Hilafet Amerikan projesi mi?
1853 yılından itibaren İngilizlerin Osmanlı devletine bakışı şudur: Rus yayılmacılığına karşı Osmanlı’yı tahkim etmek ve payanda olarak ikame etmek. Lakin daha sonra Berlin Muahedesi ve Birinci Dünya Savaşı ile birlikte bu politika iflas eder ve yerini paylaşım siyasetine bırakır. Bundan dolayı İttihatçılar nafile bir biçimde İngilizlerle ittifaka çalışırlar. Paylarına ve nasiplerine ise Almanlar düşer. Birinci Dünya Savaşı ve paylaşımdan sonra Türklere istemeden de olsa –bazı şartlar karşılığı- bağımsızlık verilir ve artık onlar Anadolu’nun bekçileridir. Yine Rus yayılmacılığına ve istilacılığına karşı Boğazları koruyacaklardır. Churchill bunu şöyle ifade eder: Türkiye 250 kilo olmalıdır. Yukarıya çıkar 300 kilo olursa güneye ve komşularına doğru sarkar. 200 kiloya inerse de, Rus yayılmacılığına karşı duramaz. Birinci Dünya Savaşından sonra Türkiye’nin jeopolitiği böyle taayyün etmiştir. İkinci Dünya Savaşından sonra ise İngilizlerin yerini ABD alır. Burada ulusalcılar karşımıza ilginç bir tezle çıkıyorlar. Buna göre, Türkiye’nin Batılılaşma (tali kolu Amerikanlaşma) serüveni 1923 ile değil de 1947 ve 1952 ile başlamıştır. Halbuki, Osmanlı’nın yıkılışı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu kurumsal olmasa da ideolojik olarak batılılaşma serüvenidir. Onlar buna ‘çağdaşlaşma’ hareketi diyorlar. Bal gibi batılılaşma hareketidir. Başka çağdaşlaşma merkezi mi vardı? Siyasi boyutu dışarıda bırakacak olursak Çin ve Rusya bile bir batılılaşma hareketidir. Komünizm, kapitalizmin bir ikizi veya başka bir ifadesiyle rafizisidir.
¥
Hilafet Müslümanların siyasi birliğini temsil ediyordu. İngilizler Türkleri Ortadoğu’dan atmak ve yerlerine yerleşmek için hilafeti yıktılar. Dolayıyla hilafeti yıkma projesi bir batılı projedir ve bu yönde Lozan’ın gizli maddelerinden bahsedilmektedir. Lakin plan Lozan’dan çok eskidir. İkinci Dünya Savaşından sonra İngilizlerin nüfuzunu Amerikalılar devralmış ve İkinci Dünya Savaşından sonra SSCB’nin palazlanmasıyla Soğuk Savaş ortamı husule gelmiş ve bu savaşta Türkiye çar-naçar Batı kampında yer almıştır. Bu Kırım Savaşının devamı bir pozisyondur. Bloklar mücadelesidir. Türkiye’nin çok değil iki tercih hakkı vardır. Ya Batı ya Doğu. İşte burada Batılılar İslam dünyasının Batı parantezi içinde gelişmesini veya blok halinde ortaya çıkmasını istemişlerdir. Bundan dolayı Arap Birliği İngiliz devlet adamı Antony Eden’in bir fikridir. İcrası Mısırlı Mustafa Nahas Paşa’ya düşmüştür. Mustafa Nahas Paşa Afgan kralı Emanullah Han gibi iliklerine kadar Mustafa Kemal hayranıdır ve hilafet taraftarı olan Hasan el Benna tarafından bu yüzden paylanmıştır. İslam dünyasının bütün Batıcı hareketleri ve liderleri Mustafa Kemal’i kendilerine model almalarına rağmen nedense bizdeki ulusalcılar ya bunu görmezlikten gelirler ya da çarpıtırlar. Onlara göre Batıcılar İslamcılardır. Hilafet projesi de bir Amerikan projesidir. Bu bir iftira ve tarihin tezyifidir. İslami kesimleri bile etkileyen Banu Avar’ın ‘Hangi Dünya Düzeni?’ adlı kitabından konuyu takip edelim: “Önce El Ezher’de sonra Londra’da ya da Utah’da eğitim görmüşlerdir. Batı tarafından ‘öncü’ seçilmişlerdir onlar…” Banu Avar Ezherlileri, Suriye’nin parçalanmasını isteyen Soner Çağaptay gibilerle karıştırıyor olmalı.
