Ergenekon’u Nasıl Sulandırıyorlar, Halkı Nasıl aldatıyorlar?
(1) Dinî bir cemaati kullanarak, Evangelistler Türkiye’de büyük dolaplar çeviriyor, yönlendirmeler yapıyor. Son fırtınalarda onların çok rüzgârı vardır.
(2) Dünya Siyonizmi ve MOSSAD da birtakım ılımlı, evcil, light Müslümanları kullanarak Türkiye’ye müdahale etmektedir.
(3) Sabataycıların ve “Benzettiklerinin” büyük kısmı Ergenekon konusunu sulandırmak için mezbuhane çırpınıyor.
(4) Sloganları: Bir bardak suda fırtına... Bu iş fos çıkacak... Bunlar hep uydurma ve abartma... Göreceksiniz dağ fare doğuracak...
(5) İddiaların vehametine bakmıyor, onları geçiştiriyorlar ve şu konuları işliyorlar: Zavallı suçunu öğrenmeden öldü... Madem yakalayıp tutuklayacaktınız, bari erken vakitte gelmeyip öğlen vaktinde gelseydiniz... Yaşını başını almış emekli büyük bürokratlara böyle yapılmaz ki... Niçin tutukluyorsunuz, serbest bıraksaydınız da onlar mahkemeye kendileri gelip gitselerdi...
(6) PKK terörünün başladığı 1984’ten bu yana yapılan korkunç miktardaki uyuşturucu, silah, cephane, savaş malzemesi, yakıt, koyun kaçakçılığında Ergenekon’un büyük hissesi bulunmaktadır.
(7) Ergenekoncular istemiş olsalardı PKK terörü çoktan bitirilmiş olurdu.
(8) Bu Ergenekon dedikleri teşkilatın kökleri 19’uncu asırda Osmanlı devletinde de faaliyet göstermiş olan gizli Carbonari hareketine kadar ulaşır.
(9) Bu işin içinde hangi kurumlar vardır: Büyük medyanın bir kısmı...üniversitelerde çöreklenmiş bir kısım kara cüppeliler... Büyük finans... Birtakım büyük iş adamları... Büyük bürokratların bir kısmı... Birtakım ünlü ve güçlü edebiyatçılar, yazarlar, düşünmeyen düşünürler... (Başka kurumlar da var ama yazamayacağım...)
(10) İslâmî bir cemaat bugünkü krizde ABD’nin, İsrail’in taşeronluğunu yapmaktadır.
(11) çok iyi bilinen birtakım çok önemli gerçekler halktan saklanmakta, gizli tutulmaktadır.
(12) Bazıları büyük bombaları zamanı gelince patlatmayı düşünüyor.
(13) Bazı bombalar patlatılmayacak, kapalı kapılar ardında müzakereler yapılarak, karşılıklı tâvizler ve menfaatler kopartılarak halledilecektir. Halkın bunlardan haberi olmayacaktır.
(14) Şu anda Gordiyom kördüğümünü kesip atacak keskinlikte kılıç mevcut değildir.
(15) Nice büyük gazete ve tv Ergenekon dosyasını filan mankenin poposu, filan futbolcunun attığı gol, kanatlı kedi, timsah yutan yılan, falan yerde görülen ufolar, çoğalıp köylere inen yaban keçileri magazin haberlerine benzetmeye çalışıyor.
(16) Ergenekon’u şu şekilde sulandırıyorlar: Muazzam miktarda dezenformasyon... Haddinden fazla saçma sapan yorum ve haber... Azami miktarda yalan dolan... Bu işi gericilerin bir rövanşı olarak göstermek... Binlerce, on binlerce sayfaya sığmayacak çoklukta bilgi yahut bilgi kirliliği.
Halkımız Horoz Dövüşlerine Bayılır
HALKIMIZIN büyük kısmı polemiğe, kavgaya, yarışmaya bayılır. Basında iki tanınmış yazar karşılıklı atışmaya görsünler; evvelce onların yazılarını devamlı takip etmeyen, fikirlerini ve görüşlerini merak etmeyen yüz binlerce, hattâ milyonlarca kimse heyecanla, pür dikkat, kendini vererek takip etmeye başlar.
Sadece okumakla kalmaz, her yerde anlatır, yorum yapar. “Davuloğlu ile Zurnaoğlu nasıl da birbirlerine verip veriştiriyor...”, “Bak bak bak!.. Nasıl belden aşağı vuruyor...”, “Bugün Davuloğlu, Zurnaoğlu’nu yerin yedi kat dibine geçirdi, bakalım yarın o ne yazacak, sabırsızlıkla bekliyorum...”
Davuloğlu’nun ve Zurnaoğlu’nun faydalı düşünceleri, yerinde görüşleri, üzerinde durulması gereken çare ve çözüm teklifleri, çok haklı tenkitleri olabilir. Bunların pek önemi yoktur. önemli olan kavgadır, polemiktir, horoz veya deve dövüşüdür.
Bizim medyada kaç çeşit horoz dövüşü yapılır?
1. Ciddî, haysiyetli, ağırbaşlı kalemler zaruret olmadıkça, kendilerini müdafaa etmek zorunda kalmadıkça kavga etmezler.
2. Bu yola bazı hafif meşrep yazarlar, reyting yapmak, isimlerini duyurmak, maaşlarını artırmak için girerler. Reklamın kötüsü yoktur.
3. Her kesimde olduğu gibi basında da saldırganlığı, huysuzluğu patolojik sınırı aşmış olanlar vardır. Onlar müzmin şekilde sataşırlar, saldırırlar ve kavga çıkartırlar. Bunlar gazetenin satışına sebep oluyorsa aferin ve prim alırlar.
Ergenekon, ülkemizin çok önemli bir gündem maddesi. Bu konuda da polemikler, kavgalar yapılmaya başlandı. Halkımız bunları büyük bir dikkat ve heyecanla takip ediyor.
Bu polemik ortamında bazı gerçekler güme gidiyor. önemli olan birtakım gazetecilerin polemik ve kavga yapmaları değil, Ergenekon denilen şeyin ne olduğu, sivil ve asker iki kanadı olduğu, PKK terörünü desteklediği ve bitmesini istemediği, faili meçhul cinayetlerde parmağı bulunduğu gibi konulardır. Birtakım yazarlar bunların üzerinde dursalar ne iyi ederler.
Her meraklı heyecanlı şey hayırlı değildir. Basındaki horoz dövüşlerini heyecanla takip etmekte, okuduktan sonra saatlerce yorumunu veya dedikodusunu yapmakta hayır yoktur.
Basındaki okumalarımız hep hayırlı olmalıdır.
Tv’lerde (eğer varsa) hayırlı programlar seyretmeliyiz.
Filan tv’de açık oturum yapılmış. Heyecan doruğa çıkmış, kızgınlıktan ateş kesilen falan yerinden kalkmış, Filanın üzerine yürümüş, dehşetli bir yumruk atmış, ortalık bir anda karışmış, oradaki hanımlardan biri ciyak diye bağırmış ve külçe gibi baygın halde yere düşmüş... Bunların ne faydası var?
Bir toplumun merakları, heyecanları onun seviyesini gösterir.