D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

İbrahim Hakkı Erzurumlu neşvesi…

İbrahim Hakkı Erzurumlu neşvesi…

Hak şerleri hayr eyler Ârif anı seyreyler Zannetme ki gayreyler Mevlâ görelim neylerNeylerse güzel eyler


Her halde şiirle başı hoş olmayanlar bile bu kıt’ayı duymuştur. Zaten İbrahim Hakkı Erzurumlu da şair değildir! Onun diğer vasıfları elbette şairliğinin önüne geçer.

18. yüzyılın bu büyük mutasavvıfı, bir taraftan şiirle uğraşmış, diğer taraftan tecessüs sahibi bir ilim adamı olarak eserler kaleme almıştır. Onun Marifetname isimli eseri, hem manevi ilimlerin hem müsbet ilimlerin kapsamında olduğu benzersiz bir kitaptır.

Hasankaleli, doğduğu yerde de yaşamış, Erzurum merkezde bulunmuş, Siirt Tillo’da, yani şeyhi İsmail Fakirullah’ın memleketinde vefat etmiş. Bir rüya üzerine Yunus Emre’nin Erzurum’un bir köyündeki kabrini keşfetmiş, Tabduk Emre ile birlikte mezarını yaptırmıştır. Fakat kendisi Erzurum’a dönmemiş.

İbrahim Hakkı hazretleri ömrünü Tillo’da tamamlamış olmasına rağmen “Erzurumlu” olarak anılmaya devam etmiştir.

Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi’nin düzenlediği Edebiyat Mevsimi programının bu seneki konu başlığı “tasavvuf”. Tasavvuf ve hayat, tasavvuf ve edebiyat, fikir, sanat… Bu topraklarda dinin esaslı hayat bulma zeminlerindendir tasavvuf. İnsanımızın yüzyıllardan süzülmüş irfanının, tevazuunun, bilge tavırlarının arkaplanında tasavvuf vardır, tekke terbiyesi vardır.

İşte örnek, İbrahim Hakkı Erzurumlu’nun Tefvizname’sinden aldığımız mısralar.

Mevla görelim neyler

Neylerse güzel eyler.

Bu kendiliğinden söylenilivermiş gibi mısralar, dilimizden düşmez. Tefvizname uzun bir şiir.

Nâçâr kalacak yerde

Dermân ider ol derde

Nâgah açar ol perde

Mevlâ görelim neyler

Neylerse güzel eyler

Burada şiirin bütün kıt’alarını aktarsak yeri var!

Edebiyat Mevsimi kapsamında İbrahim Hakkı hazretleri ile ilgili bir sohbet toplantısında bulunduk. Konuşmacı Belkıs İbrahimhakkıoğlu hanımefendi, hazretin soyundan. Babası Hakkı Bey, hatla, şiirle, musıkiyle iştigal eden deryadil bir insandı. Belkıs hanımın merhum ağabeyi Feyyaz İbrahimhakkıoğlu tanıdığım en arif insanlardan biri idi. Belkıs hanım, görmüş geçirmiş bir ailenin ferdi olarak, ceddi İbrahim Hakkı’yı hakkıyla anlattı. Elbette bu sohbetin yöneticisi Melek Paşalı hanımın hakkını da ketmetmemek lâzım. Konuya vukufu, sorularının güzelliğinden, yerindeliğinden anlaşılıyordu.

Konu tasavvuf, tasavvufun büyük şahsiyetlerinden biri… Böyle olunca, ağır laflar, asık suratlar, ciddi tavırlar ve yorucu bir toplantı bekleniyor.

Hiç öyle olmadı! İbrahim Hakkı hazretlerinin neşvesi salona hakim oldu. Konuşanlardan konuşulanlara, dinleyenlere sirayet eden acayip bir neş’e vardı. Güler yüzlü toplantı denilince, örnek gösterilecek bir sohbetin içinde bulduk kendimizi!

İbrahim Hakkı’nın hayatından nakledilen levhalar başka türlüsüne izin vermiyordu. Hele onun eşlerine yazdığı mektuplar… Her hanımına ayrı bir üslupla, zerafet ve nezaketle hitap…

Yine onun şiiri ile bitirelim:

Vallah güzel etmiş

Tallah güzel etmiş

Billah güzel etmiş

Allah görelim netmiş.

Netmişse güzel etmiş.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
D.Mehmet Doğan Arşivi