sahtekârlığını gözler önüne sermiş olmasıdır!..
Medyadaki birçok kalem erbabı, Amerikan ağzı kullanarak; Terör Devleti İsrailin Gazzeye saldırarak, kendini savunma hakkını kullandığını iddia ederken, Akitin dün yayınladığı harita, asıl savunma hakkının Filistinde olduğunu gözler önüne sermiştir.
Düşünebiliyor musunuz;
1947 yılında, Filistin toprağının çok küçük bir bölümünde İsrail vardır.
Yine 1947deki BM Plânı ile, Filistin topraklarının neredeyse yarısı İsraile verilmiştir!..
Kendini savunma hakkını(!) kullanan İsrail; 1949dan 1967ye kadar kanlı işgal politikasını sürdürmüş ve dünyanın duyarsızlığıdan da faydalanarak, Filistin topraklarının 4te 3ünü işgal etmiştir!.. Tabiî, sadece işgalle yetinmemiş, Filistinlilerin soyunu kurutmak için denemedik bomba bırakmamıştır.
2010a gelindiğinde ise; Filistin, adeta bir İsrail ülkesi haline gelmiş ve kanlı işgallerin sonunda, kala kala 45 kilometrekarelik Gazze kalmıştır!..
Evet, evet;
Müslümanların elindeki Gazze, sadece ve sadece 45 kilometrekaredir. Ve bugün, Gazzede; 1 metrekareye 5 Filistinli düşmektedir...
Şimdi, söyleyin Allah aşkına;
Kendini savunma hakkı kimindir?..
İşgal edile edile 45 kilometrekareye sıkışan Gazze halkının mı, yoksa Gazzeye her fırsatta bomba ve füze yağdırıp, bebekleri katleden terörist devlet İsrailin mi?..
Hele söyleyin;
Kendini savunma hakkı kimindir?..
Toprakları işgal edilen Filistin halkının mı, yoksa işgal eden Siyonist İsrailin mi?..
Haritaya bakın ve karar verin!..
Ve tabiî;
Akit farkını da görün...
GÜNDEMDEKİ 3 OLAY
Geçen hafta, Akit farkını gösteren haberlerimiz, elbette sadece Osman Öcalan röportajı ve yayınladığımız harita ile şerefsiz işgalciye suçüstü yapan haberlerimiz değildi...
Geçen hafta; Başbağlar Dosyasının nasıl kapatıldığını ortaya koyan Hasan Tosun ile Uğur Mumcu Raporunu gizleyen Seyfi Oktayın marifetlerini gözler önüne seren Murat Alanın haberlerini de yayınladık ki, bunlar da ses getiren haberlerdi.
Tabiî;
F-4 keşif uçağını Suriye sınırına korumasız ve silâhsız olarak göndermek ve Uluderede 34 köylüyü terörist zannederek bombalatmakla suçlanan Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Mehmet Ertenin istifa ettiğini, ancak istifasının kabul edilmediğini medyada ilk yazan arkadaşımız Yiğit Doğaneri de yürekten kutluyoruz...
Bundan böyle de
Akit farkını göreceksiniz...
Yeter ki, Akit okumaya devam edin...
Selâm ve saygılarımızla.