Özal suikasti
Uğur Tonik’in tanıklığına neden başvurulmaz. Dava açıldı ya, artık bu işin arkası gelir inşallah..
Ya da Sabri Yirmibeşoğlu’nun ifadesine neden başvurulmadı bu güne kadar?.. Tonik Yargıtay savcısı idi. Öyle sıradan biri değil. Özal suikastini soruşturmakla görevli savcı.. Yirmibeşoğlu ise dönemin MGK Genel Sekreteri.. Orgeneral. Sıradan biri değil. Vikipedia’da hakkında ilginç bilgiler var.1950’li yılların başında Çankırı Gerilla Okulu’nda, Irkçılık-Turancılık davasından beraat ettikten sonra gönderildiği ABD’den yeni dönen Yüzbaşı Alparslan Türkeş’in çok sevdiği öğrencilerinden biri. O bir NATO subayı aynı zamanda. Bahçeli’nin hırçınlığını biraz da bu gerçeklerle açıklamaya çalışmak nasıl olur acaba! NATO eğitimini Napoli’de aldı. Dönüşte Kıbrıs’a tayin oldu. Bir sonraki tayini, yine 1964’de Güney Doğu Avrupa Müttefik Kuvvetleri Komutanlığı, İzmir’dir. Daha sonra Belçika’da bulunan NATO karargâhında Nükleer Silahlar Şubesi’nde görev yapan Yirmibeşoğlu Belçika dönüşünde (1971), atandığı Özel Harp Dairesi Kurmay Başkanlığı görevinde kısa bir süre bulunup, Tuğgeneralliğe terfi ederek aynı kurumun Başkanlığına atanmıştır. 1974 Kıbrıs Harekâtının en kilit görevini bu kurumun Başkanı olarak icra etmiştir. Özel Harp Dairesi’nin “Kıbrıs’ta sivil direnişi örgütleyen lideri” olarak tanınmıştır.
Emekli general Sabri Yirmibeşoğlu 23 Eylül 2010 tarihinde Habertürk muhabiri ile yaptığı görüşmede ilginç ve önemli bir itirafta bulunur: “Eğer bir yerde halkın galeyana gelmesini bir mukavemet hareketini göstermesini arzu ederseniz sizin saygın değerlerinize düşmanın, karşı tarafın bir şey yaptığını, küçültücü hareket yaptığını gösterirseniz, halkı galeyana getirirsiniz. Özel Harp’te bir kural vardır; halkın mukavemetini artırmak için düşman yapmış gibi bazı değerlere sabotaj yapılır. Bir cami yakılır. Kıbrıs’ta cami yaktık biz. Cami yakılır mesela.” Bu ifadeler, Balyoz iddianamesindeki planlarla paralellik arzetmektedir..
Eşref Bitlis’in infaz emrini verenler, Özal’ın ya da Muhsin Yazıcıoğlu’nun infaz emrini verenler aynı karargahın elemanlarıdır.. Mumcu, Hablemitoğlu, Aksoy gibi kişilerin infaz emirleri de yine aynı merkez tarafından verilmiş olamaz mı?. Bu karargahın arkasında da, derin devletin uluslararası karargahı, onun merkezinde de ABD, İsrail, İngiliz koalisyonu bulunmaktadır..
Hurşit Tolon, Çetin Doğan, bunları almak kolay.. Bir adım daha ileri gidin gidebiliyorsanız.. Gizli bir el, bu derin yapının Ankara’daki karargahına giden yolu tutuyor, bu işin uluslararası bağlantılarını da dava dışı tutuyor..
MİT neden bu konuda bir şey söylemez. Ya da neden kozmik odada arama yapılmaz. Demirel ve dönemin Genel Kurmay başkanları da bilir bu işleri aslında.. Bu işin içinde MİT de var, Emniyet de, Asker de var politikacılar da, sanatçı da, sermaye de, Media da..
Son halkadan yola çıkarak emir verene ulaşmak çok kolay değil.
Sahi Tonik’in kızını, kim, nereye, niçin kaçırdı?..
Yunan Özal harbi bu kirli oyunun neresindeydi?..
Ahmet Özal anlatıyor: “Uğur Tonik, araştırması sırasında Kartal Demirağ’dan önce babama yönelik silahlı saldırı teklifinin cezaevinde hükümlü bulunan Veli Can Oduncu’ya götürüldüğünü tespit etti. Ancak Oduncu bu teklifi ‘Alnı secdeye değen insana ateş etmem’ diyerek reddetti. Oduncu babama yönelik suikast girişiminden bir ay sonra cezaevinde öldürüldü. Oduncu’yu öldüren şahsın da daha sonradan öldürüldüğü ortaya çıktı.” Öldüreni de öldürürler. Cem Ersever’i öldüreni de öldürdükleri gibi.
Bu gerçekler ortada iken kim nasıl konuşabilir ki! O zaman devlet arşivlerine bakmak gerek.. O zaman Kozmik odaya bakmak gerek.. Asıl merkezdeki isimler alınır ve taşradaki silahlı gizli ordu tasfiye edilirse o zaman konuşacak çok kişi olacaktır..
O kadar çok bilinmeyen nokta var ki! Zehirlendi iddialarına yenileri eklendi bu arada.. Turgut Özal’ın ölümüyle ilgili olarak eşi Semra Özal’ın savcılığa verdiği ifadede kendisine daha önce ulaşan bir notu verdiği ve notta “Turgut Özal’ı öldürdüler, katili Azerbaycan’da. İsmi Hasan Alioğlu’dur” diye yazdığı öğrenilmişti. Dalan’ı bulurlarsa o da bilir bu işleri..
Bana biri, bir ara şöyle demişti: “Bilenler can korkusundan konuşmazlar. Konuşanlar, tam olarak ne olduğunu bilmezler”.. Bir başkası da şöyle demişti: “Bildiğini sananların bildikleri ile, gerçek bire bir aynı değildir. Bu işlerin senaryosu kriptoludur”. Yine biri, “Devletin arşiv kaydı”nı adres göstermiş ve “devlet isterse her şey ortaya çıkar” demişti..
Sanırım Tayyib Erdoğan, bölünmüş, parçalanmış bir devleti tek bir çatı altında toplamak ve bazı şifreleri eline almak ve derin gerçeği ortaya çıkartmak, devletten maaş alan, ama iktidarın bilgisi dışında operasyonlar yapan gizli-derin devleti zabtu rabt altına almak için başkanlık rejimini istiyor biraz da.. Birileri de bunun için iktidara meydan okuyor.. “Devleti bölmek istiyor” diye yaygara koparanlar zaten devleti bölüp parçalamışlar çoktan! Milleti, milletin inanç, kültür ve değerlerini düşman bilen bir derin çete icad etmişler.. Terör, kayıt dışı siyaset ve kayıt dışı ekonomi dedikleri şey bu çetenin işleri değil mi? Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.