Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Yolcuları ya “hızlı tren”le taşırız, ya da sırtımızda!


Yolcuları ya “hızlı tren”le taşırız, ya da sırtımızda!


 

Dün, neredeyse “gün boyu” Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve Devlet Demir Yolları Genel Müdürü Süleyman Karaman ile beraberdik...
İlk önce İstanbul Fuar Merkezi’ndeki açılış törenine katıldık...


İFM’de dün; “Eurasia Rail-3 Demiryolu Hafif Raylı Sistemler Altyapı ve Lojistik Fuarı” vardı… Fuarın açılışını “Avrupalı misafirler”le birlikte yapan Binali Yıldırım; Türkiye’nin son 10 yılda “demiryolu”na “25 milyar liralık yatırım” yaptığını, bu rakamın 2023’e kadar “45 milyar lira”ya ulaşacağını söyledi.
Bunu söylerken de;
Bir “gönderme”de bulundu.
Dedi ki;
“Adına 10. Yıl Marşı yazılan, bestelenen ve söylenen sektör, daha sonraki yıllarda adı anılmaz hale geldi...

Demiryollarını Türkiye’nin gündemine yeniden sokmak AK Parti Hükümeti’ne nasip oldu.”
Bakan Bey haklı...
Gerçekten de;
“Çıktık açık alınla on yılda her savaştan,
On yılda onbeş milyon genç yarattık her yaştan;
Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
Demir ağlarla ördük Anayurdu dört baştan.

”
Diye başlayan “10. Yıl Marşı”nı okurken, özellikle de “28 Şubat Süreci”nde gözyaşlarına boğulan, zangır zangır titreyen taife; “demiryolları”nı da, “ülke”yi de “onuncu yılda” bıraktıklarını, bir milim bile ilerletemediklerini hiç düşünmediler.
İşin ilginç yanı;
“Demir ağlarla ördük” dedikleri işi yapan, Nuri Demirağ’dan başkası değildi ama ona da sahip çıkmadılar.


BUNDAN SONRAKİ HEDEFLER


Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman ise “unutulan” bir sektörü yeniden ülke gündemine sokmakla yetinmeyip, önümüzdeki yıllar için de bir “hedef” koymuşlar kendilerine.
Nedir o hedefler?.
Binali Bey diyor ki;
“2023’te yüksek hızlı tren ağını 10 bin kilometreye çıkarmak... Mevcut tren ağına 4 bin kilometre daha ilave etmek... Toplam demiryolu ağını 11 bin  kilometreden, 25 bin 500’e çıkarmak...

Bu, yüzde 100’den fazla bir artış anlamına geliyor. 15 ili hızlı tren ile birbirine bağlayacağız. Türkiye’yi 2009’da yüksek hızlı tren ile tanıştırdık. Asrın projesi diye nitelendirdiğimiz Marmaray’ı açacağız. Hızlı tren ile Ankara-İstanbul 3 saatin altına inecek.


İŞİ BU, GÖNDERECEK!


Sayın Binali Yıldırım, bir yandan “hedef” açıklarken, bir yanan da “göndermede” bulunuyor.
Bu defaki “gönderme”nin adresi Avrupa Birliği... Dedi ki Binali Bey;
“Türkiye AB’ye girmemiş olabilir ama girenlerin 20’sinde yüksek hızlı tren yok, Türkiye’de var. Önemli olan AB’de olan altyapıya sahip olmak...

İnsanımızın refahı için yatırım yapıyoruz. AB, er ya da geç Türkiye’nin birlik için vazgeçilmez bir stratejik ortak olduğunu anlayacak. Bunun farkına varacak. Türkiye yük olmayacak, birliğin yükünü paylaşacak onurlu  bir ortak olacaktır. Biz yolumuza devam edeceğiz. AB, önemlidir ama olmazsa olmazımız değildir. AB’nin vatandaşlarına sağladığının daha fazlasını biz de vatandaşımıza sağlayacağız. O zaman üye olmak ya da olmamak arasında fark kalmayacak.

Milletimiz o tercihi yaparsa gireceğiz, yapmazsa yolumuza devam edeceğiz.”
Binali Bey’in bir yandan CHP’ye, bir yandan AB’ye “göndermede” bulunması üzerine, bir meslektaşımız dedi ki; “Bakan Bey, sürekli gönderme yaptığına göre; göndermeyi seviyor herhalde.”
Dedim ki;
“İşi bu!..
Ulaştırma Bakanı’nın işi; insanı bir yerden bir yere göndermek değil mi?.. O da, işini yapıyor!.. Gönderme yapıyor!”
Gülüştük...


