Muğla ne diyor?.. Halk, çözüme çoktan hazırdı
Gündemde “Reyhanlı saldırısı” ve bu saldırıdan kaynaklanan Kemal Kılıçdaroğlu’nun suçlamaları, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da bunlara verdiği cevaplar var ama, ben izninizle “Muğla izlenimleri”mi aktarmaya devam etmek istiyorum.
Efendim, dün de yazdığım gibi; son 8 haftada, “Ege’nin 8 ili”ni dolaştık.. Son gittiğimiz il Muğla idi... Bütün “toplantı”larımızda, bütün “ziyaret”lerimizde çok faydalı bilgiler edindik, ufkumuzu açan görüşler dinledik.
Ama, 1992 yılında kurulan ve Çözüm Süreci’ne verdiği desteği resmen açıklayan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde yaptığımız toplantı “tam bir beyin fırtınası”ydı.
Orada; gerek “öğretim üyeleri” gerek “öğrenciler” tarafından “çok çarpıcı görüşler” dile getirildi, çok çarpıcı “teklif”lerde bulunuldu.
DEVLET YANLIŞLAR YAPTI
Bunlardan biri de; İktisat Fakültesi öğretim üyelerinden Ozan Bahar idi.
Ozan Bahar, aynı zamanda “Emekli Yüzbaşı” ve Güneydoğu’da çatışmalara girmiş bir insan.
“2 şehit vermiş bir insanım... Üzülerek söylüyorum; devlet o bölgede halkı yanına alamadı.. Birçok yanlışlıklar yapıldı ve devletin doldurması gereken boşluğu başkaları doldurdu” diye başladı söze...
Sonra da, bizzat yaşadığı bir olayı anlattı.
“Tarih 16 Eylül 1995”... Bir çatışmaya girdik... Çatışmada bir asteğmenimiz şehit oldu.
İntikam almaya gittik.
Bana “teslim olmuş bir PKK’lı” getirdiler... “Henüz 17 yaşında”ydı...
4 gün boyunca bizimle birlikte oldu... Birlikte yedik-içtik... Son derece usluydu... Ama yine de “terörist”ti ya, “ne yapacağı belli olmaz” diyerek, askerlerime “göz-kulak” olun dedim, “Bir yamukluk yaparsa, vurun!”
4 günün sonunda, o PKK’lı bana dedi ki;
“Sizin bana gösterdiğiniz bu insani tavrı, diğer PKK’lılar bilse, hele hele görseydi, hiç şüpheniz olmasın ki, hepsi teslim olurdu!”
Ozan Bahar, bu hadiseyi anlattıktan sonra dedi ki;
“Hükümet’in şu anda uyguladığı politika doğrudur... Halkı yanına almış ve sorunu halkla birlikte çözmek istemiştir ki; yıllardır yapılması gereken de buydu.”
KÜRTLER İHMAL EDİLDİ
Ozan Bahar’ın da dediği gibi; “terör sorunu”nun bu kadar büyümesinde, elbette “devlet”in vebali var...
Devlet, eğer “terörist” ile “Kürt halkı”nı birbirinden ayırabilseydi, Kürt halkına “potansiyel terörist” gözüyle bakmasaydı, bu sorun, herhalde çoktan çözülmüş olurdu.
Adnan Çevik hocanın dediği gibi, “Kürtler’in üçte ikisi” yani “Devlet’in yanında olan Kürtler” ihmal edildi!..
Bir olay anlattı Adnan Çevik Hoca:
“4-5 yıl önceydi... Batman’a gitmiştim... Batman’ın Diyarbakır Caddesi Türk bayrakları ile donatılmıştı... Sebebini sorduğumda öğrendim ki; Kürt halkı, Türk Milli Takımı’nın zaferini kutluyor...”
Adnan Çevik hoca, bu olayın ardından tek bir cümle söyledi:
“Kürt halkı çözüme hazırdı!”
Gerek Ozan Bahar’ın, gerek Adnan Çevik’in anlattıklarını, kamuoyunun takdirine sunuyorum.
BİRLİKTE YAŞAYABİLİRİZ
Şimdi de “görüş”lerden, “endişe”lerden ve “teklif”lerden birkaç örnek aktarmak istiyorum:
l Namık Kemal Öztürk: Bu süreçte üniversitelerin sessiz kalması hiç de hoş bir durum değil, bu sessizliği kınıyorum.
l Ceylan Üçenok: Ben bir Kürt’üm... Ben de PKK’dan şikâyetçiyim... Üniversite öğrencisi olduğum için 4 yıldır Ege’deyim... Aynı çatıyı paylaştığım arkadaşım bir Türk... Biz aynı çatı altında yaşıyorsak, Türkler ve Kürtler pekalâ birlikte yaşayabilir.
l Servet Genç: Kürt kökenli bir ailenin çocuğuyum... Bir arkadaşım “Ben Türk’üm” dediğinde, herhangi bir rahatsızlık duymuyorum... Ben; “Kürt kökenli bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım” dediğimde kimse rahatsız olmamalı...
l Osman Arslan: Hakkari’deki insan ile Muğla’daki insan aynı Kıble’ye yöneliyor, aynı Secde’ye baş koyuyorsa, bu çatışmada bir yanlışlık yok mudur?..
