Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Çarnayev kardeşler

Çarnayev kardeşler

Boston olaylarından sorumlu tutulan Çarnayev kardeşleri azmettiren nedenler üzerinde duruluyor. Çarnayev kardeşlerin nasıl bir dönüşüm geçirerek bombacı haline geldikleri merak ediliyor. Esasında meseleyi sadece Çarnayev kardeşlerinin dönüşümü üzerinden ele almak yanıltıcı olur. Asıl dönüştürücü etki, Rus-Amerikan ilişkilerindeki baş döndürücü dönüşümdür. Geçmişte Mücahitler üzerinden Rusya’yı dize getirmeye çalışan ABD, şimdi Rusya ile ‘teröre karşı’ ortaklık noktasına gelmiştir! Afganistan ve ardından Suriye (Cenevre mutabakatı üzerinden) konusunda anlaştıkları gibi Kafkaslar noktasında da Amerikalılar Rus penceresinden bakmaya başlamışlardır. Çarnayev kardeşlerin Rus hedeflerine saldırmak yerine (fiil ve eylem gerçekten de onlara ait ise) Amerikan hedeflerine yönelmeleri bu ilişkilerin tümünde bir kaymaya işaret ediyor. Saldırılar kişisel tepkiyi aşıyorsa Amerikan hedeflerinden ziyade bu ittifakı hedef almış olmalıdır. Obama’nın azmettirici ve yönlendirici hissi faktörlerle alakalı olarak konuşması, aynı zamanda ABD’nin kaynaştırma potası vasfının(melting pot) sorgulanmasıdır. Veya kaybettiğini göstermektedir. ABD kaynaştırma potası olmaktan çıkmaktadır. Çarnayev kardeşleri bu yola sevk eden faktör veya faktörler ne olabilir? Bu hususta birbiriyle bağlantılı olarak iki husus üzerinde durulmaktadır. Birincisi, ABD’nin kaynaştırma potasından etkilenmemiş olmalarıdır. Burada Çarnayev kardeşler mi anormal yoksa ABD mi bu vasfını kaybetti? Özellikle de Müslüman kitleleri potasında kaynaştırmaktan ve eritmekten aciz mi kaldı? Yoksa bizatihi Amerikan toplumu da birbirine yabancılaşmakta mıdır? İkincisi de internet ortamında ‘radikal unsurlardan’ etkilenmiş olma ihtimalleridir.

¥
Çarnayev kardeşleri azmettiren faktör bize Oğuz Atay’ın ‘Tutunamayanlar’ kitabını hatırlatmaktadır. Kardeşlerin amcaları Ruslan da yeğenlerinin Amerikan toplumu ile bütünleşemediğini ve kaynaşamadığını ve dolayısıyla tutunamadıklarını onaylamaktadır. Bir de Rus laneti peşlerini hiç bırakmamaktadır. Stalin zamanında Çeçenistan’da tutunamadıkları gibi ardından komünizmin çökmesinden sonra Kırgızistan’da tutunamamışlardır. ABD’de de aynı kaderi paylaşmışlardır. American University’de İslami Çalışmalar kürsüsünün başkanı Akbar Ahmed durumu şöyle analiz ediyor: “Amerikalılar ama tam Amerikalı değiller. Eski ülkelerini bilmiyorlar ama yeni ülkeye ayak uyduramıyorlar.” Amca Ruslan da Amerikan toplumuyla kaynaşamadıklarını ve bu ülkede tutunamadıklarını doğrulamaktadır (Again, I say what I think was behind it: being losers. Not being able to settle themselves. And thereby just hating everyone who did.). Olay anlatıldığı gibi ise arkasında nesilleri aşan büyük bir sosyal felaket yatmaktadır. Azmettirici bir insan, bir olay değil nesilleri aşan birikmiş travmalar ve kitleler arasında yalnızlık ve kaybetmek ve tutunamamak olarak sıralanabilir. 10 yıldan beri ABD’de mülteci olmalarına ve vatandaşlık almalarına rağmen maratona veya yarışa saldırmalarının ardında karışık ve mürekkep bir duygu olmalı. Bu duygulardan birisi, elbette bu ülkede yabancılıklarını üzerlerinden atamamalarıdır. İkincisi, Çeçen olma lanetinin peşlerini bırakmaması ve Rus istihbaratının ve dolayısıyla FBI’dan yakalarını kurtaramamalarıdır. Mazeret olmasa da bu durumdan intikam almak istemiş olabilirler. Çarnayev kardeşler meselesinde en kârlı çıkan Rus tarafı olmuştur. Afganistan’dan sonra ABD, Suriye’de ve onun ötesinde Çeçenistan’da da veya genel ifadesiyle Kafkaslarda da Rusya’nın peşine düşmüştür. Kafkaslar’a Rus penceresinden bakmaktadır. Onları bir araya getiren karmaşık ve bağdaşık hususlardan birisi de İsrail’in çıkarlarını gözetmeleridir.
¥
Stalin’den beri Çeçenler sürülen ve horlanan bir halktır. Küçük kardeşlerden Cevher, Kırgızistan’da doğmuş ve ülkesi Çeçenistan’ı görememiştir. Çarnayev kardeşler Çeçenistan hasretiyle büyümüşlerdir. Ülkelerini görmek bir yana Rus istihbaratı peşlerine takılmış ve Amerikan istihbaratıyla onlar hakkında bilgi paylaşmaktadır. Obama da bu nedenle olayın akabinde Putin’e şükranlarını sunmuştur. Bu ortamda nasıl bir güven içinde olabilirler? Rusların saldırganlığa dayalı güvensizlik kaygısı mı meşru yoksa hedefteki Çeçenlerin güvenlik kaygısı mı? Geride bıraktığınız ülkenizden dolayı ve inançlarınız nedeniyle her zaman zanlı pozisyondasınız. Ruslar masumları yerlerinden yurtlarından ettikleri yetmiyormuş gibi bir de mülteci durumunda bile onları gölge gibi takip ediyorlar.  Annesi Zubeidat Çarnayeva da Amerikan Federal Soruşturma Bürosunun (FBI) çocuklarını gölge gibi takip ettiğini ve dolayısıyla haklarında bir güvenlik çatlağı olmadığını ve takibata rağmen nasıl olup da oğullarının bu işe kalkıştığını anlayamadığını ifade etmiştir. Anne duygularını şöyle paylaşıyor: “Onun attığı her adımı kontrol ediyorlardı. Şimdi de bunun bir terör saldırısı olduğunu söylüyorlar. Bu imkansız. Benim oğullarım masum.” Babası Anzor da, oğullarını savunuyor. Baba da anne gibi konuşuyor: “Onlara tuzak kuruldu. Ben çocuklarımdan eminim. Bu saldırıyı kim yaptı bilmiyorum ama Tanrı biliyor ve onları cezalandıracak.” Elbette yaslı ve kederli anne ve baba oğullarını savunma konusunda hissi davranabilir ve konuşabilirler. Lakin artık şu bir gerçek ki, ABD kaynaştıran bir ülke olmaktan çıkmış ve dağıtan bir ülke haline gelmiştir. Dış politikada saldırganlığı da bir biçime iç dengelerine de yansımaktadır. Bununla birlikte, tabii ki sivillere ve masumlara yönelik bu tarz saldırılar kimden gelirse gelsin kuralsızdır ve onaylanamaz. Bu da meselenin başka bir boyutudur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi