Media kimin sesi?
“Sahibinin sesi” değil mi?
Peki medianın sahibi kim? Mesela Doğan, Hürriyet'in Koç'a ait olduğunu söylemiş.. Diğerleri kime ait derseniz bu işler biraz karışık.. Almanlar, İtalyanlar, Amerikalılar, Kanadalılarla ortaklık kuruyorlar, sonra hisseler borsada satılıyor. Sonuçta kimin eli kimin cebinde belli değil..
Doğan, Koç’un mu, yoksa Karacan'lar ya da Simavi'lerin mi mirasçısı ya da emanetçisi ya da taşeronu mu bunu ben bilmiyorum.. Bir gecede oto yedek parça ticaretinden media patronu nasıl olunur onu da bilmiyorum..
Media dediğinizde birkaç grub var. Hürriyet Grubu, Zaman Grubu, Karamehmet Grubu.. Şimdi bir de çalık Grubu var.
Hem gazetesi, hem de televizyonu olan Albayrak Grubu var. Star, Bugün, İhlas Grubu, Milli Gazete Grubu, bir iki gazete daha..
Aslında toplam 5 milyon tiraja sahip 37 gazete var..
4 milyon gazete ilk 10 içinde. Geri kalan 1 milyonu 27 gazete paylaşıyor..
İlk 10’da iki bulvar, iki de spor gazetesi var..
İlk üç gazetenin tirajı 2 milyonu aşıyor..
Gazetelerin en pahalısı 75 kuruş (Birgün, tirajı 7000 ve Cumhuriyet, tirajı 95.000), en ucuzu 10 kuruş (Hürses, tirajı 2000). Today’s Zaman ve Daily News gazeteleri İngilizce olarak yayınlanıyor ve fiyatları 1,5 YTL..
Cumhuriyet'in tirajı, aboneler de hesaba katıldığında Vakit'in yarısı kadar ama, mesela THY, dış hatlar için günde 1282 Cumhuriyet gazetesi alıyor, Vakit'ten 126 tane.. Taraf'tan 550, Radikal'den 722 alıyor (Star 1080, Sabah 1860) ama Vakit'ten 126 tane..
Eskiden hiç almıyorlardı. Bu dönemde alınan da bu..
Cumhuriyet'i diğer hava yolları da alıyor. Avusturya, Alman Hava Yolları.. Cumhuriyet'in tirajının 20 de biri havaalanlarında. Bir o kadarını CHP ve gençlik örgütleri, parti lokalleri, bir o kadarını CHP'li belediyeler. çankaya Belediyesi bir ara bedava dağıtıyordu.. Hem de fazla fazla alıyor.. ADD, çYDD, orduevleri, lojmanlar, askeri kışla. Hani onlar akredite ya!. Bu akreditasyon uygulaması aslında serbest piyasa ve rekabet kuralları açısından da ihlallere sebeb olmakta. Rekabet Kurulu açısından da sorunlu bir durum olsa gerek. Zaten keyfiliğe hukukta yer yok. Bu konuda rasyonel kriterler olmalı. İşin manevi baskı boyutu bir yana, açık, somut bir haksızlık sözkonusu. Yani tirajının en az yarısı rutin alım.. Tirajının 3 de birinin parası sonuçta doğrudan ya da dolaylı olarak milletin cebinden çıkıyor.. Yani bu anlamda örtülü bir KİT gibi..
Birileri Vakit'i riskli görüp, 126 gazete alırken, başyazarı ve genel yayın yönetmeni çeteden yargılanan Cumhuriyet'ten 1282 adet almayı sorun etmiyor.. Bu ülkede herkes kanun önünde eşit; eşit olmasına da birileri daha eşit sanki..
“Cumhuriyet gazetesi yaşasın” diye “bizimkiler”den bile destek istenebiliyor, “bizimkiler” de reklam desteği verebiliyor ama sözkonusu olan Vakit olunca!
Doğan mediasının toplam tirajı 2.200.000 cıvarında.. Yani, sürekli tiraj kaybetse de, hemen hemen toplam tirajın yarısı.. Ve en fazla mediaya sahip grub.. Radikal 27. sırada ve 40.000 cıvarında tirajı var..
Grubun en yüksek tiraja sahip gazetesi Posta.. Bulvar gazetesi havasında.. İlk 10 içindeki en ucuz gazete..
Vakit bayi satışı ile 20. sırada. Taraf'la birlikte aynı tiraj koridorunda.. Tabii abone sayısı da hesaba katılırsa Vakit ilk 10 içinde..
Vakit okunulurluk ve etkinlik açısından aslında ilk 5’de sayılabilir. çünki Vakit okurları, gazetelerini okumakla kalmıyor, okutuyor da.. Haber ve yorumlara aktif katılım sağlıyor. Yani tepki veren dinamik bir grub.. Müthiş bir internet okur kitlesi var.. Kendi tabii okuru dışında ötekilerin, kızsalar da en çok merak ettikleri bir gazete..