l Ekendiz Tanay (80 yaşında): Bu sürecin sonunda Anayasa’nın değişmez ilkeleri değişecek mi?.. Teröristbaşı Apo serbest bırakılacak mı?.. Türkiye bölünecek mi, yoksa eyaletlere mi ayrılacak?.. Türk bayrağı değişecek mi?.. Misak-ı Milli sınırlarında değişiklik olacak mı?..
l Murat Sütçüoğlu: Yaptığınız iş çok önemli... Barışa kim karşı çıkabilir ki?.. Size karşı çıkanlar, aslında AKP’ye karşı çıkıyor... Bu hastalıklardan kurtulmalıyız!..
l Cahide Çiçek: Size “hoşgeldiniz” demek isterdim ama bunu diyemeyeceğim... Çünkü içimizi acıtıyorsunuz... Keşke 2 bin PKK’lı ile görüşüp, onları ikna etseydiniz de buraya gelmeseydiniz!.. “BOP’un misyonerliği”ni yaptığınız için sizleri kınıyorum!. Tayyip Erdoğan, bundan sonra sizi nereye tayin edecek, hangi görevi verecek?!?..
l Cüneyt Levent: Bu empreyalist oyunu niye görmüyorsunuz?.. Parayı veren düdüğü çalar misali, siz de aldığınız para karşılığında Hükümet’in düdüğünü mü çalıyorsunuz?
l Şahin Aydın: Kürtler her göreve geliyor, daha ne istiyorlar?.. Sorun, “Türk sorunu” olmaya başladı... Asıl “rehabilite” edilmesi gereken insanlar, Türkler!!!..
“AMA”SIZ, “FAKAT”SIZ!
l Zümrüt Karataş: Süreci “ama”sız, “fakat”sız, “lâkin”siz destekliyoruz... Çözüm süreci sadece “Kürtler”le sınırlı kalmamalı, “kadın”ları da kapsamalı... Silah bırakan kadınlar da rehabilite edilmeli.
l Gülbin Yeşil: Bodrum bir örnek ise, diğer bölgelerin vehametini düşünüyorum. Çünkü Bodrum’da Kürtler dışlanıyor ve kendi içlerine kapanmak zorunda bırakılıyor!..
l Gonca Gedikoğlu: Süreci amasız, fakatsız destekliyorum... Artık ikinci aşamaya geçilmeli ve “kanuni düzenlemeler yapılmalı.
l Adil Ülge: Bilgi kirliliklerinin ve ayrık otlarının temizlenmesi için, göreve bir süre daha devam etmelisiniz... İnanıyorum ki, bu sürecin sonunda Türkiye’nin zihniyeti değişecektir... Bu süreç, “devrimci bir süreç”tir çünkü ilk defa halk konuşuyor, halkın görüşü alınıyor.
HALKA DA RAPOR SUNUN!
l Rüştü Tezcan: Vatan sağolsun diyen anne ve babaları anlamakta zorlanıyorum... Ne olursa olsun, bu sürecin desteklenmesi gerektiğine inanıyorum...
Siz Akil İnsanlar;
Sadece Hükümet’e değil, topluma da bir rapor sunmalısınız.
.....
Bu son görüş, gerçekten kayda değer bir görüş... Gerçekten de “Hükümet’e sunulacak rapor”un yanısıra, “Kamuoyuna da bir rapor” sunulabilir... Üzerinde durulabilir.
Bu raporlar, herhalde yukarıda yazdıklarım ve aktardıklarımdadn pek farklı olmayacaktır.
Şu yazdıklarım;
Sadece Muğla’nın değil,
Aynı zamanda; “Türkiye’nin bir özeti”dir.
İnşaallah faydalı olmuşuzdur.
Bunları biliyor muydunuz?
l “Polis” kisvesindeki “dolandırıcı”ların; “yolsuzluk” yaptığı gerekçesiyle hapis yatan ve rütbesi sökülen eski Deniz Kuvvetleri Komutanı İlhami Erdil’i arayıp; “Kimlik bilgilerin terör örgütünün elinde” diyerek para istediğini, İlhami Erdil’in de “25 bin TL’lik altın”ı çeteye teslim ettiğini biliyor muydunuz?
l Genelkurmay eski Başkanı İsmail Hakkı Karadayı başkanlığındaki bir toplantıda, eski Başbakan Mesut Yılmaz’ın dedikodusunun yapıldığını ve onun için “Mafya ile ilişkisi var!.. Kumarbazdır” denildiğini duydunuz mu?..
l 52 kişinin öldüğü Reyhanlı’daki saldırıyı düzenleyenlerin Apaydın Kampı’na da saldırı plânladığını, bu plânları yapanların; “CHP heyetini Esad’a götürenler” olduğunu, soruşturma bitince bu isimlerin kimler olduğunun açıklanacağını biliyor muydunuz?.. Kemal Kılıçdaroğlu’nun dünkü paniğinin de buradan kaynaklandığı söyleniyor, duydunuz mu?..
Ne garip ülkeyiz..
Her an, her şey olabiliyor!..