Sultan I. Recep Tayyip ha!
Bizim Ana Muhalefet doğru düzgün projeli muhalefet yapamamanın açmazına tıkandı.
Destek kıtalarıyla (iç ve dış basındaki uzantılarını kastediyorum) birlikte mugalatanın (demagoji) envai çeşidini yapmaktan öte gidemiyorlar
Hatta bu konuda bile yetersiz kaldıkları için arada bir dış basın imdatlarına yetişiyor: Türkiyeyi tanımadan Türkiye üzerine ahkâm kesiyorlar. Tabii işi bilenleri de kahkahaya boğuyorlar.
Fakat bizim beceriksiz muhalif kesim, dış basında çıkan her yazıyı o kadar ciddiye alıyor ki, her söze Batı basını diye başlayıp inandırıcılık kazanmaya çalışıyorlar
Tabii bu daha da gülünç oluyor: Çünkü aşağılık duygusu kokuyor! Neticede onlar çalıyor, bizimkiler oynuyor.
Son tahlilde Washington Times Gazetesinin, Başbakan Erdoğanı padişaha benzetmesi böyle bir zil takıp oynama halle doğurdu
Bakın padişah diyorlar!
Bence çok iyi ediyorlar!.. Demek ki, biz unutsak da elâlem unutmuyor: Ee
İnsan dayak yediği kişileri kolay unutmaz.
Yüzyıllar boyu Haçlı oldular geldiler, dayak yediler gittiler!
Neyse, en azından, bu isimde başka padişahımız olmadığı için I. Tayyip ya da IV. Tayyip diye numaralandıramadılar
Çarnaçar Hünkâr Recep Tayyip dediler!
Hanedandan gelmediğine göre, nasıl padişah oldu derseniz, Washington Timese bakacaksınız: Çünkü Başbakana bir padişahlık vermekle yetinmedi, dört padişahla birden özdeşleştirdi.
Sultan II. Bayezid: 1485te, matbaayı yasaklamıştı. Erdoğanın Türkiyesi de dünyada en çok gazetecinin hapis yattığı ülke
Sultan Abdulhamid: 1880de Abdülhamid, Şeyh Ubeydullahın tavsiyesini dinleyerek Kürtlere kısmı otonomi vermiş, ancak daha sonra bunu geri almıştı. Erdoğan da Kürt açılımının ardından Abdülhamid gibi davrandı.
Sultan Mahmud: Kendi istediklerini yapmayan padişahlara karşı ayaklanan Yeniçerilere karşı Sultan Mahmud, Yeniçeri Ocağını kapatmıştı. Erdoğan da Ergenekon davasıyla partisine muhalefet eden yüzlerce general ve üst düzey subayı etkisiz hale getirdi.
Sultan III. Selim: Selim, reform yanlısı iyi eğitimli bir padişahtı, ancak orduyu reforme etme girişimi başarısız oldu ve suikast sonucu hayatını kaybetti. Başbakan Erdoğan da kendini tehdit altında hissetmiş olacak ki, muhalif kimliğiyle tanınan ODTÜye 2.500 polis, 20 zırhlı ve 105 koruma aracıyla gitti.
Yahu bu kadar benzemezi alt alta yazıp benzerleştiren Amerikan gazetesinin ve yerli işbirlikçilerinin neresini düzelteceksiniz?
Hani bir söz vardır ya: Bunun neresini düzelteyim bre hane harab!.. derler.
Sultan II. Bayezidin matbaayı kapattığı iddiası: Aziz Nesinin oğlu Ali Nesin de Hasan Cemale cevap sadedinde bu iddiayı dillendirmişti, demek ki o da, pek çok Türk büyüğü gibi öyle sanıyor
Ama tabii ki bu yargı yanlış, çünkü o tarihte kâğıt fabrikanız yok. Kâğıt fabrikanız olmadan matbaayı çalıştıramazsınız
Kursunlar efendim demesi kolay, ama kurmaya zamanız yok; zira Cem Sultan ensenizde
Cem Sultanı Osmanlıya karşı kullanan da kim biliyor musunuz? Papa
Tabii tekmil Batıyı temsilen
Ayrıca matbaa tartışmalarının odağında, matbaanın gelmesi durumunda ekmeklerini kaybedeceklerini düşünen hattatlar var. Osmanlı Askerî Teşkilâtını Avrupaya tanıtan Kont Marsiglinin kaydına göre, yalnız İstanbulda 90 bin kişi hattatlıktan geçiniyor...
Tabii bu detayları bilmesini ne Matematikçi Ali Nesinden, ne de Cumhuriyetçi (bizdeki CHPye tekabül eder) Washington Times Gazetesinden bekleyemezsiniz
Diğer iddialar da ancak bu iddia kadar gerçek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.