Sevinmek için henüz erken
Mahkeme kararını ilk duyduğumda ben de çevremdeki herkes gibi sevindim. çok fanatikler hariç bu karara sevinmeyen olduğuna da inanmıyorum. Sonra aklıma internette dolaşan herkesin birbirine ilettiği o meşhur ibret alınası hikâyelerden biri geldi. Hani yaşlı bir adamın çok güzel bir atı varmış; bu ata o yörenin en zengini talip olmuş, yaşlı adama bir servet teklif etmiş. Yaşlı adam atı satmamış. Satmadığı at bir süre sonra kaçmış. Konu komşu yaşlı adamın etrafına toplanmış ve başlamışlar söylenmeye; “Gördün mü bak, hem atından oldun, hem de reddettiğin servetten” diye. Yaşlı adam çok sakin bir tavır ile “Yorum yapmak için acele ediyorsunuz, olan sadece atın kaçtığıdır, gerisi sizin yorumunuz” demiş. Bir müddet sonra kaçan at peşine bir sürü vahşi kısrak takıp geri gelmiş. Komşular bu sefer yaşlı adamı tebrik için koşmuşlar. Yaşlı adam onlara yine acele ettiklerini, sadece atının geri döndüğünü söylemiş. Topluluk yine bir şey anlamadan dağılmış. Bir müddet sonra yaşlı adamın tek oğlu, gelen vahşi kısraklardan birini ehlileştirmeye çalışırken düşmüş ve bacağını kırmış. Eve tek ekmek getiren çocuğu iş yapamaz olmuş. Komşular yine haklı çıkan adama geçmiş olsuna gittiklerinde yaşlı adam onları erken hükme varmamaları konusunda uyarmış. Geçmişten ders alan komşular bu sefer konuşmamışlar ama akıllarından yine de yaşlı adamın ve oğlunun çok büyük zorluk çekeceğini geçirmişler. Derken yaşlı adamın ülkesi komşu ülke ile çok büyük bir savaşa girişmiş. Hükümdar, eli silah tutan bütün herkesi orduya almış, tabiî yaşlı adamın oğlu sakatlandığı için bu kanlı savaşa katılmamış. Yaşlı adam ise bu defa da erken hüküm vermemiş olmakla ne kadar isabetli davrandığını herkese göstermiş.
çok ibretlerle dolu böyle süreçlerden ülke olarak hep geçmiyor muyuz? Sayısız kapatılan partiler ve her kapanışta heba olan onca emek ve yıkılan ümitler. Derken bu ümitsizliklerden her seferinde daha güçlü geri dönüşler. Geri dönüşler de muktedir olamamanın verdiği yeni ümitsizlikler ve tekrar karamsarlık. Biraz geri çekilip baktığımızda tamamen bizim irademiz dışında gelişen hadiseler. Parti kapatılmadığına sevinelim derken prangalardan kurtulamamış olmanın verdiği eziyet. Acaba diyorum kendi kendime, hikâyedeki bilge yaşlı adam gibi yorum yapmak için henüz erken mi?..
-
İKİYüZLüLüĞüN BU KADARI
60. yılını kutluyormuş. Büyük gazete. Büyüklüğü; omuzu kalabalık, postallı cenahın arkasına sığınmasıyla doğrudan orantılı. Şimdi kuruluş yıldönümünü kutluyor ya; tirajları düşüyor olmasına, artık gün be gün tekzip edilen haberlerle özdeşleşmiş halde olmasına rağmen, özgürlüklerden yanaymışçasına, ayrımcılığa karşıymışçasına reklamını yapıyor. Utanmadan, yüzü kızarmadan... Şişman bir kız çocuğunu gösteriyor önce. Spor salonunda yalnız başına oturan. Terk edilmiş. Kilosu sebebiyle dışlanmış. Arkadaşları tarafından, belki de öğretmeni tarafından da yalnızlığa terk edilmiş, birlikte oynanmaya layık görülmemiş. öylece oturuyor yalnız başına. Sonra da; “Biz de ayrımcılığa karşıyız. Bilmem kaç yaşındayız.” Pes doğrusu. Yıllardır bıkmadan, usanmadan müstehcen resimleri, Batı’nın en batıcı ülkelerinde bile görülmeyen bir pervasızlıkla boy boy yayınlat dur. Magazin haberlerini kimin kilo aldığı, almadığı, estetik yaptırıp yaptırmadığı, selüliti olup olmadığı gibi vatana millete duyurulması gereken (!) en önemli (!) bilgilerle süsle. Kadınları tektipleştirecek bir cendereye hiç düşünmeden sok. Sonra da biz de bir insanın kilosuyla uğraşmayız de. Pes doğrusu!
Bir diğeri, bu daha da hakaretvari. Hakaret içerdiğinden değil. Türkiye insanını akılsız yerine koyduğundan. Nasıl mı? Bir avlu ekrandaki. Belli ki kırsal bölgede bir ev. Küçük erkek çocuk heyecanla hazırlanıyor. Yanındaki kız kardeşi. Oğlan çocuk, sırtında okul çantası, neşe içinde avlunun kapısından çıkıp giderken minik kız imrenen gözlerle ona bakıyor. Uğurluyor. Okula gitmiyor. Gidemiyor. Neden? Sözde insan hakları savunucusu reklam sahibi icin, kızın hürriyeti olmadığından. Sebeb? Onlara göre ailesi, kız evlat okutmayan tutucu zihniyet. Peki gerçek?.. Gerçek hiç de öyle değil. Kız okuyamıyor; çünkü başörtüsü yasağı var. Kız okuyamıyor; çünkü bu reklamı servisleyen medya patronunun, kanal kanal, gazete gazete yasağı savunduğu için. Yani hürriyetsizliğin tam da kendisi oldukları için… Sanki görmüyoruz. Sanki uyuyoruz!.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.