Kehanetin bini bir para..
Kehanet mevsimi açıldı.. Şubata kadar da bitmez.. Batılılar oturmuşlar harıl harıl, fal ve kehanet kitabları okuyorlar..
Batının çöküşünü anlamaya çalışıyorlar.. Hep ekonomik ve siyasi bir krizden söz ediyoruz. Batıda sistem çöktü, paradigmaları çöktü, ahlak çöktü, hayalleri çöktü, aile çöktü hepsinden önemlisi. Beş kişilik her ailenin içinden birisi uyuşturucu kullanıyor, ya da ileri derecede alkolik. Bir kişi en az bir defa intihara teşebbüs etmiş. Bir kişi Homoseksüel, Lezbiyen, ensest ilişkilere kadar uzayan cinsel sapkınlık içinde. Psikologlar, yaptıkları şeylerin suç ve günah olmadığını, normal bir davranış olduğunu iknaya çalışıyor hastalarının. Bir kişi psikolojik destek almadan kendini yönetemiyor, bir kişi aile içinde ya da çevresinden aşırı şiddet görmüş. Bütün hikayeler gelip İsrailin geleceğine dayanıyor.
Kahinlerin görüş birliği ettiği konular şöyle: İsrailin sonu.. Türkiyenin yükselişi ve Avrupanın çöküşü üzerine.. Fransız bir kahin; (Bizi kastederek) Bunlar mı yeni dünyanın kurucu önderleri olacak!. Bunlar cahil, fakir ve paramparça olmuş, hiçbir konuda anlaşamayan bir sürü ülke ve topluluk! Ve ekliyor: Evet bu konu, anlaşılması zor bir mesele olarak önümde duruyor.. Bunun tek bir açıklaması var; Tanrı böyle istiyor.
Muhafazakar WND sitesi yazarlarından ve önde gelen İslam düşmanlarından Joel Richardson, Mısırda şu an yaşanmakta olanlarla tahrif edilmiş İncildeki bazı pasajlardan bağlantı kurarak Mursinin İncilin kehanetini yerine getirecek kişi olup olmadığını sorguluyor..
Kehanete göre Doğu Romalı bir prens, Afrikalı bir prens ile el ele vererek Afrika ve Arap yarımadasını yeniden düzene sokacak.. Sonra Doğu Romalı Prens önce Balkanlara, sonra Rodos, Girit, Malta üzerinden İtalyaya geçecek ve Fransanın içlerine doğru ilerleyecek...
Tanrıyı kıyamete zorlamak isteyenler aslında Büyük felaket günü gelmeden ne olacaksa olsun istiyorlar.. Çünki Tevrat ve İncilde Büyük Çöküşün hikayesi çok büyük bir trajediden söz ediyor..
Joel Richardson Kuzeyin Kralı ve Güneyin Kralını tarihin tekrarlanacağı büyük nakarat olarak yorumluyor.. Daniel 11:21-45de Selevkos Krallığının kralı ve Kuzey Kralı olarak bilinen Antiochus IV Epiphanes ile Ptolemaic Krallığının kralı ve Güney Kralı olarak bilinen Ptolemy IV arasındaki tarihi mücadeleyi anlatılır. Antiochus bugünkü modern Türkiye, Lübnan, Suriye, Irak ve İranı içine alan bölgede hüküm sürerken Ptolomy, bugünkü modern Mısır, Libya ve Kuzey Sudanı idare ediyordu. 40ncı ayette bu 2 kral arasında tarihi olarak yaşanan çeşitli mücadelelerin, Mesihin gelişinden önce ahir zamanda tekrarlanacağı bildirilir.
Kehanet, savaşın uzun süreceğini söyler.. Bu hikayeye göre İsrailin çöküşü Sudandan sonradır..
Richardsona göre Kehanette sözü edilen aktörler bugün aramızda yaşayan liderler olabilir. KUZEYLİ Erdoğandır, GÜNEYLİ Mursidir, Gannuşidir. Büyük felaketin kurbanları ise İsrail halkıdır. Mısırlıları Mısırlılara karşı ayaklandıracağım; kardeş kardeşe, komşu komşuya, kent kente, ülke ülkeye karşı savaşacak der Yeşeya 19:2.
Batılıların işi Mesihin Yahudiler için gelişine, Hristiyanlar için dönüşüne kalmıştır..
Hristiyanlar Mesihi beklerken İran da Mehdiyi bekliyor.. Mehdi ve Mesih tartışmalarının düğümü Şamda çözülüyor.. Bir ucu İrana uzansa da öteki ucu Mekke ve Medinedir bu tartışmanın ve ipin ucu İstanbula kadar uzar.. Neyse bu tartışma uzar gider. Zaten bugün kehanetin bini bir para artık!
Melheme-I Kübra ya da Armegedonun tabii platosu Lut gölünün uzantısı olan Amik ovası, Hatay, Antep, Maraşın da işin içinde olduğu Gavur dağı ve Gavur gölü olarak bilinen Amanos havzasıdır..
Bunlara inanıp inanmamak ayrı bir mesele de buna inanan ve bu yönde siyaset geliştiren insanlar ve ülkeler var bugün.. Bu inanç ekonomi, kültür ve siyaseti radikal olarak etkiliyor.
Bu Amanosa dikkat. Bu rivayetlere inananlar için bu coğrafya çok önemlidir ve birtakım senaryolar bu beklentiye uygun olarak hazırlanmaktadır. İskenderuna da.. Büyük savaş öncesi Ehli salib, müttefik olarak buradadır. Limanda ibadet konusunda çıkan bir tartışmanın çatışmaya dönüşmesi ile büyük bir kavga yaşanır ve büyük savaşı başlatacak kıvılcım burada ortaya çıkar.
Kudüs ve Şam havzası büyük olaylara gebe.. Bugün Urfalılar, Maraşlılar, Antepliler, Hataylılar, Diyarbakırlılar bilmeseler de aslında üzerinde yaşadıkları topraklar arz-ı mevuddur yani Kudüsün mikad alanı içindedir.. Bu toprakları kendi uluslarına vatan yapma iddiasında olanlar, Kutsal toprakları gasbettiklerinin farkında bile değiller. Oysa bu toprakların hakimi değil, ancak hadimi olunabilir.. Neyse bu çok uzun bir hikaye. Bugünlük bu kadar yeter. Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.