¥
Banu Avar gibiler önlerine yanlış bir şablon veya paradigma koymuş ve onu dolgu maddeleriyle dolduruyor. Kemalizmi tarihin sonu olarak ilan etmiş ve tarihin merkezine oturtmuş ve ona iman etmiş ve onun dışındaki kalan her şeyi ihanetle eşdeğer sayıyor. Kemalizm merkez olunca onun dışında kalan her şey eğreti kalıyor. Halbuki, gerek John Kerry gerekse bütün selefleri Türkiye’ye geldiklerinde Mustafa Kemal’e saygıda kusur etmezler. Time dergisi 24 Mart 1923 tarihinde Mustafa Kemal’i kapağına misafir etmiştir. 90 yıl sonra da eski kapaklarını gözden geçirirken yine Mustafa Kemal’i ilk kapak konusu olarak yâd etmiştir. Batı’nın tikelleri veya cüzleri arasında zaman zaman çatışma alanı olabilir. Bu cüzün külli karşı olduğunu göstermez. Batı’nın külli karşıtı İslam’dır. Lakin onu da ayartmaya veya içten çökertmeye ve dönüştürmeye çalışmaktadır. Neocon Halilzad’ın eşi Cerly Benard’ın tasniflerine bakılabilir. Kemalizm’in Batı karşıtı olarak tasnifi sadece bazı ulusalcı kafaların ürünüdür. Tarihi ve gerçekleri İslamcıların aleyhine tersyüz ediyorlar. Basmakalıp cümleler ve isnatlarla İslamcıları zan altında bırakıyorlar. Sözgelimi Millet gazetesinde Cafer Tayyar Eğilmez adlı bir emekli general Soğuk Savaş döneminde ABD şemsiyesi altında Rusya’ya karşı bir Ortadoğu cephesi açılması ve Ortadoğu federasyonu kurulması fikrinden bahseder. Lakin bu mümkün olmamıştır. Nedeni, ABD’nin İsrail’e olan hamiliğidir. Bu hamilik nedeniyle Muhammed Maruf Devalibi gibi dindar siyasetçiler bile ‘kızıl şeyh’ olarak nitelendirilmiştir. Arap Birliği veya Ortadoğu Federasyonu onlar için taktik bir adımdır. Bediüzzaman o dönemlerde Soğuk Savaş ortamını değerlendirerek Batı’nın İttihad-ı İslama karşı çıkmayacağını söylemiştir. Müslümanların Ruslara karşı birleşmesi ABD’nin taktik bir seçeneğidir. Bunun bumerang gibi ters dönmesinden endişe eder. Bundan dolayı Afganistan’da Ruslara karşı çarpışan Mücahitler önce adalet savaşçısı iken sonra onların gözünde terörist yaftası yemişlerdir. Ulusalcılar İslam dünyasının paramparça edilmesinde Batı’nın ve Doğu’nun en büyük manivelasıdır. En büyük aracıdır. Kendi sıfatlarını dindarlara yüklüyorlar. İslamcıların haini yok değil. Lakin onların temelleri ve tezleri çürüktür. Banu Avar’a göre, Mustafa kemal sanayileşme hamlesi başlatmış ama daha sonraki nesiller gerisini getirememiş. Yine Şark milletleri arasında konfederal yapıda birlik kurmak istemiş ama natamam kalmıştır. Sormaz mısınız: Bu konfederasyonun temelleri ne olacaktı? Yine kitabının satırları arasında 1950’li yıllarda Türkiye’de tekke ve zaviyelerin mantar gibi bittiğini ve heykellerin ise saldırıya maruz kaldığını yazmaktadır. Bundan dolayı Banu Avar Suriye’de Esat’ın heykellerine de sahip çıkıyor. Onun gibilerine göre esas olan cami değil, heykeldir.
Not: Bahse konu hadisin metnine ve senedine aşağıdaki ibare ve linklerden ulaşabilirsiniz:
http://www.hodaidah.com/hod/showthread.php?t=162829/http://ejabat.google.com/ejabat/thread?tid=319c72484664be57/http://www.islamweb.net/fatwa/index.php?page=showfatwa&Option=FatwaId&Id=36833
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.