Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

12 Eylülcüler tamam... Ya 28 Şubat’ın emlak kralı paşaları!

12 Eylülcüler tamam... Ya 28 Şubat’ın emlak kralı paşaları!

12 Eylül sabahında öyle diyorlardı ya; “Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamak için, Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymuştur!”


Birçok insan da buna inanmıştı.

Öyle ya;

“11 Eylül akşamı”na kadar; “günde 25-30 kişi” ölüyor, sokaklardan oluk oluk kanlar akıyordu...

Her nasılsa;

“12 Eylül sabahı”ndan itibaren, ne ölen olmuştu, ne de öldüren!..

Sokaklardan da “kan” akmıyordu...

Herkes memnundu...

Zira;

Toprağa düşen “can”ların ve “kan”ların artmasının “ihtilâlin olgunlaşmasını sağlamak” için olduğunu çok az insan biliyordu.

Bu yüzden de;

Toplumun büyük çoğunluğu, Cuntabaşı Kenan Evren ve arkadaşlarını alkışlıyordu;

“Ya ya ya, şa şa şa

Evren paşa çok yaşa!”

12 EYLÜL’ÜN ZENGİNLERİ!

Böyle diye diye, yıllar geçti.

Dile kolay;

“Cumhuriyet’i koruma ve kollama” bahanesiyle yapılan “ihtilâl”in üzerinden tam “32 yıl” geçmiş...

Bugün öğreniyoruz ki;

“Vatan... Millet... Sakarya” edebiyatı yapıp Cumhuriyet’i “koruma ve kollama” adına “darbe” yapanlar, resmen ve alenen malı götürmüşler!..

Evet evet, “cukka”larını doldurmuşlar...

Öyle bir “cukka” yapmışlar ki; tartmaya “okka”, yazmaya “hokka” yetmez!..

Gazetelerde dün yer alan “darbecilerin mal varlığı” ile ilgili “liste”yi okumaya kalkınca, inanın nefesim yetmedi.

Hani, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya’nın; “Dünyanın en zengin 22 generali” arasında yer aldığını biliyordum da;

“Evren ve yakınları”nın birer “emlâk kralı” olduklarını, inanın bilmiyordum.

NEREDEN BULDUN DAMAT BEY?

Olayı, herhalde biliyor olmalısınız...

Duymayanlar ve okumayanlar için yazayım.

Efendim;

Mali Suçları Araştırma Kurumu’nun yani MASAK’ın 12 Eylül darbesini yapan Kenan Evren, Tahsin Şahinkaya, Nurettin Ersin, Nejat Tümer ve Sedat Celasun ile yakınlarının 1 Ocak 1977-24 Eylül 2012 tarihleri arasındaki “mal varlıkları”yla ilgili raporu, mahkemeye ulaşmış...

Rapor daha önce MASAK tarafından TBMM’ye gönderilmişti.

Evren’in kızı Miray ile evli Maksut Göksu’nun, Ankara Çankaya’da 3 adet betonarme kargir binası, Ankara Gölbaşı İncek’te imarlı 4 adet arsası, Erzurum Aziziye’de arsası, Hatay Belen Karapelit’te 10 adet arsası, İskenderun’da 7 arsası, Marmaris Turunç’ta arsası bulunuyormuş... Evren’in kızı Şenay Gürvit ile evli Erkan Gürvit’in de İstanbul Sarıyer’de 41 daireli kargir apartman ve arsası, Şişli’de rezidansı varmış, iyi mi?..

90 DUBLEKSLİ AİLE!

Evren’in kızları ve damatları birer “emlâk kralı”ymış da, Tahsin Şahinkaya’nın oğlu ve kızı “fakir”miş de, “gecekondu”da mı oturuyormuş?..

Elbette mümkünatı yok!..

Öyle ya;

“Darbe”yi yaptıkları günlerde, “dünyanın en zengin 22 generali” arasına girmeyi başaran bir Tahsin Şahinkaya’nın oğlu ve kızı hiç “gecekondu”da mı oturur?..

