D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

24 Nisan!

24 Nisan!

Hep “23 Nisan” yazılır, biz “24 Nisan”ı yazalım!

Aslında içeride 23 Nisan kutlanırken, hariciyemiz 24 Nisan’ı nasıl atlatacağını düşünür. Her yıl tekrarlanan bir kâbus!
Bu sene ABD Başkanı ne diyecek? Geçen yıla kadar “soykırım” veya “katliam” demedi. Bazılarına göre, ona yakın bir söz söyledi… Bu dahi ABD Ermenilerini tatmin etmez!
Diğer taraftan, Fransa başta olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri “Ermeni katliamı yok” demeyi suç sayacak düzenlemeler peşindeler. Bir kısmı böyle hükümleri meclislerinden geçirdi bile…
Peki 24 Nisan’da ne oldu?
1914’ün son aylarında Birinci Dünya Savaşı Başladı; Osmanlı Devleti de savaşın tarafıydı. Doğu cephesinde Ruslarla savaşılıyordu. Bölgede hatırı sayılır Ermeni nüfusu vardı. Yüzyıllardır bir arada yaşamış halkların arasına Ermeni komitacılar girdi. İstiklâl dâvası güden komitacılar Rusya ile işbirliği yaptı. 1914’te 30 bin müslüman katledildi. 1915’te rakam 90 bini aştı.
Savaş halinde her ülkenin hükümeti bazı tedbirler alır. Osmanlı hükümeti de tedbir almak ihtiyacı hissetti. Ermeni Patriği, Ermeni milletvekilleri ve Ermeni halkının ileri gelenlerine “müslüman katliamının devam etmesi halinde icabeden tedbirlerin alınacağı” bildirildi.
Fakat bu uyarı bir işe yaramadı, savunmasız müslümanlara, kadın veya çocuk demeksizin, saldırılar arttı. Ordu bir çok cephede savaş hâlinde olduğu için, cephe gerisinin emniyete alınması gerekiyordu.
24 Nisan 1915 tarihinde Ermeni Komiteleri kapatıldı, elebaşılarından 2345 kişi devlet aleyhine faaliyette bulunmak suçundan tutuklandı ve Ankara ile Çankırı cezaevlerine konuldu...
İşte Ermenilerin dünyayı ayağa kaldırmalarının sebebi! Bugünkü tabir ile terörist teşkilatların elebaşılarının tutuklanması!
Bunun tercümesi şu: “Bıraksaydınız, katliama devam etselerdi!”
Buraya kadar yazdıklarımıza bakıp, “hani şu meşhur ‘tehcir’ var ya o neyin nesi?” diyenler olacaktır. Müslümanlar, Türkler yüz yıldır Balkanlardan, Kafkaslardan tehcir ediliyorlardı. Her iki bölgede de ciddi katliamlar yaşandı, bu katliamların korkusuyla güvenli bölgelere yüz binler, belki milyonlar göç etti. Onlar “muhacirler”di.
Fakat onların “tehcir”inden bahseden yok!
Onların göç ettiği bölgelerde yürütülen katliamlar da kayıtdışı!
İşin ilginci, biz de yaşadığımız zulümleri yazmadık, asla dâvasını gütmedik. Çok az kalem sahibi bunları yazıp çizdi. Bunlardan biri de Zağra Müftüsü Hüseyin Râci efendidir.
İşte onun kitabından birkaç satır:
“Yukarı il tâbir olunan köylerden Umurculu, Hasköycük, Bayezidli, Biçareli, Şekerli ve saireden, angarya diye yüz seksen arabayı Şıpka’ya toplayıp, üç gün tevkif ettiler. Evvela –müslümanlara kendilerinin mezarı demek olan-bir büyük kuyu kazdırdıktan sonra, hepsini öldürüp o kuyuya doldurdular.”
“Bu kuyu, Şıpka’nın doğu tarafındaki iki öyüğün arasındadır. Tepede Şıpka istihkâmlarının civarında, orman içinde, on iki müslümanı daha ateşe yaktılar. Bir takım aileleri ise kapılarını çivileyerek, evleriyle birlikte yaktılar.”
“Yukarı Sarıhanlı köyünden yüz altmış kişiyi ‘Burayı bir islâm mezarlığı yapacağız!’ diyerek hepsini öldürüp oraya gömdüler…” (Tarihçe-i Vak’a-i Zağra, Ertuğrul Düzdağ neşri)
Peki, “Ermeni tehciri” neyin nesi?
Bunun 19 Mayıs 1915 tarihli kararname ile uygulamaya geçirildiği söylenir. Bu kararname veya geçici kanun “tehcir” kanunu olarak bilinir. Oysa bu Kanun-ı Muvakkat, yani geçici kanun “Savaş sırasında hükümet uygulamalarına karşı gelenler için askerî açıdan alınacak tedbirler”le ilgilidir.
Askeri birliklere, savunmayı aksatıcı, asayişi bozucu muhalefet ve silahlı tecavüz gibi durumlarda köyler ve beldeler halkı diğer yerlere sevk ve iskân edilebilecektir. Bu kısacık metinde hiç bir etnik veya dini topluluk zikredilmemiştir. O yüzden “Ermeni Tehciri Kanunu” iddiası tamamen yersizdir. (Bk: Salâhaddin Kardeş: “Tehcir” ve Emvâl-i Metruke Mevzuatı, Maliye Bakanlığı y., 2012)
Savaş şartlarında göçürme uygulaması yapılmıştır. Göçürülme sırasında askeri koruma tedbirleri yetersiz kalmıştır; çünkü ordu savaştadır. Bazı yerlerde ciddi telefat olmuştur. Bilhassa güneydoğuda aşiretlerin bu telefata yol açtıkları da biliniyor. Buna rağmen, önemli bir Ermeni nüfusu Suriye’ye, Lübnan’dan nakledilmiştir ki, bugün oralarda hâlâ çok sayıda Ermeni vardır. Bunların önemli bir kısmı da, Avrupa ülkelerine ve Amerika’ya göçmüştür. Şimdi tantanayı çıkaranlar da “diaspora” denilen bu Ermenilerdir…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
D.Mehmet Doğan Arşivi