Daha çok esnaf okuyor.. Gelir grubu olarak KOBİ, dindar, dinamik, Anadolu'dan gelen, kendini haksızlığa uğramış hisseden insanlar.. Biraz öfkeli.. Başörtüsüne duyarlı, İsrail'e tepkili.. İnanç, tarih, kimlik derdi olan insanlar.. Mücadele etmek, direnmek, bir şeyler yapmak isteyen insanlar.. Kendileri okuyamamış olsa da çocuklarını okutan kişiler bunlar..
Vakit böyle de, ilanlara bakıyor musunuz? İlan yok..
Bir kısım firmalar zaten reklam vermiyor. Bir kısmı verse de Vakit almıyor. Riba, boykotlu ürünler, çıplak kadın gibi kırmızı çizgileri var..
Kimine göre fazla sert! Mesela o korku Cumhuriyet okurlarında yok.
Ya da Doğan mediada da yok..
Birilerinin gözünde Vakit okuru olmak, sanki fişlenme gerekçesi. Arkası arkasına açılan davalar, 312 general davası, Erkaya davası, Hurşit Tolon davası.. Bütün bunların toplum üzerinde oluşturduğu bir birikim var. Kişiler Vakit'in katlanmak zorunda kaldığı musibetler karşısındaki direnişi kadar dirence sahip olması beklenemez. Ama sonuçta korkunun ecele faydası yok. Kaderde ne varsa o olur. Keşke insanlar işlerini Allah'a (cc) havale etseler, etmeseler ne yazar ki.. Sonunda hüküm sahibi olan O'dur ve yardım edicilerin en güzelidir..
Hurşit bey, Cuma dergisinin kapatılmasına yol açan davanın şimdi hangi safhada olduğunu biliyor mu aceba? Mutlu olacaksa söyleyelim; o dava hâlâ devam ediyor.. Askeri Mahkeme dosyayı Bağcılar Asliye Cezaya gönderdi.. Bağcılar Adliyesi kapatılınca, dosya Bakırköy'e gitti. Bakırköy dosyayı Bakırköy 2'ye gönderdi. Bakırköy 2 de 12'ye gönderdi. Karara itiraz ettik, Ağır Ceza dosyayı tekrar 2'ye gönderdi. Bakırköy 2 Asliye Ceza da dosyayı 16. Asliye Cezaya gönderdi. Yani hâlâ davaya bakacak bir mahkeme bulunamadı. Bu gidişle Uyuşmazlık Mahkemesine gidecek.. Bu arada arz ederim ben hâlâ ilk ifademi vermedim. Ben de Askeri Yargı sürecinde susma hakkımı kullandım.. Dosya Askeri Yargı aşamasında da 3 defa Askeri Yargıtay'a gitmişti.. Ne mahkeme ama..
Bu arada biliyorsunuz 312 general davasında, “Onbaşı olamayacakların general olduğu bir ülke” iddiası da bu arada gerçek oldu. O generallerden birinin rütbesi alınıp er yapıldı.. Bu davalarda birilerinin ahı mı tuttu aceba..
Bana kalırsa asıl sorun burada gizli..
Bunda geçmiş dönemin fişleme ve baskıları yanında, öte yandan toplumsal bir korku travmasının bir payı var..
Birilerinin damarına basıyorsunuz, birileri de bundan korkuyor.
Birilerinin damarına basmayacaksak o zaman niçin çıkıyoruz ki!
Kuşkusuz, “Bir topluma duyduğumuz öfke, bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemeli.” Ama haksızlıklar karşısında da susmamalıyız. Bir hakkı savunurken haksızlığa düşmekten kaçınmalıyız..
Birileri haksızlıklara karşı direnenlerin yanında yer almak yerine zalimlere yaklaşıyorlar. Oysa Allah (cc) buyurmadı mı? “Zalimlere yardım etmeyin, sonra ateş size de dokunur” diye..
Neyse malum medianın saltanatı giderek sarsılıyor.. Hızla rating ve tiraj kaybediyorlar..
Bana kalırsa Vakit tirajını katlayabilir..
Vakit'ten beklentiniz, şikâyetiniz varsa gazeteye yazın..
Kim ne derse desin, Vakit bu kulvarda bir eksikliği gideriyor.. Vakit, korkup Vakit almayanların bile, hak ve hukuklarını koruma konusunda okurundan aldığı destekle mücadelesini sürdürüyor..
Evet! Vakit öfkeli bir gazete. öfkesi, acıları kadar büyük. Acıları dinince, öfkesi azalır o zaman.. Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.