Osmanlıca Eğitim Kültür Dergisi
“Dil değişince, din de değişir oğul…” Bu söz, rahmetli dedeme ait. Henüz okuyup yazmaya yeni başladığım senedeydi, köydeki evimizin yazın buzdolabı vazifesi gören kuzeydeki penceresinde, yemekler yerine kitaplar duruyordu. Bir gün okumak için sandalyeye çıkarak kitapları yere indirdim ve sayfaları arasında gezinmeye başladım. Hangi kitabı elime alsam tanımadığım harflerle karşılaşmıştım. Kur’an harflerine benziyordu ama Kur’an okuduğum gibi onları okuyamıyordum. Dedem kitaplar arasında maden arar gibi tanıdık bir şeyler aradığımı görünce; -“Oğul aradığını bulamazsın, senin dilinden değil o kitaplar, benim dilimden” dedi. Ben de; -“Sen benim dedem değil misin, Türkçe konuşuyoruz işte, niye bunlar senin dilinden de benim değil” deyince; -“Ah oğul, ah! Konuşuyoruz da ben senin gibi yazamıyorum, sen de benim gibi yazamıyorsun. Aramızdaki bağı kopardılar” dedi.
¥
Birkaç yıl önceydi. Kuzey Somali’ye gitmiştim ve yerli korumalarla dolaşıyorduk. Sokakta yürürken önüme gelen herkese selam veriyor onları kucaklıyordum. Bu hal devam ederken, siyah yüzü tebessümle dolan ve beyaz dişleriyle biblo gibi bir adam sordu: -“Siz Müslüman mısınız” dedi. Ben de “Evet” dedim. Ardından, “Yani Türkiye halen Müslüman bir ülke öyle mi” diye sordu. Sonra anlaşıldı ki, harf inkılabı ve halifeliğin kaldırılması, buralarda büyük yıkım olmuş ve Türkiye’nin Hıristiyanlaştığını duymuşlar. Neyse geçelim.
¥
Önceki gün bir dergiye rastladım. Adı “Osmanlıca Eğitim ve Kültür Dergisi. Osmanlıca öğrenmek ve okumak isteyenler için öğretici bir yayın. Geçmişimizle irtibat kurmak için Osmanlıcayı öğrenmek zorundayız. Hiç zor değil. Kur’an-ı Kerim’i okumayı bilen yahut harfleri tanıyan herkes, çok kısa sürede okumaya ve yazmaya başlayabilir. Sanıyorum, artık ülkemizin hemen her yerinde Osmanlıca kursları var, öğretenler var. Bazı okullara ders olarak girdi. Sözünü ettiğim Osmanlıca isimli mevkutenin abonelik bilgilerini yazının sonunda vereceğim ama önce dergiden Osmanlıca hakkında irad edilen birkaç sözü paylaşayım.
¥
“Yeryüzünde milli kütüphanelerindeki eserlerin dilini ve harflerini bilmeyen, bunları okumaktan aciz bir tek bir millet var mıdır?” Peyami Safa. “Kamus (sözlük) bir milletin hafızası, yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle şuuruyla. Kamusa uzanan el namusa uzanmıştır. Her mukaddesi yıkan Fransız ihtilali, tek mukaddese saygı göstermiştir. Kamusa… Heyhat! Batıda cinnet bile terbiyeli.” Cemil Meriç. “Kütüphanelerimiz Osmanlıca eserlerle dolu ve işin garibi bu eserlere bizden çok Avrupalı oryantalistler ilgi gösteriyor. “Düşünebiliyor musunuz benim kütüphanemdeki eserleri bir Fransız ya da İngiliz araştırıcı rahatlıkla okuyup çevirebiliyor. Tabiri caizse biz bön bön bakıyoruz.” Dursun Gürlek. Dergi hakkında bilgi için: 0212- 671 51 80 - GSM 0530 370 70 10
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.