Aysel Tuğluk gibiler oldukça Çözüm Süreci’ni provoke edecek mayın ya da bomba aramaya gerek yok. Bakın ne yazmış;

“Tam burada en can alıcı soru çıkar karşımıza: ‘İyi güzel de PKK ne olacak?’ PKK’nın ne olacağına dair soruya verilecek cevap konusunda açık yürekli olmak gerekiyor. En az önümüzdeki çeyrek asır boyunca Kürtlerin var olduğu her yerde PKK da çeşitli biçimlerde olacak. Suriye’de bir süre daha silahlı; İran’da yakın gelecekte tekrar silahlı; Avrupa’da kurumsal vs.”
Tuğluk’un kafasında sorunun çözülmesi kesinlikle yok.
Hatta PKK meselesini diğer ülkeleri de kapsayacak biçimde görüyor: Yani dört parçalı bir yapı. Türkiye-Suriye-İran ve Irak.
Irak’ta bir statü elde ettiklerini düşünüyor olmalı ki Irak’ı saymamış. Diğer üç parçayı da PKK marifetiyle hal yoluna koymayı planladıklarını gösteriyor bu satırlar.
Terörün bitmesi için elimizden geleni yapıyoruz ve yapalım, ama şunu da bilelim ki; hem BDP’nin içinde hem de PKK’nın içinde “Dört Parçalı Federatif Kürt Devleti” arzusunu taşıyan güçlü bir damar var.
Tuğluk, aslında bu sözleriyle PKK’nın silahlı güçlerinin önce Suriye’ye sonra da İran’a kaydırılacağını da açık açık dile getirmekten çekinmediğini gösteriyor. Rahatlığı bunun tespitinin zor olmayacağından kaynaklanıyor olmalı…
Yakalanan huzur ortamında, aidiyet duygularını güçlendirecek adımlar konusunda elimizi çabuk tutarsak Aysel Tuğluk gibi mayınlı zihniyetlerin etkisini kırmış oluruz.
PKK’ya yakın sitelerde süren tartışmalarda belli köylerin kilit önemde olduğu, buralardan çekilmenin bölgenin tamamının Türkiye’ye terk edilmesi anlamına geleceği tartışılıyor.
Bu köylerin civarında küçük gruplar halinde kalınması ve halkın devletle temasa geçmesinin engellenmesi gerektiği üzerinde duruluyor.
Bence bu çok kilit bir tartışma.
Öcalan’ın açıkladığı çekilme takviminin sonuna gelindiğinde Güvenlik Güçleri marifetiyle bölge çok sıkı bir taramadan geçirilmeli.
Tek bir PKK’lının kalmadığından emin olunmalı ve PKK’nın kilit olarak gördüğü bütün köylerle çok sıkı temaslar kurulmalı.
PKK’nın bir daha yerleşmesine fırsat vermeyecek kadar sıkı tarama ve kontroller olmalı bunlar.
Çözüm Süreci’ndeki iyi niyet, güçlü kamuoyu desteği ve baskısıyla, “hain planların” eriyeceğine olan umudumuzu koruyup çalışmalıyız.
Lakin Yalçın Akdoğan’ın ısrarla tekrarladığı “temkin” kelimesinin de içini dolduracak adımları atmamız gerekiyor.
Karşımızda yedi kocalı Hürmüz gibi bir terör örgütü var. Kullanmayan devlet kalmamış. Dünyada güçler dengesini elinde bulunduranların AK Parti’nin ve Türkiye’nin yükselişini hazmedemediklerini biliyoruz.
En kritik anda PKK’nın kocalarından birisi devreye girip, umulmadık bir kırılma yapabilir.
Huzur ortamının bir gün daha devam etmesi bile çok önemlidir.
Ayrıca TSK’nın internet sitesinden yapılan, “Teröristle mücadele yasalar ve hükümet direktifi çerçevesinde devam ediyor” şeklindeki açıklama da bu çerçevede bir önem atfetmektedir.
Temkinle ve kararlılıkla ilerlemeye devam.