Dikkat!.. Anket çıkabilüü, dosya düşebil

Dikkat!.. Anket çıkabilüü, dosya düşebil

"Fiş" denildi mi, aklıma "ilkokul dönemi" gelir... Öğretmenimiz, "kara tahta"nın üstüne sıra sıra "fiş"ler asardı... "Ali topu at" veya "Zeynep ip atla" yazan "fiş"li yıllar uzun süre devam etti... Son yıllarda, birçok okulda "kara tahta" da kalktı, "fiş" de... Öğrenciler, artık "tebeşir tozu" yutmuyor... Artık, "fiş"leri defterlerine geçirmiyorlar...
Ancak, okullarda "fiş"in kalkmış olması, "fişleme"nin tümden kalktığı anlamına gelmiyor tabiî!.. "Okul"larda kalktı ama, diğer "kamusal alan"larda hâlâ devam ediyor "fişleme!"
Evet, "minnacık çocuk"lar artık "kara tahta"dan da uzak, "fiş"lerden de!.. Ama, "kocaman kocaman adamlar" hâlâ "kara" çalmakla, hâlâ "fiş" yazmakla meşguller!..
Demek oluyor ki;
Koca koca adamlar, hâlâ "bugüne" gelememiş, hâlâ "dün"de yaşıyorlar!..
Buna rağmen, kendilerinin ne kadar "ilerici", ne kadar "çağdaş" olduklarını söylemiyorlar mı, işte onlara katıla katıla gülüyorum!..
KISMÎ ÖZGÜRLÜĞE BİLE KARŞILAR!
Efendim, "kara tahta" ve "fiş" muhabbetini burada kesip, "son gelişmeler"e bir göz atalım!..
Malûm, "kritik gün" ve "kritik olay"lar öncesinde veya sonrasında, bir "manipülasyon bombardımanı" yaşanır!..
Herkes, bir "yönlendirme" peşindedir!..
Bu "manipülasyon"lar bazen o kadar ileri gider ki; "Dokuz koca eskitmiş karı"lar, neredeyse "kız oğlan kız" diye kakalanmaya çalışılır!..
Bazen de;
"Hadım bir adam"a sorarlar:
"Kaç çocuğun var?"
İşte yine "kritik" günlerdeyiz...
"Sivil anayasa" gündemde!..
Yeni Anayasa ile, "başörtüsü" kısmen serbest olacak!.. "Kısmen" diyorum, çünkü örtü serbestliği "herkese" değil, sadece "hizmet alanlar"a mahsus olacak!..
Yani; bir "hizmet alan" olduğu için "üniversite öğrencisi"ne serbest olacak ama, aynı üniversite öğrencisi mezun olup da, "devlet dairesinde çalışmak" isterse, "hayır" diyecekler; "Hayır!.. Çalışamazsın!.. Yasak!"
İşin tuhaf tarafı;
Bu "yarım özgürlüğe" bile karşı çıkıyorlar!..
Bunun için "anket" hazırlatıyorlar!..
“Ismarlama” anketler!
"Arzuya göre" tabiî!..
Arzuya!.. Zamana!.. Zemine göre!..
BAŞÖRTÜSÜ... İKİ AY ÖNCE, İKİ AY SONRA!
Meselâ, 22 Kasım 2006...
Yani, geçen yıl, bugünler!..
Gündemde ne "seçim" var, ne "anayasa" değişikliği!..
TESEV bir araştırma yapmış!..
Bu da, o tarihli Sabah gazetesinde yayınlanmış!..
Sonuç: "Türban takanların sayısı 1999'a göre yüzde 4.3 geriledi..."
Tarih 28 Eylül 2007 Cuma...
Bu defa Radikal gazetesinin manşeti:
"Örtülü kadın azaldı, Malezya olmuyoruz!"
Ve ayrıntı:
"Başörtülü kadın sayısı son dört yılda yüzde 2.8 düştü... Türkiye'de her 100 kadından 61'i başörtülü... A&G şirketinin araştırmasına göre namaz kılanlar da azaldı!"
Ve dünkü Milliyet'in sürmanşeti:
"Türbanlı sayısı 4'e katlandı!"
Bu da haberin ayrıntısı:
"Konda'nın araştırmasına göre başını örtenlerin oranı son 4 yılda yüzde 64.2'den yüzde 69.4'e çıktı... Başını türbanla(!) örtenlerin oranı da yüzde 3.5'ten yüzde 16.2'ye yükseldi!"
Dikkatinizi çekerim...
Radikal de, Milliyet de, "son dört yıl"ı baz almış!..
Ancak, görüyorsunuz, Radikal'e göre "azalan" örtülü sayısı, Milliyet'e göre "artıyor!" Nasıl oluyorsa!..
"ÖRTÜ SERBEST BIRAKILMASIN!"
Buradaki "hokkabazlığı" nasıl çözersiniz bilmem!.. Ama ben, buradan hareketle bir başka konuya parmak basmak istiyorum!..
Son 2 ayda ne oldu ki, ne değişti ki; bu "başörtülü"lerin, bu "türbanlı"(!)ların sayısı birden bire artıverdi?.. Bir "sihirli(!) değnek" mi değdi de, herkes örtüye büründü?..
Hayır!.. Aslında, "örtülü sayısı"nda daha önceki yıllara göre değişen bir şey yok!..
