Kar Yağdı Dam Aktı
"Dam” kelimesini köy kökenliler bilirler. Evlerin çatısı veya ahırların üzerine “dam” denilir.
Şehirliler de “dam” sözcüğünden “kadını” anlarlar. Diskolara, gece klüplerine, girmek için bir kadın bulmak şarttır. Kapıda “Damsız Girilmez” yazar.
Köylerde kış gelmeden önce damlar akmasın diye yuvarlak ve büyük silindir taşlarla toprak damlar sıkıştırılarak önlem alınırdı.
Şimdi artık toprak damlı evler yok. Köy evlerinin şehirlerden bir farkı kalmadı. Çatılar aktarılıyor veya yeni bulunmuş malzemelerle kaplanıyor.
¥
İstanbul’un orta yeri sayılan güzide bir semtte ikamet etmekteyiz. Biz de kar mağduru olduk. Kar yağdı bizim dam aktı.
Üstümüz toprak çatı değil, yeni malzeme ile kaplanmış bir çatı ama yine de kar yağdı damımız aktı.
Çok komşulu bir binada oturuyoruz. Bütün komşularımız mütedeyyin ailelerden oluşmaktadır. Hepimiz camiye gideriz ve asla yaşamazsak da komşu hakları konusunda yine hepimiz ulemayızdır.
Komşuluk ilişkileri başta olmak üzere henüz sebebini bulamadım ama camiye birbirimize selam vermekten kaçınmaktayız.
Yalnız inadına gördüğüm her komşuya üstüne basa basa selam vermekteyim.
Uzun zamandır çok komşulu binada oturmama rağmen, bir komşumuzun adını (Kamil Beyi) eskiden tanıdığım için biliyorum, diğer üç komşumuzun adını yeni öğrendim.
Oturduğumuz dairenin üstü çatı. Kar yağınca tavandan damlamalar başladı. Yurdumuzun çeşitli bölgelerindeki kar mağdurlarının yanında bu yazdıklarım ayıp fakat başka bir meseleye değinmek istiyorum.
¥
Biz Müslümanların dininde; “Emaneti ehline teslim ediniz” düsturu vardır. Yöneticimiz Ahmet Bey emanete sahip çıkan birisidir.
Çatının tamir ve bakımını da aynı mütedeyyin çizgide olan birilerine teslim ettiğini, çalışanların hal ve hareketlerinden anlamıştık ve iyi insanlardı.
Lakin iyi insan olmalarının; işlerini iyi yaptıkları veya yapacakları anlamına gelmediğini, acı tecrübelerle öğrendik. Kar yağdı dam aktı çünkü.
Büyük Peygamberimiz ölçüyü ne güzel koymuş. “Emaneti ehline teslim ediniz” buyurmuş. “Müslim ya da gayrimüslim” olmasına bakmamış.
Mekke fethedildiğinde Hz. Ali Kabe’nin anahtarını müşrik bekçiden almak istemişti. Aralarında problem çıkınca, Efendimiz o kişinin emanete sahip çıktığını söyleyerek anahtarı aldırtmamıştı.
¥
Bizim tavan damlarken ve “ne yapabiliriz” diye düşünürken, Sultanbeyli’de oturan mağdur bir baba arayıp; “Kömürümüz bitti hocam üşüyoruz” dedi.
Ufak bir şaşkınlıktan sonra; “Galiba bu bir imtihan” diyerek hemen mağdur ailenin imdadına yetişmeleri için Deniz Feneri’ne yönlendirdim.
Allah Deniz Feneri yetkililerinden razı olsun, hızlı bir sosyal inceleme yaptıktan sonra kömür yardımı, yiyecek yardımı ve maddi yardım kararı almışlar.
Bizim tavan damlasa da önemli değildi. Umarım on kişilik Şahin ailesi kömürlerine kavuşmuşlardır.
Yarına emanete sahip çıkanların kabir hali.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.