İsrail’e doğum hediyesi mi?
Boston eyaletinde 117’incisi yapılan tarihi yarış maratonunun son saniyelerinde peş peşe iki bomba patladı. Yoğun kalabalıklar arasında ve kitle arasında patladığından dolayı yine akıllara ister istemez 11 Eylül’ü getirdi. Zaten 11 Eylül küreselleşmiş ve bir zincir demeti halini almıştı. Saldırının silahla olmaması bir yalnız kurt veya bir manyak ihtimalini devre dışı bırakıyor ve onların işi olmadığını aksine planlı olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla ya istihbarat ya da örgüt işi. Eğer bu işi yapan bir örgüt ise ABD içinde çok faal ve güçlü olması gerekir. Bu kadar güçlü hangi örgüt olabilir? İlk refleksler Kaide’yi gösterdiğine göre; gerçekten de Kaide’nin bu kadar gücü var mı? 11 Eylül bir kez yaşanmıştı. 11 Eylül iddia edildiği gibi onların marifeti ise örgüt bugüne kadar benzeri bir saldırıyı Amerikan topraklarında ikinci kez yapamamıştı. Peki! Bu saldırı bu tezin düştüğünü mü gösteriyor? Evet! Bu saldırıyı yapanlar veya yaptıranlar 11 Eylül’ü yeniden hortlatmak ve hatırlatmak istemişlerdir. Lakin 11 Eylül’ün gerçek failleri meçhul ve sır olarak kalmaya devam edecektir. Zira Amerikan derin devletiyle bağlantılıdırlar. ABD şimdiye kadar 11 Eylül ile alakalı olarak ciddi bir tez ortaya koyamamıştır. İddialarını ispatlayamamıştır. 1993 yılında Ömer Abdurrahman’ın isminin de geçtiği provanın bir tekrarı olmuştur. Amaç İslamfobyayı hortlatmaktır. Putin’in Beşşar’ı desteklemesinin tek nedeninin Rusya’da güçlenen İslam ile ilgili korkusu ve nefreti olduğu söylenmektedir. ABD’nin bugüne kadar muhaliflere destek vermemesinin tek nedeni de yine budur. Saldırıyı planlayan taraf örgüt değil, istihbarat teşkilatları ise bu elemanlar yine derin devletle bağlantılı olmalılar. ABD’yi kızdırma pahasına ABD’de bu işi yapacak yabancı bir istihbarat teşkilatı bulunamaz. Ancak ABD içine sızmış derin güçler bu işi kotarabilirler. Peki! Kim yaptı sorusunu geçersek niçin yaptı konusu akla geliyor. Gerçekten de bu saldırı neyin eseri ve kim amaçladı ve niçin amaçladı?
¥
11 Eylül sabıkası nedeniyle bu ülkede ve dünyada yaşayan Müslümanlar aleyhine terörle ilgili peşin bir algı oluştu. Dolayısıyla bu algı yeniden canlandırılmak isteniyor. Bu bombalama eylemleri algıyı tazelemek için yapıldı. Bu itibarla alçakça bir saldırı. Bu saldırıyı yapanlar ve yaptıranlar ‘olağan saldırganı’ yani Müslümanları akla düşürmek istedi. Bu saldırı bana göre İsrail’e doğum hediyesidir. Bu saldırının yapıldığı tarihlerde Boston’la birlikte İsrail’de de 65’inci kuruluş yılı kutlamaları ve etkinlikleri yapılıyordu. Miladi takvimle İsrail 14 Mayıs 1948 tarihinde kuruldu ve doğdu. Lakin İbrani tarihe göre, İsrail’in bağımsızlık günü miladi takvim içinde yer değiştiriyor ve oynuyor. Bu yıl 16 Nisan (2013) tarihine denk gelmiştir. Bizde 31 Mart hadisesinin Osmanlıların kullandığı Rumi takvim ile miladi takvim arasında farklı günlere isabet etmesi gibi. İsrail’in kuruluş veya bağımsızlık günü İsrail’e iki hediye birden verildi. Bunlardan birisi Balfour Deklerasyonunun orijinal yazmasının İngilizler tarafından İsrail’e hediye edilmesi ve bundan böyle bu belgenin İsrail’de daimi olarak teşhir edileceği keyfiyetidir. İkincisi de dünyada ve ABD’de Müslümanları yeniden hedef gösteren bu saldırılardır. Amerikan devleti ve moron/geri zekalı Amerikan vatandaşları bu saldırılarla yeniden kışkırtılmış ve Müslümanlar aleyhine imale ve maniple edilmiştir. Nitekim bu zokayı yutan bazı aklı evveller hemen Müslümanları hedef göstermeye başlamışlardır.
¥
Nitekim patlamalardan sonra gazeteci kılığında salağın biri çıkmış ve ‘Müslümanları öldürün’ komutu vermiştir. ABD’de tek salağının Erik Rush olmadığını düşündüğünüzde tehlikenin hacmini kavrayabilirsiniz. Saldırı, Suriye meselesi ve İsrail’in derinleşen yalnızlığı ile alakalıdır. İsrail ve yandaşları Amerikan kamuoyu ve devletini derinleşen yalnızlığına karşı seferber etmeye ve Müslüman düşmanlığı üzerinden yanına çekmeye çalışmaktadır. Boston’da eşzamanlı bombalamalarla birlikte Kennedy Kütüphanesinde de yangın çıkarılmıştır. Suriye rejiminden sonra İsrail de yeniden Kaide kartıyla oynamaya başlamıştır. Kaide de zaten yeteri kadar onlara pas veriyor. Sözgelimi, Nusret Cephesi bir şekilde Irak Kaide yapılanmasıyla irtibatlı olduğunu ilan etti. Bu gövde gösterisine gerek var mıydı? Bu gövde gösterisinin yankısı Boston’da ortaya çıkmıştır. Suriye rejiminden sonra İsrail de yeniden Kaide kartıyla oynamaya başlamıştır. Bu, Suriye meselesinde nötr konumda olan ABD’yi negatif konuma itme çabasıdır. Thomas Friedman ve Daniel Pipes gibi Yahudi ve İsrail dostları bunu yapmaya ve ABD’yi muhaliflerden uzak tutmaya çalışıyorlar. Hatta Esat’a yaklaştırmaya gayret ediyorlar. Tekrar Kaide ateşi ABD’nin ocağına düşerse veya düşürülürse ABD’nin konumu bundan etkilenmeyecek midir? Kanaati acizaneme göre de bu patlamalar Suriye olaylarıyla alakalı olarak ABD’ye verilen bir mesajdır. Bütün Batılılar yapılacak yardımların veya silahların bir şekilde aşırı uçların ve Kaide’nin eline geçeceğini söylüyorlar. Bundan dolayı Rusya ve Çin karşısında geri duruyorlar. Almanya’da Cem Özdemir’den Rasmussen’e kadar. Batı bugüne kadar suskunlukla Esat rejiminin ortağı olmuştur. Boston saldırısı kalleşçe bir saldırıdır. ABD’nin Suriye tutumu da kalleşçedir. Beşşar Esat, ABD’nin kırmızı çizgisi olan kimyasal silahlar kullansa da bunlar İsrail’e yönelik olmadıkça müsamaha edilmektedir. Netice itibarıyla, seçilmiş bir ırkın mensupları değil ale’l ade Suriyeliler ölmektedir. Önemli olan kitle imha silahlarının İslamcıların eline geçmemesi yine Suriye rejiminin dümeninin İslamcıların eline geçmemesidir. Ondan ötesi Şam’da kaysı ya da Beşşar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.