Gurur Şeytandan Onur Rahman’dan
Onur mu dedin sen a efendi,
Cümlesi kaç para eder ki,
Elimizle yok ettik bu nimeti,
“Asra yemin” bile fayda etmedi.
Evet, ister kabul edelim, ister reddedelim, hangi mazereti üretirsek üretelim; yaratıcının bize bahşettiği “onur” gibi büyük bir nimeti, maalesef elimizle, dilimizle harcadık.
Gurur şeytandan, Onur Rahman’dandır. Gururumuz ağır bastı şeytana yenik düştük.
Rahman’dan olan ve bizi insan yapan “onur” gibi dünyevi ve uhrevi mihengimizi hem harcadık hem harcattık.
Devrin bütün şiddetini, öfkesini, bencilliğini, acımasızlığını yüreğinde eriten, insanlığı şefkat ve merhametle tanıştıran, ilmek ilmek sevgiyle dokuyarak, gergef gergef şefkatle örerek bir rahmet toplumu inşa eden Efendimiz (s.a.v.) i, kendi nefsimize anlatmak yerine, başkalarına anlattık.
Kendimizi kurtuluşa ermiş gördük. Kendimizi kurtarmak yerine, başkalarını kurtarmaya ve onların hayatlarını düzene sokmaya çalıştık.
Oysa şu soruyu hiç sormadık, hala da sormuyoruz. Başta ben de olmak üzere hala aynı hatayı yapmaya devam etmekteyiz.
Soru şu:
-“Ben Peygamberimizden ve Kur’an’dan nasihatler ediyorum, bilgiler aktarıyorum, konuşmalar yapıyorum, kitaplar yazıyorum, yazılar irad ediyorum.
Acaba beni dinleyenler, okuyanlar, benim hayatımda yazdıklarımdan, konuştuklarımdan ne buluyor ve ne görüyorlar. Karşımdakilerin gözünde ben nasıl bir Müslümanım?”
Bu soruyu sorabilecek yürekli bir Müslüman olduğunu sanmıyorum.
Çünkü ne yazık ki ve pek çok defa maalesef ki, insan onurunun yerlerde süründüğü, suiistimal edildiği, sömürüldüğü kesim, dine diyanete en çok sahip çıkan çevrelerdir.
Efendiler Efendisi buyururlar ki;
-“Ben rahmet olarak gönderildim, lanet etmek için gönderilmedim.”
Bu gerçeği reddedecek bir tek Müslüman düşünülemez. Peki, o zaman hepimiz aynaya bakalım ve birbirimize gizli ya da açık ne kadar husumet beslediğimizi test edelim.
¥
Yazıya şikâyetlerle başlamış olsam da asıl niyetim, şükür üzerine olacaktı ama yara öyle büyük ki, derdi söylerken haliyle acılar ön plana çıkıyor.
Şükürler olsun Diyanet İşleri Başkanlığı, kuruluşundan bu yana nihayet hem dinimizin hem de Müslüman halkımızın istediği gibi bir başkana kavuştu.
Yine şükürler olsun ki, kulların istediği gibi değil, Allah’ın istediği gibi konuşuyor. Gururuna kapılarak değil, onurunu koruyarak ve sahip çıkarak konuşuyor.
Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle yaptığı konuşmaların her bir cümlesi, hem insani hem de İslami ölçülerde.
Allah razı olsun. Elbet şeytana uyup kin ve öfkelerini gurur tarlasında yetiştirenler itiraz edebilirler.
Ama ruhunu gururuna değil de onuruna teslim etmiş her inançtan insan türü, mutlaka bu mesajları bağrına basacaktır.
Velhasıl geçimsizliklerimizin temelinde “şeytandan gururumuz,” barışın temelinde ise “Rahman’dan onurumuz” vardır.
Hangisinin tercih edileceği ise kişinin mayasına kalmıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.