Chavez!
Hugo Rafael Chavez Frıas öldü. Ölümü, en az yaşamı kadar gündem oluşturdu ve daha bir süre gündem oluşturmaya devam edeceği anlaşıyor..
Petrol zenginliktir. Ama bu ülkede hep sorunlara sebeb oldu.. Dünyanın en büyük petrol rezervine sahip ülke bu zenginliğini yaşayamadı..
Chavez ABD’ye karşı idi. Rusya’ya yakın duruyordu. Küba ve İran’la iyi ilişkileri vardır.. Chavez 28 Temmuz 1954’de Sabaneta’da doğdu ve 5 Mart 2013’de Caracas’da öldü. 1998’den bugüne 15 yıldır devlet başkanıydı. 2007 yılında Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi’nin (PSUV) lideri olan Chavez, aynı zamanda Beşinci Cumhuriyet Hareketi’nin de lideri idi. “21. Yüzyıl İçin Yeniden Sosyalizm” adını verdiği “Yeni Bolivarcılık Hareketi” idi. Aslında darbeci bir subay.. Başarısız olunca 2 yıl hapis yattı. Ve ardından seçimle 1998 yılında Venezüela devlet başkanı seçildi. Sosyalist reformlar sürecini başlattı. ABD yönetimine karşı sert mesajlar verdi. 2002’de bir darbeyle indirildi ise de 2 gün sonra yeniden işbaşına geldi..
Ekim 2012 seçimlerinde Venezuela lideri Hugo Chavez, oyların yüzde 54’ünü alarak muhalefet lideri Henrique Capriles’i geride bırakarak dördüncü kez Devlet Başkanı seçildi. Ama artık hastaydı.. Uygulamaya koyduğu radikal siyasal dönüşümleriyle neo-liberalizme karşı somut bir alternatif oluşturan Chavez, ülkesinin yüz yüze olduğu yoksulluk, açlık, cehalet, barınma, çalışma ve kadın hakları gibi sorunların çözümünün kapitalist sistem içinde kalınarak sağlanamayacağını iddia etmekte ve devrimden söz etmektedir. Venezüela’da çok daha adil, barışçı, eşit ve özgür bir dünyanın ancak sosyalizme açılarak gerçekleştirilebileceği görüşünü savunmaktaydı. Chavez ABD’ye karşı olan herkesle işbirliğine giriyordu. Bu durum, onu daha da marjinalleştirdi.. Küba, Kuzey Kore, İran, Belarus, Suriye gibi ülkelerle ilişkilerini geliştirmeye özen gösterdi. “Halkımızı sindiren tüm zincirleri, açlık, yoksulluk ve sömürgecilik zincirini kırmadan önce istirahate çekilmeyeceğiz. Ya bu ülke özgür bir ülke olacak ya da onu özgürleştirmeye çabalarken öleceğiz” diyordu…
Halkını özgürleştirmeden, arkasında bir yoğun sorun bırakarak öldü.. Ülkede bir haftalık yas ilan edildi. Başkanlık seçimlerinin bir ay içinde yapılması bekleniyor. Başkanlık görevini Başkan Yardımcısı Nicolas Maduro vekaleten üstlendi. Şimdiden Chavez sonrası tartışılmaya başlandı.. Rejim ve yeni hükümetin izleyeceği petrol politikası ABD’nin en çok ilgilendiği konuların başında geliyor ve tabii yeni hükümetin dış politikası.. Chavez’in ölümü Amerikan ve batı mediasında gizli bir sevince dönüşmüş durumda. Sürekli Chavez hakkında ve onun çalışma arkadaşları hakkında olumsuz haberler vermeye devam ediyorlar..
Chavez, Kuzey Amerika’nın Kaddafisi rolünü oynuyordu.. Komünist bir ideolojiye sahip olmasına rağmen, İran’la ileri derecede ilişkiler kurdu.. İran da Chavez’i, sosyalist düşüncesi dolayısı ile dışlamadı.. Her iki ülke ABD karşıtlığında ve petrol konusunda anlaşıyordu.. Ülkeden gelen haberlerde, Chavez’in karizmatik kişiliği ile bugüne kadar sürdürülen sosyalist birliğin, bundan sonra nasıl sürdürüleceği ya da sürdürülüp sürdürülemeyeceği konusunda derin bir kaygı, giderek halk arasında tedirgin bir bekleyişe sebeb oluyor..