NEREDEN NEREYE


Demiryollarının, geleceğin parlayan sektörü olduğunu, Doğu ile Batı arasında yapılan taşımacılığın hacminin 75 milyar dolar olduğunu ve böylesine büyük bir pazar olduğunu belirten Yıldırım, ‘’Demiryolu geleceğimizin yoludur.

O yüzden yatırım yapmak gerekiyor’’ dedi ve bugüne kadar yapılanları özetlerken;
Yurtiçinde 7 bin kilometre üzerindeki ağı tamamen yenilediklerini, Doğu-Batı, Kuzey-Güney bağlantılarının güçlendirildiğini, Avrupa ile Asya’yı denizin 60 metre dibinden birleştiren Marmaray Projesi’nde de sona yaklaşıldığını ifade etti ve sözlerini şöyle bitirdi:
“Hemzemin geçişler emniyetli hale getirildi...

İstanbul, İzmir ve Ankara’da raylı sistemlerde belediyelere destek oluyoruz... Tüm bu yatırımlar sonucunda demiryollarının esamesi okunmazken, bugün burada 800 uluslararası katılımcının bulunduğu bir fuarın açılışını yapıyoruz... 127 yerli firmamız ‘biz de varız’ diye burada bulunuyor...

Türkiye rayını yapamazken, bugün alt ve üst yapı yapan demiryolu ekosistemini oluşturan bir noktaya geldik. Çünkü biz, demiryollarının ülkemizin, insanımızın  kalkınması için vazgeçilmez, ülke bağımsızlığı kadar önemli olduğunu biliyoruz.”


TCDD VE ÖZEL SEKTÖR


Konuşma böyle... Peki, kafalarda hiç mi “soru” yok?..
Elbette var...
Meselâ, şöyle bir soru:
“Karayollarını devlet yapıyor ama özel sektöre açık... Havaalanlarını devlet yapıyor ama özel sektöre açık... Demiryolu taşımacılığı da özel sektöre açılacak mı?..”
İşte Bakan Bey’in cevabı:
“Devlet Demir Yolları artık özel şirketlerin de kullanımına açılıyor...

Şu ana kadar demiryolları sadece Devlet Demiryolları tarafından yolcu ve yük taşımacılığı için kullanılıyordu. Aynen havaalanlarında ve karayollarında olduğu gibi artık alt yapıyı herkes kullanabilecek. Demiryolları işletmeye devam edecek...
Devlet Demiryolları’nın yanı sıra, belirli güzergahlarda yük ve yolcu taşımacılığı yapmak isteyenler de Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğü’nün vereceği izinler çerçevesinde işletmecilik yapabilecek...

Örneğin, Kayseri’den Samsun’a taşımacılık yapacak, Sivas’tan Samsun’a maden veya bir başka ürün taşıyacak, bu taşımayı şu anda Devlet Demiryolları yapabiliyor... Başkası yapamıyor...

Kara yollarında nasıl? Yolu biz yapıyoruz, herkes taşımacılık yapıyor. Bunda da aynı olacak. Gerekli ücreti vermek suretiyle trenini, vagonunu, lokomotifini temin edecek ve taşımacılığını gerçekleştirecekler...

 Havayolunda da aynı. Havaalanını biz yapıyoruz, ama herkes belirli bir düzen içerisinde kullanabiliyor. Bunun adı serbestleşmedir.”
Bakan Bey; “Üçüncü Köprü yapımı esnasında çok miktarda ağacın kesileceği” iddiaları üzerine de dedi ki;
“Afaki konuşmalarla büyük projelerde soru işareti oluşturmayalım...

3. Köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu, Türkiye ve İstanbul için hayati öneme sahiptir... Projede çevrenin korunması için her türlü tedbir alınmıştır ve uygulamada buna azami dikkat gösterilmiştir. ‘Ormana yol yapılmaz’ diye bir şey  yok... Orman kurtarmak için belirli bir sayıda ağacı kesmek en mantıklı yol. Kaldı ki kesilecek ağaçların kat be kat fazlası dikilecektir. Bu konuda endişeye mahal yoktur, her türlü tedbir alınacaktır.”