Ne yani;

Evren’in kızları ve damatları “emlâk kralı” olacaklar da Şahinkaya’nın oğlu ve kızı avuçlarını mı yalayacak?..

Ne demişler;

“Bal tutan, parmağını yalar!”

Onlar da; elbette “avuç”larını değil, “bal” yalayacaklar!..

Yalamışlar da...

Hem de iyi yalamışlar...

Dahası;

“Parmaklarına bulaşan bal”ı yalamak şöyle dursun, “bal kovanları”nı götürmüşler!..

Hele bakın;

Şu “bal”, pardon “mal” varlıklarına...

Tahsin Şahinkaya’nın oğlu Serdar Şahinkaya’nın İstanbul Kadıköy’de dairesi, kızı Sema Şahinkaya’nın eşi Mustafa Cemil Kartal’ın Kocaeli Gebze’de kereste fabrikası olan tarlası, Yalova Çiftlikköy’de 90 adet betonarme dubleks blok binası, 3 adet betonarme tek katlı iş yeri, kafeteryası ve arsası olduğu ortaya çıkmış!..

Şu hâle bakın;

Bu ülkenin gariban insanları; “başlarını sokacak bir ev” ararlarken, Şahinkaya’nın damadının “90 adet betonarme dubleks blok binası” varmış, iyi mi?..

Yat yat bitmez...

Sat sat bitmez!..

“Yedi sülale”lerine yeter!..

ERSİN’LERİN 169 YAZLIĞI

Sadece Şahinkaya’nın yakınları mı dönmüş köşeyi?.. Meselâ, “Ersin ailesinin 169 yazlığı” varmış, iyi mi?..

Buyrun, hayli uzun “liste”ye bir bakalım ve “Ersin ailesi”nin köşeyi nasıl döndüklerini görelim...

Nurettin Ersin’in oğlu Oktay Ersin ve kızı Yıldız Ülgenalp’in Çankaya Ayrancı’da kargir apartman, Bodrum Gökçebel’de 29 blok ve 169 bağımsız bölümden oluşan binaları bulunuyormuş...

Oktay Ersin’in, Bodrum Karakaya’da avlulu kargir evi de varmış...

Ersin’in gelini Gülten Jülide Ersin’in Ankara’nın Çayyolu semtinde 14 bloktan oluşan kargir apartmanı; eski gelininin de İstanbul Beşiktaş Bebek’te 4 katlı 13 meskenli, bahçeli, kargir apartmanı; bir diğer eski gelininin de İstanbul Beyoğlu’nda 6 katlı, 9 daireli kargir apartmanı olduğu tespit edilmiş...

Ersin’in eski gelininin ise Etiler’de 300 bin, 165 bin, 140 bin ve 156 bin liralık ayrı ayrı hesapları olduğu ortaya çıkmış...

Lütfen dikkat;

Bunları, “MASAK raporu”ndan aktarıyorum... Raporda ifade edilmiyor ama, görünen o ki; Nurettin Ersin’in oğlu Oktay beyimiz, sadece “ev zengini” değil, aynı zamanda “eş zengini”ymiş!..

Şu hâle bakın;

Bir “gelin” var, bir “eski gelin” var, bir “bir diğer eski gelin” var, bir de “en eski gelin!”

Dört mü oldu?..

Oktay beyin maşallahı var!..

Eskitmiş eskitmiş, yenisini almış!..

ÇANKAYA’DA 224 DAİRE!

“Gelin”lerden söz açmışken, Sedat Celasun ve Nejat Tümer’in “gelin”lerine de bir bakalım mı?..

Efendim;

Sedat Celasun’un gelini Füsun Celasun’un Ankara Çankaya’da 224 daireli, 5 katlı, 28 bloktan oluşan kargir apartmanı bulunuyormuş!..

“Nejat Tümer’in gelini”nin de; İstanbul Etiler’de banka şubesinde 543 bin 49 liralık, 126 bin 401 liralık ve 81 bin 522 liralık hesabı varmış!..