ABD için Chavez, Latin Amerika ülkeleri açısından kötü bir örnek ve mutlaka cezalandırılması, yalnızlaştırılması ve yenilgiye uğratılması gerekir ki, başkaları umuda kapılmasın ve yeni baş kaldırılar olmasın. Onun için Chavez’e şamaroğlanı muamelesi yapıyorlar. Böylece öteki sosyalist ülkeler için “kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle” muamelesi yapıyorlar.. Aslında bütün bu gerginliğe rağmen, Chavez de ABD de, bir yandan birbirlerini yok etmek isterken, birbirlerini varediyorlar ve birbirlerinin varolması için gerekli argümanları birbirine cömertçe sunuyorlardı..
Dün Kaddafi aynı dili kullanıyordu, bugün Ahmedi Nejat, Esed ve Kuzey Kore devlet başkanı bu anlamda ortak bir dil kullanıyorlar gibi sanki. Ya da Küba lideri Castro! Ama artık Çin ve Rusya bu dili terk etti ve umutlarını kendilerine bağlayan liderleri yalnız bıraktı.. Balkanlar’daki sosyalist liderler de yok artık.. Her şeye rağmen sosyalizm bayrağını ayakta tutmaya çalışanların sayısı her gün biraz daha azalıyor..
Chavez, seçimle gelmesine ve sivil talepleri dile getirmesine rağmen kendisi eski darbeci bir subay! Bu da Chavez’in beyninin ve yüreğinin paradokslarla dolu bir savaş meydanı olduğunu söylüyor.. Chavez’in acıları aklından büyüktü.. Kaçtığı şeye doğru koştu sanki hayatı boyunca.. İsyancı bir romantikti aslında.. Ve bugün artık böyle biri yaşamıyor.. Kendinden sonrası ise, ülkesi ve halkı, mücadele arkadaşları için belirsizliklerle dolu. Selâm ve dua ile..
Chavez ABD’ye karşı idi. Rusya’ya yakın duruyordu. Küba ve İran’la iyi ilişkileri vardır.. Chavez 28 Temmuz 1954’de Sabaneta’da doğdu ve 5 Mart 2013’de Caracas’da öldü. 1998’den bugüne 15 yıldır devlet başkanıydı. 2007 yılında Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi’nin (PSUV) lideri olan Chavez, aynı zamanda Beşinci Cumhuriyet Hareketi’nin de lideri idi. “21. Yüzyıl İçin Yeniden Sosyalizm” adını verdiği “Yeni Bolivarcılık Hareketi” idi. Aslında darbeci bir subay.. Başarısız olunca 2 yıl hapis yattı. Ve ardından seçimle 1998 yılında Venezüela devlet başkanı seçildi. Sosyalist reformlar sürecini başlattı. ABD yönetimine karşı sert mesajlar verdi. 2002’de bir darbeyle indirildi ise de 2 gün sonra yeniden işbaşına geldi..
