M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

İman’ın Anlamı

İman’ın Anlamı

İman esaslarının tümü, ameli esasların da kendisidir.

Hangi şeye iman ediliyorsa, onun mutlaka bir eylemi vardır.

Eylemsiz iman olmaz.

Çünkü iman, eylemi zorunlu kılar.

“İman, amel etmeyi gerektirir” denmesi bundandır.

***

Allah Teala, bütün mükemmel sıfatları zatında toplamıştır.

O Sübhan’dır, O’nda hiçbir eksiklik görülmez.

Bir kimse Allah’a iman ediyorsa, O’ndan neş’et eden en yüksek ahlaki meziyetleri şahsında toplamayı da kabul etmiş demektir.

Bu, “Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmak” anlamına gelir.

Dolayısıyla Müslüman, insan ruhunun ulaşabileceği en saf ve en yüksek ideali önüne hedef olarak koyacak ve yaşantısını o ideale göre şekillendirecektir.

Allah’a iman, işte böyle bir ideale ulaşma sözleşmesidir.

***

Meleklere iman, mü’minin iç dünyasında mevcut olan fıtrat, sağduyu veya iyilik duygularının harekete geçmesi demektir.

Zira melekler, insanlarda iyilik hislerini uyandıran ve onları daima iyiye doğruya güzele çağıran varlıklardır.

İçinizden gelen her olumlu şey, aslında meleklerin size fısıldamasından başka bir şey değildir.

Buna kulak verir, gereğini yaparsanız, meleklere iman etmenizin bir anlamı olur.

Aksi halde olumsuzlukların, haram ve münker fiillerin fısıltı kaynağı şeytana tabi olunacaktır.

***

Müslüman, İlahi Kitaplara iman etmekle yaşantısı düzene girer, sağlıklı, huzurlu ve güvenli bir hayata sahip olur.

Çünkü, o kitapların içindeki emir ve yasaklar; insanlığın dünya ve ahireti için birer kurtuluş reçetesidirler.

Bunları tatbik ölçüsünde insan ancak arzu edilen mutluluğa ulaşılabilir.

Bizim için yol haritası durumunda olan ilahi kitaplara bakıp o istikamette gidilmediği taktirde, kitaplara iman etmek bir anlam ifade etmez.

Doğru yol da bulunmaz.

***

Peygamberlere iman ise, Müslümanlar için en güzel örneklik teşkil etmeleri sebebiyle takip edilmesi gereken vazgeçilmez rehberlerin izini sürmek demektir.

Onlar, nasıl kendi hayatlarını insanlık için feda etmişlerse, peygamberlere inanan Müslümanlar da aynı fedakarlığı göstermek üzere onların yolunda olduklarını ispatla mükelleftirler.

Binaenaleyh, Peygamber sevgisi lafla değil icraatla gösterilir.

Onların sünnetlerini ihya etmek, her türlü bid’at’ın karşısında yer almaktır.

***

Ahiret inancına gelince, Müslüman bu inanç sayesinde dünya hayatının nihayetli olduğunu, mutlaka bir gün muhasebeye çekileceğini bilir ve yaşantısını ona göre dizayn eder.

Çünkü, ölümden sonraki hayata inanmak, bu dünyadaki fiziki veya maddi ilerlemenin esas hedef olmayıp, asıl hedefin sonsuz aleme yatırım yapmak olduğunu bilmektir.

Hayatın sonu zannedilen ölüm, esasen yeni bir hayata açılan kapıdır.

Çünkü, ahiret hayatı değer olarak dünya hayatıyla mukayese kabul etmeyecek derecede üstündür.

Ne var ki, ahiretteki bu üstünlük, yine bu dünyada kazanılacaktır.

Yani, dünya ahiretin tarlasıdır.

İşte Ahirete iman eden insan, bu kazancın peşinde koşan insandır.

***

Görüldüğü gibi, Kur’an’da belirtilen iman esaslarının tümünde; hareketler, ameller, davranış şekilleri, kısacası fiili eylemler vardır.

O halde, iman etmek, mutlaka eylem yapmayı da beraberinde getirmelidir.


twitter.com/parlakturk
facebook.com/vaktulemin

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
M. Emin Parlaktürk Arşivi