Vay anasını sayın seyirciler!..

Demek oluyor ki;

Bu adamlar “Cumhuriyeti korumak ve kollamak” için değil, “nesillerini garantiye almak” için el koymuşlar yönetime!..

Baksanıza;

Patır patır düşen “can”lar ve oluk oluk akan “kan”lar üzerine “apartman” dikmişler, “arsa” biriktirmişler, bankada “para” cukkalamışlar!..

Millet, enayiliğine doymasın!..

Zira, hâlâ, bunların “akan kanı durdurduğunu” zanneden saftorikler var!..

Gördünüz işte;

Adamlar, bu ülkenin evlâtlarını birbirine kırdırıp, “kan” döktürmüşler ki;

“Apartman”larına harç olsun!!!..

28 ŞUBAT DA ARAŞTIRILSIN!

“12 Eylül Cuntacıları”nın köşeyi nasıl döndüğünü “MASAK raporu”ndan öğrenmiş olduk. Onları öğrendik öğrenmesine de, “28 Şubat Cuntacıları”nın mal varlıkları ne zaman araştırılacak, onlar ne zaman “rapor” haline getirilip de “mahkeme”ye verilecek, onu çok merak ediyorum...

Malûm, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın; yargılama sonunda “suçlu” bulunmaları halinde, rütbelerinin “orgeneral”likten “er”liğe indirilme ihtimali var...

“Mülk ve paraları” da, eğer “haksız” biçimde elde etmişlerse, herhalde onlara da el konulur.

İyi, hoş da;

“28 Şubatçılar” ne olacak?..

Herhalde hatırlarsınız;

Bundan 4 ay önce, yani Temmuz ayının ortalarında; TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu Sözcüsü İdris Şahin tarafından yapılan açıklamada özetle deniliyordu ki; “28 Şubat sürecine ilişkin olarak, 1991-2007 tarihleri arasında dönemin siyasetçi, asker ve üst düzey bürokratlarına yönelik hesap hareketlerini araştıracağız. Amacımız o döneme ait yaşananları daha iyi analiz edebilmek.”

O günlerde de dediğimiz gibi;

“28 Şubatçıların hesap hareketleri” denilince, Güven Erkaya’dan bahsetmeden geçmek olmaz...

Hatırlarsınız... Güven Erkaya, 24 Haziran 2000 tarihinde öldükten sonra, Hükümet’e ve başörtülülere yönelik “28 Şubat’taki icraatları”nı hatırlatıp, demiştik ki;

“Hakkımızı helâl etmiyoruz.”

Vayy sen misin bunu diyen?..

Resmen “linç girişimi”ne maruz kalmıştık... Hiç, ölünün arkasından konuşulur muymuş?..

Biz de cevap vermiştik;

Evet, dinin buyruğu “Ölülerinizin arkasından konuşmayın” şeklindedir... Ama Güven Erkaya denilen adam, “bizim ölümüz” değil ki!..

Sağlığında da bizden değildi,

Öldükten sonra da!..

Derken, “Erkaya rantı”nı yemeye devam eden ailesi, hakkımızda dâvâ açmıştı...

Mahkeme de karar vermişti:

“Hakkımızı helâl etmiyoruz diyen Akit gazetesi ve yazarları Abdurrahman Dilipak ile Hasan Karakaya suçludur, manevi tazminat ödemelidirler!”

Mahkemenin bu kararı üzerine “Erkaya ailesi” ne yapmıştı biliyor musunuz?.. Dilipak’ın ve benim evime “haciz” koydurmuştu...

Dâvâ hâlâ devam ediyor!..

5 MİLYON DOLARI SORUN!

Demek istiyoruz ki;

Madem “12 Eylül cuntacıları”nın mal varlıkları ortaya çıkarıldı, oldu olacak şu “28 Şubat darbecileri”nin de “hesap hareketleri”ni de bir inceleyin...

