Merve Kavakçı İslam

Merve Kavakçı İslam

Türkiye’nin hali pür melali

Türkiye’nin hali pür melali

 

Sanki birden oldu. Orada burada her yerde mevlevilik üzerine konuşuluyor, gösteriler yapılıyor. Bundan yirmi beş yıl kadar önce Amerika’ya ilk gidişimde Batının ilgisini fark etmiştim. Onlar daha çok şiirsel bir çerçeve içerisinde değerlendiriyorlar özellikle Mesnevi’yi, bunu görmüştüm. ‘Rumi’ olarak ifade ettikleri Mevlana Celaleddini Rumi’den bir alıntı ile başlıyorlardı mesela bir konferansa… 1999’dan sonra Türkiye’den giden bir grup dört elle ‘sarıldı’ Rumi’nin ABD’deki eteğine. Kendilerince sebepleri çerçevesinde. girmeyeceğim…
 
Benim bugün bahsetmek istediğim dünyaca ünlü Neyzen Kudsi Erguner beyin bir televizyon programında Osmanlı ve Cumhuriyet tarihinde Mevlevi kültürü üzerine verdiği bir röportaj. Pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da herkesin pek bir bilgili geçindiği Türkiyemizde ehil birilerinin konuşması önemli. Röportajda Sayın Erguner pek girmek istemese de konu geliyor başından geçen trajikomik bazı olaylara. Duyunca insanın içine ince bir sızı salacak acı acı gülümsetecek tecrübeler… Aslında Türkiye’nin hali pür melali değil de Cumhuriyetimizin hali pür melali dedirtecek anılar.
 
Türkiye’nin Fransa’daki Kültür Ataşesi Melih Cevdet Anday’ın Erguner’i azarlayışı mesela. ‘Epey azar işittim’ diyor nazikçe Kudsi bey. Başka ne desin ki!.. Böyle bir ülke Türkiyemiz ve böyledir bizim aydınımız. Azarlamayı hak bilen aydıncığımız. Öyle ki bir başka ülkenin takdirini kazanmış -ki o ülke de ‘muasır medeniyetlere yetişmek’ adına pek bir koşarak peşine takıldığımız Fransa’dır, buna rağmen-alkışa değil de azara layık görülen bir sanatçı olarak konuşuyor Erguner. Fransızlar Kudsi Erguner’e ait Sufi adında bir plağını çıkartmışlar, o da Kültür Ataşesi Anday’a da bir tanesini hediye etme gafletinde bulunmuş. ‘Sizin gibi bir genç niye böyle şeylerle uğraşıyor. Bu milletin sizden beklediği bu müzik değil’ diye azarlamış Kültür Ataşesi Anday. Bilmem pek de kabahati var mı aslında diye düşünülebilir tabii yahut asıl kabahatin kimde olduğu….zira Cumhuriyetin ilk yıllarında sekiz ay süreyle Türk Sanat Müziği de yasaklanmıştı malumunuz. Anday’a emir kulu olarak da bakılabilir yani… Ne tuhaf değil mi… Bu arada Erguner’in bu eseri daha sonra UNESCO tarafından da yayınlanmış. Yani uluslararası bir ‘takdir’ kazanmış. Ama bizim ‘Cumhuriyetçi Türklere yaranamamış belli ki… 
 
Kudsi Erguner bu zihniyete yabancı değilmiş zaten. Yine kendi gibi neyzen rahmetli babası da çekmiş Cumhuriyet’in kestirmeden aydınlanmacı Batıcılığından. 1963 senesinde TRT İstanbul radyosunda yaptığı Ramazan Programından dolayı dava açıldığından da bahsetti Erguner. Yunus Emre’nin şiirini okuduğu için üç ay süren bir soruşturmadan geçirilmiş değerli sanatçı. Hem program yaptırın hem de sonra dava açın ilginç değil mi…
Buraya kadar Sayın Erguner’in söylediklerine yabancı değiliz. Tepeden inmeci, zorlayıcı resmi ideolojimizin yansımaları bunlar. Tarih bilgimize Vali Nevzat Tandoğan’ın bulunduğu sayfaya ekleyeceğimiz bilgiler cinsinden. Ben bunun dışında Sayın Erguner’in şu sözlerine takıldım asıl. Bence üzerinde çok iyi düşünülmesi gereken bazı sözlerine. Erguner bugün Mevlevi kültürünün çok popüler hale geldiğine ve bu durumun aslında hiç de olması gereken olmadığına ve bunun aniden ve biraz  biraz da her yerde eşzamanlı olarak geliştiğine dikkat çekerken yozlaşmadan ve meselenin özünden kaybetme tehlikesinden bahsediyor ve örneklendiriyor. Sonra da şu çok önemli tesbitte bulunuyor: ‘Bence bu bütün İslam alemini kapsayan bir siyasi projenin işi. Fas’tan Hindistan’a kadar böyle, herkes sufi.’ Üzgünüm ben sayın Erguner kadar nazik olamayacağım. İslam’ı sulandırma gayreti projesi… 
 
Bulmacanın parçalarını takip edebiliyor musunuz… 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Merve Kavakçı İslam Arşivi