Günyüzü görmeye başladık ya
Bizim nesil ve bizden öncekilerden “ehli namus” kime sorarsak soralım, rüyalarında hep böyle güçlü bir Türkiye görüyorlardı.
Yaklaşık yüz yıl günyüzü görmeyen ülkemiz ve milletimiz, yeni yeni günyüzü görmeye başlamışken, nutfesinde; fitne, fesat ve haram olanlar, mayalarına uygun hareket ediyorlar.
Orhan Veli’nin ifadesiyle; artık bu ülke için kimlerin sadece nutuk attığı, kimlerin taş üstüne taş koyduğu ve hizmet ürettiği görülürken, zinde güçler de vazifesini yapıyor.
Siyasi bir gözlükle düşünmeyen herkese elini vicdanına koyarak sormak gerekir;
“Son on yılda ülkemizin kaydettiği mesafe, nasıl ve hangi gerekçelerle inkâr edilebilir?”
Elbet inkâr edilebilir. Ya amuda kalkarak yürüyenler ya dünyaya dürbünün tersiyle bakanlar veya zifiri karanlıkta güneş gözlüğü takanlar, elbet görmek istedikleri kadar görürler.
Siyasi tarafgirlik sebebiyle eğer bir insanın gözünü “kin ve öfke bürümüşse, bencilliği; vicdanını, kalbini, yüreğini işgal etmişse, bu tiplerden sadece halkımız değil, en yakınları bile zarar görür ve önlerine gelen her şeyi yakıp yıkabilirler.
Rabbim önce bunların şerrinden, sonra şeytanın şerrinden, bütün bir milletimizi ve insanlığı korusun. Şeytanlarından bulsunlar.
¥
Ne çabuk unuttuk 10 yılda bir müdahaleye maruz kaldığımızı?
Darbe teşebbüslerini, bildirileri, tankları, gazeteciliği uşaklığa tercih edenlerin ülkeyi kaos ve kargaşaya sürükleyen uydurma manşetlerini.
Bugün günyüzü görmemize tahammülleri olmayanların, yine bu menzillerdeki ağababalar ve onların uşakları ile sırf siyasi kini yüzünden bunları destekleyenler değil midir?
Bugün elde ettiğimiz haklar için, milletimiz 70 yıldır sabretmedi mi? Daha dün değil miydi, dine olan kin ve bağnazlıklarından dolayı yeni bir Kur’an bile yazmaya kalkmaları.
Devlet ile milletin barıştığı bir on yıl yaşıyoruz. Hangi akıl bu gerçeği yok sayabilir, hangi göz; “Ben bunları görmüyorum” diyebilir.
İnsan hak ve özgürlükleri hususunda reformların yapılacağını hangimiz hayal edebilirdik.
Devlet ile vatandaş arasındaki güven bunalımı yüzünden hortumlanan bir ülke ve millet olmaktan kurtulmamız az şey midir?
Otuz yılı aşkındır devlet bütçesinin, dolayısıyla millet bütçesinin önemli bir kısmı teröre harcanmakta ve nice ocaklar sönmektedir.
Terör bitmiş olsa, bu paralar millete akacak, huzura harcanacak, sanayiye yatırılacak, tarıma hizmet edecek ve kalkınmamıza hız verilecektir.
¥
1945 yılında taş üstünde taş kalmayan Almanya ve Japonya, dünyanın en büyük ekonomileri haline geldiler.
1980’lerde küreselleşme dünyayı etkisi altına alırken, 1990’larda kapalı rejimler yıkıldı.
Bütün bu süreçte Türkiye hâlâ kendi iç meseleleriyle uğraştı ve devleti sömürenler, milleti hayali düşmanlarla tehdit ettiler.
Nihayet milletimiz tarihi boyunca ikinci kez “Yeter Söz Milletin” dedi. İşte esas düşmanlık milletimizedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.