Tabiî; “milletvekili”nden “general”ine, “sendikacı”sından “gazeteci”sine kadar!..

Ehh, eliniz değmişken;

Erkaya ailesinin “mal varlığı”nı da yeni baştan masaya yatırırsanız çok çok iyi edersiniz...

l Malûm, Güven Erkaya, ölmeden önce Etiler Alkent’te değeri “1.5 milyon dolar” olan “lüks bir daire” satın almıştı... “Güven Erkaya’nın, hangi parayla satın aldığı” merak edilen bu dairede eşi Gülden Erkaya tek başına oturuyor.

l Erkaya ailesinin, yine Alkent’te “ikinci bir dairesi” bulunuyor. Onun değeri de “2 milyon dolar” civarında!..

Durun, daha bitmedi...

l Daha önce Etiler Alkent’te 2, Ulus Kibele Konutları’nda ise 1 dairesinin olduğu belirlenen Erkaya ailesinin Etiler’deki Aktek Sitesi’nde “4. bir dairesi” daha varmış, iyi mi?!?

Şimdi sormak gerekmez mi;

Güven Erkaya veya ailesi; Alkent, Kibele ve Aktek Sitesi’ndeki, to

plam bedeli “5 milyon dolar”ı bulan lüks daireleri hangi parayla satın aldı?..

Öyle ya;

Erkaya, görevde olduğu dönemde “2.100 dolar” maaş alıyordu...

2.100 dolarlık maaşla, “5 milyon dolarlık bu daireler” nasıl alındı?..

Buyursunlar, cevabını versinler!..

Onlar, elbette cevap vermezler...

Ama Komisyon, yakalarına yapışmalı, “tüyü bitmemiş yetimin hakkı”nı son kuruşuna kadar tahsil etmelidir.

32 yıl sonra olsa bile “12 Eylül Cuntası”na nasıl hesap soruluyorsa, “28 Şubat Cuntası”na da bir an önce hesap sorulmalı ve kendilerine “Nereden buldun?” denilmelidir.

Aksi halde;

Onlar “ev”lenirlerken;

Bizim evler elden gidecek!..

“Zengin generallerin malları”nı saymaktan, “çenemizin yorulduğu” da cabası!..





Adalet Bakanlığı’na bir teşekkür, bir rica



Hatırlarsınız; 18 Kasım Pazar günkü Ayna’da, Adıyaman Kahta’da oturan “yaşlı bir babanın feryadı”nı dile getirmiştim... Babanın adı Mehmet Yetiş’ti, “76 yaşında” ve “yarı felçli” idi.

“Çok mağdur ve aciz kalmış bir aile”ydi... Onun feryadına kulak veren, başta “Deniz Feneri”ne, sonra da, ilgilerini esirgemeyen “hayırsever okurlarıma” teşekkür ediyorum.

Olayla ilgilenen Adalet Bakanlığı’na da teşekkür ediyorum... Malûm; Mehmet Yetiş’in oğlu Mustafa; önce Malatya Cezaevi’ne, sonra Adıyaman Cezaevi’ne gönderilmişti... 25 Eylül 2012 tarihinde ise Kocaeli Cezaevi’ne göndermişler.

“Yarı felçli baba” diyordu ki; “Ne olur, oğlumu tekrar Adıyaman Cezaevi’ne nakletsinler... Yoksa, bu durumda oğlumu göremem!”

Adalet Bakanlığı da duymuş bu feryadı ve Mustafa Yetiş’e demişler ki; “Üç tercih yap... Adana Osmaniye, birinci tercihin olsun!”

Mehmet Yetiş diyor ki; “Kahta-Osmaniye arası 5-6 saat!.. Bu halimle oraya nasıl giderim?”

Demem o ki; bu “felçli baba”yı daha fazla üzmeyin... Oğlu Mustafa’yı tekrar Adıyaman Cezaevi’ne nakledin de, ara sıra da olsa, oğlunu görmeye gidebilsin... Sayın Bakan’dan, “insanlık” adına istirham ediyorum...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi