Bilgide Hafızanın Rolü
Aklın en önemli fonksiyonlarından biridir hafıza, bunda şüphe yok.
Hafızasını kaybeden insan, hayattan kopar.
Toplumlar da öyle.
Hafızasını kaybeden millet ve devletler, tarihini unutur.
Geçmişiyle irtibatını kesince de, geleceğini inşa etmede sıkıntı yaşarlar.
***
Dini bilgi ve yaşantıda da hafızanın önemi büyüktür.
Yazılı belgeler kadar, hafızalarda yaşayan bilgiler de kültürümüzü oluşturmuştur.
Nitekim, Kuran ve Sünnetin bize intikalinde de hafızanın rolü inkar edilemez.
Ashab-ı Kiram, Kuran-ı Kerim ayetlerinin yazıldığını bildiği halde, her biri ayetleri hafızalarına da kaydediyorlardı.
O kadar ki, daha Rasülullah (a.s) hayatta iken pek çok hafız yetişmişti.
Onun vefatından hemen sonra yapılan Yemame savaşında şehid düşenler arasına 70 hafızın bulunması, hafız sayısının çokluğunu gösterir.
Bu hafızların, sadece Kuran metnini ezberlediklerini düşünmeyelim.
Bunlar, aynı zamanda mananın da hafızı idiler.
Yani ezberlediklerini anlıyorlar, anladıklarını yaşıyorlardı.
Aslolan da bu değil mi?
***
Hadislerin de hafızları olduğunu belirtmeden geçmeyelim.
Binlerce, onbinlerce hadis-i şerifi ezberleyenler çıkmıştır.
Bu hadisler, sadece metniyle değil senetleriyle birlikte hafızalara kaydedilmiştir.
Hakkı teslim etmek gerekirse, Araplar kuvvetli bir hafızaya maliktirler.
İslamiyetten önceki devirlere ait güzel şiirlerin bozulmadan canlı bir şekilde muhafazası bu sayede mümkün olabilmiştir.
Ve o şiirler, Arapça kelimelerin anlamlarını bilmede ve bulmada bugün bile dilcilerin çok işine yaramaktadır.
Çünkü, Kuran-ı Kerimde geçen bazı muğlak ve müşkil kelimeler, ancak bu sayede çözümlenebilmektedir.
Zira, bu mısralar Arap gramerinin temelini oluştururlar.
Sonuçta, Kuran da Arapçadır.
***
Arapların hafızalarının güçlü olması, onları şiir ezberlemede bir adım öne çıkarmıştır.
Öyle ki, sıradan bir Arap, yüzlerce, binlerce mısraı ezbere okuyabiliyordu.
Hatta bu okuyucular, bu mısraları kendilerine nakledenlerin isimlerini (senetlerini) de hıfzederlerdi.
Mesela, bunlardan Asmai, daha çocukken on iki bin mısra ezberlediğini söyler.
Şabinin ezberinde o kadar çok mısra vardı ki, bir okumaya başlasam aralıksız bir ay okumaya devam ederim demiştir.
Sahabe arasında da, İslam öncesi bu şiirlerden binlerce mısraı ezbere bilenler vardı.
Mesela Hz. Aişe annemizin bunlar arsında olduğunu biliyor muydunuz?
***
Hz.Aişe (r.anha)nın bu özelliği, Rasulüllahtan bize aktardığı hadis rivayetlerinde de karşımıza çıkar.
Kuru bir ezbercilikten öte, annelerimiz arasında onun çok zeki oluşu, akletmesi, fehmetmesi, idrak edip kavrama yeteneği, rivayet ettiği hadislerde de kendini gösterir.
Bununla ilgili birkaç örneği de gelecek yazımıza bırakalım.
twitter.com/parlakturk
facebook.com/vaktulemin
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.