Dikkat! Boşanmalar artıyor
İlk ve ortaokuldayken, “Hürriyet/ Cumhuriyet” kafiyeli o kadar çok marş ve şiir ezberletildi ki, kafalarımız keşmekeşe döndü…
Aralarında “kel alâka” olanlar da vardı. Hepsini toplayıp damıtsanız ortaya “faşist” bir nesil yetiştirme özlemi çıkardı…
O kasnağı kırıp kendimi toparlayana kadar akla karayı seçtim. Tabii toparlanamayanlar da oldu: Heba olup gittiler…
Hele bir Onuncu Yıl Marşı vardı ki, göğsümüz kabara kabara okur, sıra “On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan” mısrasına gelince, bağırmaktan gırtlağımız yırtılırdı.
Sonra baktık, Vehbi Koç isimli bir zengin çıkmış, “Nüfusumuzu azaltmalıyız” diye bağırıyor: Bunun için vakıf kurup para harcayarak nüfusu azaltmaya çalışıyor…
Buna rağmen ilkokul çağındaki çocuklar, “On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan” diye hâlâ bağırtılıyor…
Biz “zamane gençleri” ise iki arada bir derede: “Nüfus artışı iyi mi, kötü mü?” diye düşünmekten helâk oluyoruz.
Derken, Sayın Recep Tayyip Erdoğan Başbakanlığa geliyor: Önce “üç çocuk” diyor, ardından ona da zam yapıyor: “Beş çocuk…”
Âlişan Efendimiz’in “Evleniniz, çoğalınız, çünkü ben kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim” (Beyhakî, VII/81) şeklindeki tavsiyesi, sürekli canlı tutuluyor… Dindar kesime bununla mesaj verilirken, laik kesime nüfusu git gide yaşlanan Avrupa örnek gösterilerek, genç nüfusa sahip olmanın önemi anlatılıyor.
“Çocuk parası” artırılıyor, doğum yapan kadınların işe dönme süresi uzatılıyor.
Hepsi iyi hoş da, bu arada artan boşanmalardan neden pek kimse söz etmiyor?.. Neden bu sorunun üstü kapatılıyor?
İstatistiklere göre, son on yılda boşanan çift sayısı bir milyona dayanmış… Yani “on yılda on beş milyon genç”ten, on yılda bir milyon boşanmaya gelmişiz! 2012 yılının ikinci çeyreğinde gerçekleşen 173 bin evliliğin 33 bin 197’si boşanmayla sonuçlanmış.
Üstelik de başımızda aile müessesesine değer veren ve çabalayan bir hükümet var. Hükümetin bir de “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı” var. Allah şahit, Sayın Fatma Şahin Hanımefendi bakanlığının hakkını vermek için çırpınıp duruyor. Sayın Başbakan onu destekliyor… Yani aile önemseniyor gibi görünüyor…
Buna rağmen boşanmalar artıyor: 2012 yılının ikinci döneminde meydana gelen boşanmaların yüzde 40, 02’si evliliğin ilk 5 yılı içinde, yüzde 23, 08’i ise 16 yıl ve daha fazla süre evli olan çiftlerde gerçekleşmiş.
Boşanma nedenleri arasında ağırlıklı olarak “geçimsizlik” gösteriliyor. Ancak bu gerekçe her türlü yorumu içinde barındıran bir gerekçe: Her türlü hal buna dâhil edilebilir.
Boşanmaların en fazla olduğu bölge Marmara, onu Ege ve Akdeniz Bölgesi tâkip ediyor. Doğu Anadolu ile Doğu Karadeniz daha alt seviyelerde...
Bu durumda düşünüyorsunuz: Doğu’da ve Karadeniz’de hâlâ geçerli olan “Geniş aile” yapısı, boşanmaları azaltan faktörlerden biri olabilir mi?
Biliyorsunuz Cumhuriyet döneminin dayatmalarından biri de “çekirdek aile”dir. Buna “asri aile” ve “Avrupai aile” de deniyor. Bu aile yapısında “dede”nin, “nine”nin yeri yok. Yeni aileler tecrübeden mahrum kuruluyor… Baş-göz edilen gencecik iki tecrübesiz genç, ayrı eve çıkıp “aile” kuruyorlar. Küçücük sorunlar bile ayaklarına dolaşıyor. Bir yandan yeni ev döşemekten kaynaklanan borçları öderken, bir yandan da bir birlerini tanımaya ve bir birlerine alışmaya çalışıyorlar. Bu arada çocukları oluyor. Ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Panik üzerine panik yaşıyorlar.
Boşanmaların çoğunun ilk baş yıla yığılması boşuna değil.
Bence hükümet “geniş aile”ye dönüşü teşvik etsin. Hiç olmazsa gelin hazır eve gelir. Böylece evlilik “borç batağı” üzerine kurulmaktan kurtulur. Hem de başlarında deneyimli insanlar bulunur. Sorunlar yumağına dolaşmazlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.