Balkanların Makus Talihi Göç
Bu haftaki kitabımız, yüzyıldır çilesi bitmeyen, daha doğrusu Osmanlılar çekildikten sonra; huzur, güven ve istikrarın hasretle beklendiği Balkanlara ait.
İz Yayıncılıktan çıkan, Balkanların Makus Talihi Göç adlı eserin yazarı, kendisi de bir Balkanlı olan Üsküp kökenli H. Yıldırım Ağanoğlu.
Osmanlı arşivleri üzerine çalışmalarıyla bilinen ve bugün Balkan tarihiyle ilgili sayılı isimlerden olan H. Yıldırım Ağanoğlunun kaleme aldığı eser; Balkanların göç tarihini Osmanlı arşivlerine dayanarak anlatıyor.
Bugün dünyanın neresinde büyük bir acı yaşanıyorsa, bilinmeli ki bu acıların aynısı daha önce Balkanlarda yaşanmış demektir.
Balkan gezilerimde öyle acı sahneler ve katledilme olayları işittim ve olayların geçtiği mekânları gördüm ki, ne anlatılması mümkün ne de yazılması.
Yalnız böylesine dehşet verici olayların sahiplerinin insan olması ve halen insan sıfatıyla toplumun içerisinde yaşıyor olmaları, hakikaten aklın ve dimağın kabul etmediği bir şey. Bu noktada insan donuyor.
*
Neyse geçelim ve kitaba dönelim. Yıldırım Ağanoğlu göçü anlatırken şunları söylüyor:
Balkanlardan veya başka topraklardan göç, insanın köküyle bağının koparılmasını da içinde barındırmaktadır.
İnsanın hayat hakkını elinden alma, boyun eğdirme, göç, şiddet kullanma ve son aşamada savaş olarak şekillenen silsilenin, belki en haysiyetsiz merhalesi göçe zorlamadır.
Osmanlı Devletinin sivil nüfusunun dörtte biri Balkanlar ve Kafkaslarda meydana gelen etnik ve dinî soykırım ile buna bağlı gerçekleşen göçler neticesinde eksilmiştir. Bu yaklaşık 5 milyon insana tekabül etmektedir.
Bu kadar masum insanın hayatını kaybetmesinin sebeplerine, medeni ülkeler olduğunu iddia eden Batılı tarihçilerden birkaçı haricinde kimse değinmemiş ve Batı kamuoyunda sadece milyonlarca Ermeni ve Rumun vahşi Türklerce (!) öldürüldüğü iddiası yer almıştır.
¥
Evet, 1912 yılında koca bir Rumeli, dünya tarihinde bir vahşet ve zulüm örneği veren Balkan Hıristiyanlığı tarafından, kan pıhtısına dönmüş bir ceset halinde göç etmiştir. Bütün Rumeli, şehirleriyle ve insanlarıyla aynı şeyi yaşamıştır.
Üsküplüler, Manastırlılar, Yenişehirliler, Filibeliler ve bütün bir Rumeli; Azrail, görmüşçesine korku ve dehşet içerisinde anavatana doğru; aç, çıplak, hasta ve yaralı olarak gelmeye çalışmış, gelebilen gelmiş, gelemeyenler ya yollarda düşüp ölmüş ya da düşman süngüsü ile şehit edilmiştir.
Öyle acı olaylar yaşanmış ki; bir Sırpın, bir Bulgarın, bir Yunanlının eline geçen bir Türk, hep ilk atış hedefinde olmuş, yahutta kütle halinde imha edilmişler.
Doğu Makedonyanın Radoviç ilçesi ile İştip vilayeti arasındaki iki tepenin arasında bulunan derede 200 bin Türkün şehit edildiği günümüzde halen konuşulmakta ve oralara gelen gidenlere gösterilmekte.
Eser hakkında bilgi için: İz Yayıncılık,
(212) 520 72 10
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.