OGS DE HGS OLACAK


Ehh, sorulara da cevap verildiğine göre, artık “yemek” yiyebiliriz... Bakan Bey ve kurmaylarıyla birlikte hem “yemek” yiyeceğiz, hem “sohbet” edeceğiz...
Sayın Binali Yıldırım ve TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman ev sahibi, biz gazete yöneticileri de onların misafirleriyiz...


Yeşilköy’deki Fener Restaurant’ta oturduk... Bir yandan “balık” yedik, bir yandan da “gündemdeki her konu”yu konuştuk...
Mesela ben “HGS’lerdeki aksamaları” sorunca, hemen “ilgilisi”ne telefon açtı ve bana dönüp dedi ki; “Ücretlendirmede bir hata yok... Ama gişelerdeki ekranlarda bazen uyumsuzluklar olabiliyor, çok yakında giderilecek...”
Dahasını da söyledi:
“Otoyol ve köprülerde OGS sistemlerinin hepsi HGS sistemlerine dönüştürülecek... OGS yerine bedelsiz HGS verilecek ve vatandaşın evine kadar elden teslim edilecek.”


ÜÇÜNCÜ HAVAALANI


Ya “üçüncü havaalanı” işi ne durumda?..
İşte Binali Bey’in cevabı:
“İhale tarihi 3 Mayıs ama firmaların ilave süre talebi var. Şu ana kadar yerli yabancı 16 firma dosya aldı. 3 sağlam teklif bizim için yeterlidir. Yap-işlet- devret projesi olduğu için, herkes kendi hesabını kendisi yapacak.

İşletme süresi 25 yıl sabit olacak. Biz kirayı yarıştıracağız. Projenin 3-4 etabı var. Birinci etap 90 milyon yolcuya hitap edecek ve bizim hesabımıza göre yaklaşık 6 milyar Euro maliyeti olacak... Diğer hesaplarla birlikte bu tutar 7 milyar Euro’yu geçiyor.
İkinci ve üçüncü ve takip eden etaplar, yolcu sayısındaki artışa göre işletme döneminde yapılacak. Biz giden ve transit yolcu için 340 milyon yolcuya karşılık 12 yıl içinde bir bedel ödemeyi taahhüt ediyoruz. Ancak 12 yıla kalmadan belki ilk birkaç yıl içinde bu desteğe gerek olmayacak.

HIZLI TREN, 2013 SONU


Son soru:
“İstanbul-Ankara arası hızlı tren ne zaman sona erecek?”
Binali Bey, TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman’ın yüzüne baktı ve biraz da gülerek dedi ki;
“İstanbul-Ankara arası hızlı treni, 2013 sonunda hizmete girecek...

Eğer yıl sonuna kadar bitiremezsek, insanları sırtımızda taşımak zorunda kalabiliriz.”
İşin esprisi bir yana, Binali Bey ve ekibi, bu ülkeye gerçekten çok şey kazandırdı...
“Yol” işlerine baktıklarına göre;
Allah yollarını açık eylesin... CHP lâf söylerken, gaf yapıyor
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Batsın bu gazetecilik” sözünü eleştirirken demiş ki;
“Terör örgütü ile görüşen şerefsizdir” sözleri manşet olunca, “Ne güzel gazetecilik”. Oslo’daki ses kayıtları haber olunca, ‘Batsın bu gazetecilik.’ (...)

“One minute şovu”nun haber ve tutanakları sayfaları süslerken “Yaşasın gazetecilik”, İmralı’daki görüşmenin tutanakları yayımlanınca ‘Batsın bu gazetecilik.”
Muhalefetteki bir adamın Hükümet’i ve Başbakan’ı eleştirmesi gayet normaldir... Ama, “aynısını, kendileri de yapmıyor” ise!..
“Aynı mantık”tan hareketle, buyrun bir-iki örnek de biz verelim:
Ordu “darbe” yaptığında, CHP’liler hep bir ağızdan bağırıyordu: “Yaşşa, varol!.. Aslansın, kaplansın!”...

Ordu, “kışla”sına çekilip, “kendi işini” yapmaya başlayınca, “Kağıttan kaplanlar!”
Yargı, “Müslüman aleyhinde” karar verdiğinde; “Yargıya saygı gösterin, bağımsız yargıyı siyasallaştırmayın!”...

Yargı, Ergenekon ve Balyoz’da olduğu gibi, “CHP’nin istemediği bir karar” verdiğinde; “Yargı siyasallaştı, Hükümet’in güdümüne girdi!”
Ağızdan çıkan söz, “bumerang” gibidir... Döner, seni vurur!








Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi