M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Şefaat’te Görüş Farklılıkları

Şefaat’te Görüş Farklılıkları

Daha önce de yazmıştık. Şefâat, lügatte: “tek başına olan birinin, diğerini yanına alarak çift olması” anlamındaki şef’ kelimesinden türemiştir. Sevdiği kişinin suçunun bağışlanması veya uğrayacağı zararın giderilmesi için aracılık yapmak demektir. Bu, bazen de sevdiği kişinin menfaatini veya iyiliğini yüksek bir makamdan isteyerek ona yardımcı olmak şeklinde de tarif edilir.(Râgıb el-Isfahânî, “şefe’a” md.)

Dini ıstılahta ise; “Allah’ın, âhirette Hz.Peygamber başta olmak üzere bütün peygamberler, melekler ve salih müminleri, günahkâr müslümanları bağışlasınlar ve cehennemden çıkarsınlar diye onları vesile kılmaktır.” Ayrıca, bir müminin, diri veya ölü olan mümin kardeşine gıyabında dua etmesi de bir tür şefâat olarak kabul edilir.(Âlûsî, 5/97).

***

Köşe yazısına sığamayacak kadar amik ve ariz olan ve hakkında bir sürü fırtınalar koparılan bu konu hakkındaki görüşleri dört maddede özetleyelim ve grisini de okuyucuların araştırmasına bırakalım.
İslâm bilginlerinin çoğu, Rasulüllah’ın (sav) mahşerde uzun bir bekleyişten sonra insanların hesaba çekilmelerini sağlamak ve müminlerin cennetteki derecelerini yükseltmek amacıyla Allah katında şefâat edeceğini ve âhirette kâfirler hakkında şefâatin gerçekleşmeyeceğini söylerler. Buna itiraz eden ve aksini düşünen alimlerin varlığı da bilinmektedir.
Şefaat konusunda alimlerin tartıştığı dört ana görüş dikkat çeker:
Birinci görüşe göre; Âhirette gerçekleşecek şefâat yalnızca Allah’a aittir, mahiyetini insanlar bilemez. Çünkü âhiret gaybîdir, ahiretteki şefaat de gaybîdir. Dolayısıyla, kimlerin şefâatçi olacağı ve kimlere şefâat edileceği konusunu Allah’a havale etmek en doğrusudur.
İkinci görüştekiler; Ahirettte şefâat yalnızca küçük günah işleyenler içindir, derler.
Üçüncü görüştekiler de; İşlediği büyük günahından tevbe edenler  ve mümin olarak ölenlerin sevaplarını artırıp cennetteki derecelerini yükseltmek için kendilerine şefaat edileceğini söylerler.
Dördüncü görüştekiler ise, Ahirette şefâat büyük günah işleyenler içindir, derler. Bunlar tövbe etmeden de ölseler mümin oldukları için şefaate muhataptırlar.

***

Şefâatle ilgili bu farklı görüşleri ileri sürenlerin hepsi İslam alimidir ve bu görüşlerin temel dayanağı kısmen ayetlerle birlikte daha çok hadisler ve hadis kitaplarındaki rivayetlerdir. Hadis rivayetleri arasında tenakuz gibi görülen anlatımlar da bu alimler tarafından kendi görüşleri doğrultusunda tevil ve telif edilmeye çalışılmıştır.
Son olarak şunu da aktaralım: Şia’ya mensup alimlere göre de, özellikle Ehl-i beyt imamları şefâat eden zümre içinde yer alacaklardır.
Müslümanların, sadece bu konuda değil her konuda referans alacağı ilk ve yegane kaynak Kur’an ayetleridir. Bu ayetler anlamasına yetmiyorsa, onu anlatan Peygamber (a.s) sözü veya tatbikatı vardır ve bu onu bağlar. Bundan ötesi, sahih kaynaklarla gelen eimme-i müctehidin’in ve ulema-i salihin’in görüşlerinden elbette yararlanır ama onların hiç birisinin nass olmadığını bilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
57 Yorum
M. Emin Parlaktürk Arşivi