Ekim 2012 seçimlerinde Venezuela lideri Hugo Chavez, oyların yüzde 54’ünü alarak muhalefet lideri Henrique Capriles’i geride bırakarak dördüncü kez Devlet Başkanı seçildi. Ama artık hastaydı.. Uygulamaya koyduğu radikal siyasal dönüşümleriyle neo-liberalizme karşı somut bir alternatif oluşturan Chavez, ülkesinin yüz yüze olduğu yoksulluk, açlık, cehalet, barınma, çalışma ve kadın hakları gibi sorunların çözümünün kapitalist sistem içinde kalınarak sağlanamayacağını iddia etmekte ve devrimden söz etmektedir. Venezüela’da çok daha adil, barışçı, eşit ve özgür bir dünyanın ancak sosyalizme açılarak gerçekleştirilebileceği görüşünü savunmaktaydı. Chavez ABD’ye karşı olan herkesle işbirliğine giriyordu. Bu durum, onu daha da marjinalleştirdi.. Küba, Kuzey Kore, İran, Belarus, Suriye gibi ülkelerle ilişkilerini geliştirmeye özen gösterdi. “Halkımızı sindiren tüm zincirleri, açlık, yoksulluk ve sömürgecilik zincirini kırmadan önce istirahate çekilmeyeceğiz. Ya bu ülke özgür bir ülke olacak ya da onu özgürleştirmeye çabalarken öleceğiz” diyordu…
Halkını özgürleştirmeden, arkasında bir yoğun sorun bırakarak öldü.. Ülkede bir haftalık yas ilan edildi. Başkanlık seçimlerinin bir ay içinde yapılması bekleniyor. Başkanlık görevini Başkan Yardımcısı Nicolas Maduro vekaleten üstlendi. Şimdiden Chavez sonrası tartışılmaya başlandı.. Rejim ve yeni hükümetin izleyeceği petrol politikası ABD’nin en çok ilgilendiği konuların başında geliyor ve tabii yeni hükümetin dış politikası.. Chavez’in ölümü Amerikan ve batı mediasında gizli bir sevince dönüşmüş durumda. Sürekli Chavez hakkında ve onun çalışma arkadaşları hakkında olumsuz haberler vermeye devam ediyorlar..
Chavez, Kuzey Amerika’nın Kaddafisi rolünü oynuyordu.. Komünist bir ideolojiye sahip olmasına rağmen, İran’la ileri derecede ilişkiler kurdu.. İran da Chavez’i, sosyalist düşüncesi dolayısı ile dışlamadı.. Her iki ülke ABD karşıtlığında ve petrol konusunda anlaşıyordu.. Ülkeden gelen haberlerde, Chavez’in karizmatik kişiliği ile bugüne kadar sürdürülen sosyalist birliğin, bundan sonra nasıl sürdürüleceği ya da sürdürülüp sürdürülemeyeceği konusunda derin bir kaygı, giderek halk arasında tedirgin bir bekleyişe sebeb oluyor..
ABD için Chavez, Latin Amerika ülkeleri açısından kötü bir örnek ve mutlaka cezalandırılması, yalnızlaştırılması ve yenilgiye uğratılması gerekir ki, başkaları umuda kapılmasın ve yeni baş kaldırılar olmasın. Onun için Chavez’e şamaroğlanı muamelesi yapıyorlar. Böylece öteki sosyalist ülkeler için “kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle” muamelesi yapıyorlar.. Aslında bütün bu gerginliğe rağmen, Chavez de ABD de, bir yandan birbirlerini yok etmek isterken, birbirlerini varediyorlar ve birbirlerinin varolması için gerekli argümanları birbirine cömertçe sunuyorlardı..
Dün Kaddafi aynı dili kullanıyordu, bugün Ahmedi Nejat, Esed ve Kuzey Kore devlet başkanı bu anlamda ortak bir dil kullanıyorlar gibi sanki. Ya da Küba lideri Castro! Ama artık Çin ve Rusya bu dili terk etti ve umutlarını kendilerine bağlayan liderleri yalnız bıraktı.. Balkanlar’daki sosyalist liderler de yok artık.. Her şeye rağmen sosyalizm bayrağını ayakta tutmaya çalışanların sayısı her gün biraz daha azalıyor..
Chavez, seçimle gelmesine ve sivil talepleri dile getirmesine rağmen kendisi eski darbeci bir subay! Bu da Chavez’in beyninin ve yüreğinin paradokslarla dolu bir savaş meydanı olduğunu söylüyor.. Chavez’in acıları aklından büyüktü.. Kaçtığı şeye doğru koştu sanki hayatı boyunca.. İsyancı bir romantikti aslında.. Ve bugün artık böyle biri yaşamıyor.. Kendinden sonrası ise, ülkesi ve halkı, mücadele arkadaşları için belirsizliklerle dolu. Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.