Merve Kavakçı İslam

Merve Kavakçı İslam

İngiltere’de ne oldu?

İngiltere’de ne oldu?

Samuel Huntington’ın Medeniyetler Çatışması teorisine bir çeşit cevap, bir nevi açıklama niteliğinde olan post-onur dünyası teoremi soğuk savaş sonrası dünya dengelerindeki değişikliklerin ve yeni denge kurulmalarının, küreselleşmenin getirdiği daha doğru ifade etmek gerekirse ‘götürdüğü’ değerler üzerinden okunmalıdır diyor. Küreselleşmenin bugünkü sonuçları itibariyle bakıldığında Doğu’nun insanlarını sömürme anlamına geldiğini ifade eden teori, aslında özü itibariyle şimdiki anlamından boşatılsa küreselleşmenin bu denli tepki toplamayacağını da belirtiyor. Dünyadaki adaletsiz sistemin insanları tepki vermeye ittiğini, karşı olduklarının aslında küreselleşme kavramı olmadığı ama onun nasıl anlaşıldığı olduğu yorumunun altını çiziyor. Bu spesifik okuma 11 Eylül saldırılarının sorumlusu olarak görülen El Kaide ile bu saldırılara cevaben dünyayı küresel savaşa sürükleyen Amerika başkanı George Bush’u aynı katagoriye koyuyor. Bin Laden ve Bush aynı itici güçlerin kazandırdığı ivme ile karşı tarafa saldırdılar diyor. Kazananları hep kazandıran, kaybedenlerin kaybetmeleri kural haline gelen bir denge üzerinde oynama yapmaya kalkışanlarının perspektifinden değerlendiriyor uluslararası alanı.

İkiz kulelere saldırmakla aslında Bin Laden, Müslümanların kaybolan onurunu geri almak istedi diyor. Çünkü ülkeleri işgal altında. Kendilerinin gibi gözükse de aslında kendilerinin değil. Sahip oldukları aslında onların değil. Katı veya yumuşak gücün araçsallığı ile işgal altındalar. Bunun müsebbibi olanlar da sadece bu işin aktif faili olanlar yani işgalci güçler değil ama onların içteki uzantılarıdır. Bu uzantıların en başında da halkına zulmeden rejimler gelir ki bunlar zaten kukla rejimler olarak addedilir.
İşgale cevap da bir nevi işgal ile geldi diye açıklıyor onur-sonrası dünyayı teori. Küreselleşmenin sonucunda Müslüman ülkelerin insanlarının onuru kırılmıştı, bunun için saldırılar gerçekleşti. Hem sembolik hem gerçek değeri olan yerler seçildi saldırı için. Verilmek istenen mesaj metaforik olduğu kadar aktüeldi de. Kabul etmiyoruz, reddediyoruz mahiyetindeydi. Bush’un liderliğinde verilen cevap da en az o kadar gerçeklik ve mecazi anlam taşıyordu. Beklemeksizin hemen kurgulanması, ABD gibi sırtı yere gelmez olduğu düşünülen bir süper güce karşı ansızın gelen bu saldırının sebep olduğu sökün hemen atlatılmış gibi gösterilmesiyle alakalıydı. Öte taraftan bir had bildirme niteliğindeydi. Dengelerin, küreselleşmenin motor gücü olan ABD’nin istediği gibi devam edeceği ve bu düzene karşı çıkanların ağır şekilde cezalandırılacağı mesajını içeriyordu. Amerika sopayı dünyaya göstermiş ya bizimle ya da karşımızdasınız demişti. İngiltere ‘izindeyiz’ diyenlerin başında geldi….sonrası malum…
Bütün bunları hatırlatma ihtiyacı duymama sebep olan; İngiltere’de yaşanan olay oldu. Londra’nın tam merkezinde bir İngiliz askeri hunharca öldürüldü. Öldüren iki kişi kaçmak yerine durmayı ve görüntülenmeyi tercih ettiler. Verecekleri bir mesaj vardı ‘Allah adına yemin ederiz ki sizinle savaşı bırakmayacağız. Bunu yapmamızın tek bir sebebi var. Çünkü Müslümanlar her gün ölüyor. Bu İngiliz askeri bir göz için bir göz, bir diş için bir diş. Kadınlar bunu görmek zorunda kaldığı için üzgünüm özür diliyorum. Ama bizim ülkelerimizde kadınlar benzer şeyleri hep görüyor. Hiçbir zaman güvenlikte olamayacaksınız. Hükümetlerinizi çekin. Onlar sizi düşünmüyor.’
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Merve Kavakçı İslam Arşivi