Ancak, "konsept" değişti!..
Önümüzdeki günlerde "sivil anayasa"yı daha çok tartışacağız ya, Milliyet, şimdiden gardını alıyor!..
"Anket baskısı" ile, hem "Hükümet"i yönlendirmek, hem de "iyi sıhhatte olsunlar"a mesaj vermek istiyor!..
Neymiş, "türbanlı sayısı" 4'e katlanmış!..
Ulan, daha iki ay önce "azaldığını" yazan sizin gazeteleriniz değil miydi?..
Bu, ne demektir biliyor musunuz?..
Bu, "Örtü kısmen de olsa serbest bırakılmasın" demenin "Milliyetçe"sidir!..
Bunun, başka izahı yok!.
Herkes “görev”ini yapıyor!..
Tabii, Milliyet de!..
“Görevini yaptığı” şuradan belli ki;
“Anket sunumu”nda şöyle diyorlar:
“AKP yönetiminde geçen son dört yılda başını örtenlerin oranı yüzde 64,2’den 69,4’e, bunun içinde başını türbanla örtenler yüzde 3,5’ten 16,3’e çıktı”
Bu ifadenin Türkçesi şudur:
“Ey laikler, görüyorsunuz ya, AK Parti iktidarıyla birlikte, toplumda değişim yaşanıyor!.. AK Parti, Türkiye’yi dönüştürüyor!.. Eğer tedbir alınmazsa, Türkiye’de başı açık kadın kalmaz, herkes başını örter!.. Yasak olduğu halde başörtülü sayısı bu kadar artıyorsa, serbest bırakıldığında ne olur, varın siz düşünün!..”
Evet, denilmek istenen budur!..
Bu araştırmanın “sivil anayasa” tartışmalarının yoğunlaştığı ve “hizmet alan”lar için başörtüsünün serbest bırakılacağının konuşulduğu şu günlerde yapılmasının başka bir izahı olmasa gerek!..
Evet,
Amaç “üzüm yemek” değil, “bağcıyı dövmek!”
“EŞİ ÇARŞAFLI”(!) REKTÖR, BEKARMIŞ!
Tam da bugünlerde;
Adana Kozan’da Tevhide Kütük’ün, Rize’de Elif Azder’in insanlık dışı muamelelere maruz kalması, “Jandarma tarafından camiye baskın yapılması” hiç de tesadüf (!) olmasa gerek!..
Yine tam da bugünlerde;
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sunulan “rapor”da “bekar” bir “rektör adayı” için, evet “hiç evlenmemiş bir rektör adayı” için “eşi kara çarşaflıdır” diye not düşülmesi, hiç de rastlantı olmasa gerek!..
Hemen herkes, “bulunduğu yer” veya “oturduğu koltuk”ta kendine düşen “görev”i icra ediyor!..
Kimi “anket”lerle yapıyor görevini, kimi de işte böyle “fişleme”lerle!..
Birileri; sadece “cumhur”u değil, “cumhurbaşkanı”nı bile, işte böyle yönlendiriyor!..
En azından “manipüle” etmeye çalışıyor!..
Siz siz olun;
Özellikle bu tür “kritik günler”de “anket kılıflı manipülasyon”lara veya “haber kılıflı propaganda”lara aldanmayın!..
Böyle günlerde;
“Başörtülü” sayısı artabilir!..
“Olmayan eş”e çarşaf giydirilebilir!..
Hasılı kelam;
Taş düşebilüü, ayı çıkabilüü!..
Dikkatli olmak lazım!..
“Bilgi kirliliği”nden kurtulmak için de, haberi “temiz kaynak”tan almak lazım!..
“Cumhurbaşkanı’nın bile aldatılmaya çalışıldığı” bir ülkede, “cumhur”u aldatmaktan kolay ne var?!?
“Anket”ler, “fişleme”ler ne güne duruyor?!?
----------------
Yalancı çobanı unutmayalım!
Bilirsiniz, benim; her olayda "bit yeniği" veya her taşın altında "çapanoğlu" aramak gibi bir özelliğim var... Buna rağmen, Isparta'da düşen Atlas Jet uçağı konusundaki "komplo senaryoları"na hiç itibar etmedim!..
Uçakta "6 Türk bilim adamı" olduğu için, "sabotaj düzenlendiği" iddiaları kaç gündür gündemde!..
Ama ben, bunlara itibar etmedim. Çünkü Cenevre'deki "proje" üzerinde sadece "6 Türk bilim adamı" değil, "tam 3 bin bilim adamı" çalışıyor!.. Üstelik, bizimkiler, o projede "gözlemci" sıfatıyla bulunuyor!.. Yani, "proje mimarları" dururken, "gözlemci"leri niye öldürsünler?..
İkincisi; o uçak, "normal güzergah"ın dışına çıktı...
Yani, "rota"sını izlemedi.
Üçüncüsü... Onu da, Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali Arıduru dün açıkladı: ''Havada bir yangın veya sabotaja yönelik hiçbir bulguya rastlanmamıştır.''
Tüm bunlardan sonra şunu söyleyebilirim:
"Bir Türk dünyaya bedel" hamaseti çok güzel de, ortadaki "gerçek"leri gözardı etmeyelim!.. Edersek, "yalancı çoban" misali, bir gün gelir, hiç kimseyi inandıramayız!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi