M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Müslümanlara İhtarnâme

Müslümanlara İhtarnâme

Bu ihtarname Sünnî Müslümanlara hitaben yazılmıştır.

Ey Müslümanlar!.. Biraz hürriyet geldi, eski baskıların ve zulümlerin bir kısmı kalktı, artık insanlar inançlarından dolayı mahkemeye verilmiyor, hapse atılmıyor, az buçuk nefes aldık ya, eski acı ve kara günleri unuttuk ve yan gelip yattık, keyfimize bakıyoruz.

İslamî vazifelerimizin nicesini göz ardı ettik. Eski radikal mücahidlerimizin bir kısmı (yüzde kaçı?) şimdi müteahhit oldu ve vaktiyle bozuk dedikleri düzenin rantlarını devşiriyor.

Elimize biraz zenginlik geçti ya, lüksün, israfın, aşırı tüketimin, gurur ve kibrin her çeşidine battık.

Kur’an bizi uyarıyor, Sünnet bizi uyarıyor, Şeriat ve İslam ahlakı bizi uyarıyor, hikmet=bilgelik bizi uyarıyor ama bizler keyfimizi bozmuyoruz.

Biz uyuyoruz ama azılı ve agresif İslam düşmanları uyumuyor.

Bütün düşmanlarımız eski kara günlere dönmek için harıl harıl çalışıyor.

Biz müzeyyen meskenlerle, biz müzeyyen yazlıklarla, biz lüks otolarla, biz lüks yeme içme, lüks giyim kuşam, şatafat, gösteriş, debdebe ile meşgulüz.

Ümmet birliği gitmiş, bin parçaya ayrılmışız, başımızda bir İmam veya Emîr yok, ortak bir plan ve programa göre hizmet etmiyoruz. Umurumuzda bile değil.

Biraz düze çıktık ama sabah namazlarında camiler boş.

Hürriyet var ama halka ve gençliğe temel ve zarurî ilmihal bilgilerini öğretmiyoruz.

Birleşmiyoruz… Ümmet haline gelmiyoruz… Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmıyoruz…

Zina, bina, riba tufan olmuş. Aldırmıyoruz.

Müslüman toplumu çeşit çeşit ırkçılık yangınları kasıp kavuruyor. Farkında bile değiliz.

Hürriyet geldi de biz İslam Medreselerinin açılmasını istiyor muyuz? Tasavvuf tarikatlarının ve tekkelerinin açılmasını istiyor muyuz?

Bizim bir kısmımızın şimdi çok önemli meseleleri var: Benim cemaatim çok büyük, benim dinbaşım çok muhterem… Öyle mi?

Müslümanlar!.. Sizi uyarmama izin veriniz…

Kıymeti bilinmeyen hürriyet nimeti elimizden alınır.Bir Ümmet teşkilatı çatısı altında birleşmezsek eski kara günler geri gelir.Bize verilen zenginlikleri hizmet yolunda kullanmazsak o zenginlikler elimizden gider.

Başımıza ehliyetli bir İmam seçip ona biat ve itaat etmezsek zilletten kurtulamayız.

Namazı ve cemaati boşlar ve hafife alırsak esaretten kurtulamayız.

Eski medreseleri tekrar açmazsak ıslah olamayız.

Eski tarikatlar ve tekkeler ihya edilmezse ahlakımız düzelmez.

İmkânı olanlarımız bugünkü gibi beyinsizce israf yaparlarsa iflah olmazlar, toplumu çürütürler.

Ribaya batan Müslüman bir toplum boğulur.

En istidatlı ve kabiliyetli çocuklarını subay, öğretmen, din hizmetlisi yetiştirmeyen Sünnîlerin geleceği çok karanlıktır.

İmamların büyük kısmı namaz kıldırma memuru statüsünde kaldıkça 100 bin cami değil, bir milyon cami yapılsa bir işe yaramaz.

Müslümanlar!..

Bugünkü tefrikaları, keyifleri, yan gelip yatmaları, lüksü, israfı, ırkçılıkları, beyinsizlikleri, gösterişi, gururu, kibri bırakmazsak eski karanlık günler yeniden gelecektir.

Bilenler, bilmeyenlere nasihat edip onları uyarıp aydınlatmazsa kurtuluş ve hürriyet güneşi doğmaz.

Bozuk düzenin haram rantlarını yiyenleri sonu iyi olmaz.

Bu yazıyı birinin yazması gerekiyordu, bendeniz yazmış bulundum.

Rahatı kaçanlar olursa bağışlanmamı dilerim.Selam ve hürmetlerimle.

(İkinci yazı)

Bol Miktarda Zevzeklik ve Gevezelik

Beş-On âqil, çok kültürlü kişiden oluşan bir bilirkişi heyeti kurulsa ve bunlar Türkiye’de konuşulanları ve yazılanları inceleseler, acaba sözlerin ve yazıların yüzde kaçına “ipe sapa gelir, ciddî, ağırlığı ve önemi olan” sıfatlarını verirler?

Farkında değiliz, havanlarda habire su dövüyoruz.

Lisan faaliyetleri, bir toplumun en önemli ve hayatî faaliyetleridir.

Lisanlarını bilgece, faydalı şekilde kullanamayan toplumlar, maddî bakımdan ilerleseler bile sağlıklı şekilde ilerleyemez.

Oturmuş, medenî, faziletli bir toplumda hikmetli ve hayırlı sözler edilir, yazılar yazılır.

İslam bize “Ya hayırlı konuş, ya sus!” öğüdünü vermiştir.

Çok konuşan fertler=bireyler ve toplumlar çok yanılır.

Bilenlerin konuşması, bilmeyenlerin dinlemesi gerekir. Kural budur. Bir toplumda bilenler susar veya susturulur, bilmeyenler konuşur durursa o toplumun geleceği parlak olmaz.

Bilmek için öğrenmiş olmak gerekir.

Osmanlıların son zamanında ilim irfan bilgi kültür İslam medreselerinde, Sultanî ve İdadî mekteplerinde (Liseler kolejler), tasavvuf tekkelerinde, âlim ve ârif kişilerin meclislerinde öğreniliyordu.

Osmanlılar genç nesillere az, öz, faydalı, doğru konuşmak gerektiğini öğretiyor; laf salatası yapmaktan, gevezelik ve zevzeklik etmekten çekindiriyorlardı.

Eski din ve hikmet kitaplarının nicesinde lisan afetleri bölümleri vardır.

İmamı Birgivî hazretlerinin Tarikat-i Muhammediye adlı gerçekten çok önemli ve çok faydalı kitabının büyük kısmı lisan afetlerine ayrılmıştır.

Bir de zamanımıza bakınız. İnsanlarımızın büyük kısmı sabah uyandıktan sonra çenelerini açarlar ve gece yatağa girinceye kadar konuşurlar da konuşurlar.

Radyolardan, TV’lerden seller gibi laf akar.

Bol sayfalı gazete ve dergiler laf doludur.

Her yıl muazzam miktarda risale, kitap, külliyat yayınlanmaktadır.

Dindar kesim de dinsiz kesim de konuşur yazar.

Dindar kesime mensup namaz kılan Müslümanlara sorunuz: Allahın kaç sıfatı var?.. Bilemez çoğu.

Bu kadar laf dinlemiş, yazı okumuştur ama ilmihalini öğrenememiştir.

Sağlık bilgileri her insana lazımdır. Sağlıklı yaşamak için nasıl yiyecek, neleri yiyecek, neleri yemeyecek, nasıl içecek, nasıl yaşayacak? Bir laf ve yazı okyanusunda yüzmektedir ama bu konuda doğru dürüst bir kültürü ve birikimi yoktur.

Mensubu bulunduğum islamî kesime hitap etmek istiyorum:

Çenelerimize ve kalemlerimize hakim olalım.

Az konuşalım.

Söylediklerimiz ve yazdıklarımız mutlaka faydalı, hizmetli, hayırlı olmalı.

Zevzekliği ve gevezeliği terk edelim.

Bilenlerimiz bilmeyenlerimizi uyarsın, aydınlatsın, bilgilendirsin.

İslamî kesimde yüzlerce aylık dergi çıkıyor. Bunları kalitesi yükseltilsin.

Şu yetmiş beş milyonluk Türkiye’mizde herkesin seve seve merakla okuyabileceği bir milyon tirajlı aylık bir dergi yayınlansın.

İyi, faydalı, lüzumlu, zarurî konuşma ve yazılarla sevap kazanalım.

Kötü, faydasız, lüzumsuz zevzekliklerin günahından kaçınalım.

Dillerimiz bizi Cennete veya Cehenneme götürebilir.

Halkı ve bilhassa gençliği bilgilendirmek, aydınlatmak ve uyarmak için her yıl yüzlerce konuda, yekun tirajı yüz milyon çok faydalı broşürler yayınlayalım.

Sözü ve yazıyı ayağa düşürmeyelim.

Âqil, bilge, kültürlü, erdemli Müslümanın konuşup yazması aydınlıktır, hayırdır.

Dine ve bilgeliğe aykırı gevezelik ve zevzeklikler karanlıktır, istir pastır.

Kelamların en güzeli Kur’an’dır… İkincisi Resulullahın hikmetli sözleridir… Üçüncüsü İslam alimlerinin, bilgelerinin, âriflerinin sözleridir. Bunlardaki bilgilere kulak verelim, bunları öğrenip hayata geçirelim.

Deliler, şeytanlar ve beyinsizler gibi konuşmayalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi