Süt Bankası, Süt Anne ve Çocukları
’İnsan Sütünün Saklanması ve Bebeklere Verilmesi’ için kurulması düşünülen “Süt Bankası” meselesi, bazılarının zannettiği gibi sadece tıbbi bir konu değildir.
Böyle olsaydı, bu konuyu sütunuma hiç taşımayacaktım.
Ama kesinlikle öyle değil!
Bu meselenin, içtimai, ruhi, dini pek çok yönleri var.
Bazı çok bilmişler; “bu işin dinle ne ilgisi var?”diyorlar.
Hatta, “süt kardeşliği mi olurmuş?” sorusunu yöneltenler de var!
Bir kısmı da çıkmış, “şeyhülislam fetvalarıyla mı yönetileceğiz?” eleştirisinde bulunuyorlar!
İşin önem ve ciddiyetini bilmeyenler, dinle diyanetle işi olmayanlar için bu sorular çok normal!
Ama Müslümanlar için bu mesele sanıldığından da çok önemlidir.
***
İslam Hukuku dışında hiçbir hukuk sisteminde süt kardeşliği veya süt akrabalığı diye bir kavram yoktur.
İslam’a göre, insanlar nesep yoluyla nasıl akraba oluyorlarsa aynen süt yoluyla da akraba olurlar.(Buhari,Şehadet,7; Nikah,27; Müslim,Rada’,1,2,9,12, EbuDavud,Nikah,6; İbnMace,Nikah,34).
Bu sebeple de süt akrabalığı, evlenme engeli oluşturur.
Kur’an-ı Kerim’de kendisiyle evlenilmesi haram olan kişiler sayılırken, süt anneler ve süt kardeşler de zikredilmiştir.(Nisa,31).
Zira, anne sütünün insan hayatında biyolojik, sosyolojik, psikolojik ve etik önemli etkileri olduğu kanıtlanmıştır.
Tıbbi açıdan ise, anne sütünün vazgeçilmez bir besin/gıda (yiyecek ve içecek) değeri olduğunu söylemeye gerek bile yoktur.
Bu yüzden, Dünya Sağlık Teşkilat (WHO), UNİCEF gibi uluslar arası kuruluşlar, anne sütünün kullanılmasının yaygınlaştırılmasını hedeflemişlerdir.
Ben burada anne sütünün yararlarından bahsedecek değilim, onları zaten uzmanlar anlatıyorlar.
Benim üzerinde duracağım konu; neden “süt anneliği” değil de “süt bankacılığı” konusudur.
***
Güya, karışıklık olmasın diye süt bankasında toplanacak anne sütlerinin kimlikleri tespit edilecekmiş!
Yani, sütlerin kimden alındığı ve kime verildiği bilinip kayıt altına alınacakmış!
Bir kere, bunun sağlıklı olarak yürütülmesi ve sürekli takibi çok zordur.
İkincisi, bugün için gösterilen ihtimam ve duyarlılık, sonraki yıllarda gösterilmeyebilir.
Kimin kiminle kardeş olduğu bilinmediği durumlarda da, kardeş evlilikleri faciası yaşanır.
Böyle bir durumun, ailelerde ve evli çiftlerde meydana getireceği travmaları tahmin edebiliyor musunuz?
Anne sütünün insan hayatına ruhi/manevi etkisi o denli fazladır ki, atasözlerimizde de bu kendini göstermiştir:
“Sütle giren huy, canla çıkar”, “Helal süt emmiş”, “Sütü bozuk” gibi tabirler meşhurdur.
Bu açıdan babalar, geçmişten bu yana çocuklarının “helal lokma” ile beslenmelerine büyük önem vermişlerdir.
***
Konunun en önemli unsurlardan biri de çocuğa verilecek anne sütünün özelliği meselesidir.
Çünkü süt; çocuğun gelişimine göre muhteva değiştiren bir özelliğe sahiptir.
Yani, çocuk hangi gün veya aya gelmişse, anne sütü de farklı özellik kazanarak ona göre besin değerine ulaşmaktadır.
Mesela, bir haftalık çocuğa verilecek besin ile iki aylık çocuğa verilecek besin farklıdır.
Bir-iki yaşına gelmiş çocuğun alacağı besin değeri de elbette daha farklı olacaktır.
İşte anne, çocuğun günlük, haftalık ve aylık gelişimine göre, göğsünde oluşan o zamanki süt değerlerini çocuğuyla mükemmel bir uyum içinde paylaşmaktadır.
Onun içindir ki, çocuğu kendi annesinin emzirmesi esastır.
Şayet, kendi annesi çocuğu emzirmeyecekse, çocuk kaç aylık ise o kadar zaman önce doğum yapmış bir kadın bulunup çocuğu emzirmesi sağlanmalıdır.
Ama, süt bankacılığı sisteminde bunu sağlamak imkansız gibidir.
***
Bizim önerimiz şudur:
“Süte muhtaç çocuklar için “süt bankası” kurmak yerine, onlara “süt annesi” bulmak…
Bunun için, “Her çocuğa bir süt anne” kampanyası başlatılabilir.
Böylece çocuklarımız, anne kucağının sıcaklığını ve kokusunu duya duya büyürken, daha sağlıklı ve daha güvenli süt ihtiyaçlarını da doya doya gidermiş olacaklardır.
twitter.com/parlakturk
facebook.com/vaktulemin
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.